Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, son dönemde piyasalarda artan temkinli yaklaşıma karşın, enflasyon görünümünde daha iyimser olduklarını belirtti. Bloomberg'e verdiği röportajda Karahan, manşet enflasyondaki yavaşlamanın devam ettiğini ve talep koşullarının dezenflasyonu desteklediğini söyledi.
Kayyum ve enflasyon rakamları piyasayı vurdu: Borsada düşüş sürüyor
Ağustos ayı enflasyon verileri ve ikinci çeyrek büyüme rakamlarını değerlendiren Karahan, "Manşet büyüme beklentilerin üzerinde olsa da, GSYİH verilerinin bileşenlerine yakından baktığımızda talep koşullarının dezenflasyona destek vermeye devam ettiğini görüyoruz" dedi. Özel tüketim büyümesinin üst üste iki çeyrek negatif gelmesinin bu tezi desteklediğini vurguladı.
Enflasyon rakamları sonrası ekonomistlerden MB’ye faiz uyarısı: 'İndirim değil, sıkı duruş zamanı'
TÜİK duyurdu: Ağustos ayı enflasyonu belli oldu
ANA EĞİLİMDE GERİLEME SÜRÜYOR
Yıllık enflasyonun ağustos ayında beklentilerin üzerinde gerçekleşmesine rağmen, Karahan, enflasyonun ana eğilimine odaklanılması gerektiğini belirtti. "Bu göstergelerdeki gerileme eğiliminin ağustos ayında da devam ettiğini görüyoruz" diyen Karahan, medyan enflasyonun yüzde 1,8'e gerilediğini ve bunun yıllıklandırılmış olarak yaklaşık yüzde 24'e karşılık geldiğini ifade etti.
Karahan, kira ve eğitim enflasyonundaki iyileşmenin beklenenden zayıf olduğunu kabul ederek, bu kalemlerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini yakından takip ettiklerini söyledi.
PİYASA ENDİŞELERİNE KARŞI KARARLI DURUŞ
Son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler ve enflasyon verileri nedeniyle uluslararası bankaların faiz indirimi beklentilerini aşağı çekmesine rağmen, Karahan, TCMB'nin kararlı duruşunu yineledi. "Enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik. Bundan sonra da izin vermeyeceğiz" diyerek, 11 Eylül'deki Para Politikası Kurulu toplantısı öncesinde piyasalara net bir mesaj verdi.
Karahan, yıl sonu için yüzde 24, gelecek yıl için ise yüzde 16 seviyesinde ara enflasyon hedefleri belirlediklerini hatırlattı. "Olağanüstü bir gelişme olmadığı sürece bu hedefleri değiştirmeyeceğiz" diyen TCMB Başkanı, hedeflere ulaşmayı engelleyebilecek durumlar karşısında para politikasındaki sıkı duruşu koruyacaklarını belirtti.
Yine de Karahan, kira ve eğitim enflasyonundaki iyileşmenin beklenenden zayıf olduğunu ve bunların beklentiler üzerindeki etkilerini de önemsediklerinin altını çizdi.
TCMB, Temmuz ayında politika faizini yüzde 46’dan yüzde 43’e indirmişti. Banka geçen yıl sonunda başladığı faiz indirim döngüsünü Mart ayında yaşanan piyasa dalgalanması sonrasında tersine çevirip dört aylık bir aranın ardından faiz indirimlerine temmuz ayında yeniden başladı. Bu karar sonrasında piyasa beklentileri, faiz indirimlerinin kademeli şekilde yılın geri kalanında da devam edeceği yönünde şekillenmişti.
Yurt içindeki siyasi gelişmelerin merkez bankasının enflasyon görünümüne dair bir risk oluşturup oluşturmadığı sorulduğunda Karahan, “Ekonomi dışı faktörlerin de finansal piyasalara yansıması olabiliyor. Bu gelişmelerin enflasyon görünümüne olan etkilerine reaksiyon veriyoruz” dedi.
Karahan, “Enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik. Bundan sonra da izin vermeyeceğiz. Bugüne kadar, rezerv, cari denge, dolarizasyon gibi makro finansal açıdan önemli olan alanlarda elde ettiğimiz kazanımları korumak istiyoruz“ ifadelerini kullandı.
