Türkiye'nin enerji geleceği için büyük umutlar bağlanan Karadeniz'deki hidrokarbon rezervlerine ilişkin tartışmalar devam ederken, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde jeoloji dersleri veren Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla konuya farklı bir bakış açısı getirdi.
Geçtiğimiz hafta petrol ve doğal gaz zenginliğiyle bilinen Azerbaycan'ın başkenti Bakü ve Hazar Denizi çevresinde iki günlük bir gezi ve inceleme yapan Prof. Dr. Bektaş, bu ziyaretin ardından Doğu Karadeniz'deki petrol potansiyeline dair umutlarının azaldığını ifade etti.
İKİ HAVZA ARASINDAKİ BÜYÜK FARK

Prof. Dr. Bektaş, milyonlarca yıl önceki Paratethis Okyanusu'nun kalıntıları olan Hazar Havzası (Bakü) ile Karadeniz Havzası'nı jeolojik olarak karşılaştırdı. Bektaş, bu iki havzanın petrol potansiyeli açısından özelliklerinin "çok farklı" olduğunun altını çizdi.
BAKÜ'DEKİ KANITLAR DOĞU KARADENİZ'DE YOK
Bektaş, bu farkı yaptığı paylaşımdaki görsellerle de destekledi. Azerbaycan'da petrol ve doğal gazın varlığına işaret eden ve yeryüzünde kolayca gözlemlenebilen jeolojik kanıtlar bulunuyor:
- Yanar Dağ: Asırlardır sönmeden yanan ve metan gazı sızıntısıyla oluşan doğal bir ateş.
- Çamur Volkanları: Petrol ve gaz yataklarının birincil belirtilerinden biri olarak kabul edilen, yeryüzüne çamur ve gaz püskürten jeolojik oluşumlar.
- Tarihi Petrol Kuyuları: Bölgenin zengin petrol geçmişini kanıtlayan yüzlerce kuyu.
Prof. Dr. Bektaş, bu tip belirgin jeolojik işaretlerin Doğu Karadeniz Havzası'nda bulunmadığına dikkat çekerek, bu durumun bölgedeki petrol umutlarını zayıflattığını ima etti. Bektaş'ın bu değerlendirmesi, Karadeniz'de bulunan doğal gaz rezervlerinin ardından başlayan petrol arama çalışmalarına dair daha temkinli ve bilimsel bir bakış açısı sunuyor.
