CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verileri üzerinden yaptığı analiz, Türkiye’nin borç haritasındaki değişimi gözler önüne serdi. 2014 yılında yatırım odaklı çekilen krediler, 2025 yılı itibarıyla yerini tamamen "ihtiyaç kredisi" ağırlıklı bir geçim modeline bıraktı.
10 YILDA 12 KAT ARTIŞ: BORÇ YÜKÜ 2 TRİLYON LİRAYA DAYANDI
Gürer’in hazırladığı rapor, kredi kullanımındaki geometrik artışı ve nitelik değişimini çarpıcı rakamlarla özetliyor:
2014 yılında 151 milyar lira olan toplam tüketici kredisi hacmi, 2024 sonunda 1 trilyon 852 milyar liraya fırladı.
Henüz yıl tamamlanmadan, 2025’in ilk dokuz ayında kullanılan kredi tutarı 1 trilyon 994 milyar liraya ulaşarak tüm yılların toplamını geride bıraktı.
Krediye yönelen vatandaş sayısı son 10 yılda 2,5 kat artarak 27 milyon kişiye dayandı. Bu, Türkiye’deki yetişkin nüfusun büyük bir bölümünün bankalara borçlu yaşadığı anlamına geliyor.
YATIRIMDAN TENCEREYE: KREDİNİN KARAKTERİ DEĞİŞTİ
Analizdeki en dikkat çekici bulgu, kredilerin kullanım amacındaki kayma oldu. Eskiden bir mülk edinme aracı olarak görülen borçlanma, bugün bir "ay sonu getirme" yöntemine dönüşmüş durumda:
2014’te her dört krediden biri ev almak için çekilirken, 2025’in ilk dokuz ayında çekilen yaklaşık 2 trilyon liralık kredinin 1 trilyon 772 milyar lirası doğrudan "ihtiyaç kredisi" kategorisinde yer aldı. Konut kredisinin payı ise devede kulak kalarak 181 milyar lirada sıkıştı.
Ömer Fethi Gürer bu durumu şu sözlerle özetledi: "Eskiden borçlanılarak bir dikili ağaç sahibi olunurdu; şimdi aynı borçla mutfak masrafı, kira ve fatura ödeniyor."
7’DEN 70’E "GELECEĞİ İPOTEK ETMEK"
Borçlanma eğilimi yaş sınırlarını da yıktı. Gençlerden emeklilere kadar toplumun her kesimi kredi kıskacına girmiş durumda:
18-25 yaş aralığında kredi kullanan genç sayısı 10 yılda yaklaşık 1 milyondan 2,8 milyona çıktı. Gençler, kariyerlerinin başında henüz almadıkları maaşları kredi kartı ve borç taksitlerine bağlamış durumda.
Emekli maaşıyla geçinemeyen ve torununa harçlık veremeyen ileri yaş grubundaki vatandaşlar, günlük ihtiyaçları için banka şubelerinin yolunu tutuyor.
GELECEK NESİLLERE MİRAS KALAN BORÇ
Borçlanma eğiliminin 2026 yılında da süreceği öngörülürken, uzmanlar alım gücündeki düşüşün kredi talebini diri tuttuğu ancak bu durumun orta vadede ciddi bir sosyal krize dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. 27 milyon kişinin borçla yaşadığı bir ekosistemde, her yeni kredi bir sonraki ayın refahından çalınan bir pay olarak kaydediliyor.