Röportajın tamamı şöyle:
İkinci çeyrek GSYH rakamları, çok sıkı bir para politikası uygulanan bir dönemde – örneğin mart ayında yapılan faiz artışının olduğu bir ortamda- ekonomide bir canlanma olduğunu gösterdi. Özellikle hanehalkı tüketimi bu büyümenin ana katkı sağlayıcısı olmaya devam etti. Şimdi ise faiz indirim döngüsüne giriyoruz, bu anlamda gelecekteki olası faiz indirimleri talebi yeniden canlandırarak enflasyonist olma riski taşıyor mu?
İkinci çeyrek büyüme verilerini değerlendirmeden önce, bu verilerin açıklanmasıyla eş zamanlı olarak, TÜİK’in milli gelir istatistiklerinde bir ana revizyon gerçekleştirdiğinin altını çizmek isterim. Ana revizyonlar, rutin revizyonlara kıyasla daha kapsamlı ve genelde her beş yılda bir yapılıyor. Rutin revizyonlar daha önceki hesaplara yeni veya kesinleşmiş verilerin yansıtılması yoluyla olurken, ana revizyonlarda kapsam çok daha geniş. Yapılan değişikliklerin kapsamını dikkate aldığımızda, revizyon sonrası büyüme dinamiklerini dikkatli yorumlamak gerekiyor.
Son açıklanan GSYH verilerine göre ekonomi 2025 yılının ikinci çeyreğinde çeyreklik bazda %1,6, yıllık bazda ise %4,8 oranında büyüdü. Manşet oran beklentilerin üzerinde olsa da GSYH verilerinin bileşenlerine yakından baktığımızda talep koşullarının dezenflasyona destek vermeye devam ettiğini görüyoruz. Talepteki momentumu görmek için yıllık değişimler yerine, mevsimsellikten arındırılmış dönemlik değişimlere bakmak daha doğru. Özel tüketim büyümesi iki çeyrek üst üste negatif geldi. 2025 yılının ilk yarısında geçtiğimiz yılın sonuna göre özel tüketim %1,2 toplam tüketim ise %1,3 daraldı. Trendden arındırılarak bakıldığında özel tüketim daha da zayıf.
Üçüncü çeyreğe ilişkin güven endeksleri, PMI, kapasite kullanım oranı, ithalat gibi öncü göstergeler toplam talebin ılımlı seyrettiğini teyit ediyor. Gerek toplam ithalat gerekse altın hariç tüketim malı ithalatının düşüş eğiliminde olduğunu görüyoruz.
Kararlarımızı toplantı bazlı ve veri odaklı alıyoruz. Para politikası karar metinlerimizde vurguladığımız gibi enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. İhtiyatlı duruşumuzu koruyarak, öngördüğümüz dezenflasyon sürecinin gerektiği sıkılığı sağlamaya devam edeceğiz. Böylece iç talebin yeniden canlanmasına ve dezenflasyon sürecini sekteye uğratmasına izin vermeyeceğiz.
Aynı hafta Ağustos ayı enflasyon verisi de piyasa beklentisinin üzerinde geldi. Sizin değerlendirmeniz nasıl?
Ağustos ayında tüketici enflasyonu, gıda fiyatlarındaki yükselişle piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Gerçekleşmeler Enflasyon Raporu’nda paylaştığımız tahmin bandımızın içinde kaldı, ancak gıda enflasyonu beklentimizin üzerinde geldi. Kuraklık, tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyerek gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturuyor. Ağustos ayında gerek işlenmemiş gerekse işlenmiş gıda fiyatlarında yükseliş gördük.
Manşet enflasyon beklentilerin üzerinde olsa da gıda dışında kalan diğer gruplarda mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon bir önceki aya kıyasla geriledi. Hizmet enflasyonu aylık %3’e yakın seyretmekle beraber, alt kalemlerde genele yayılan düşüşler yaşandı. Temel mal grubu enflasyonu da dört aydır gerilemeye devam ederek, ağustos ayında %1’in altına indi.
Enflasyon görünümünü daha sağlıklı değerlendirmek için çeşitli ana eğilim göstergelerini takip ediyoruz. Bu göstergelerdeki gerileme eğiliminin ağustos ayında da devam ettiğini görüyoruz. Daha önce vurguladığım gibi tahmin performansı daha iyi olan medyan enflasyon %1,8’e kadar geriledi. Bu da yıllıklandırılmış olarak yaklaşık %24’e karşılık geliyor.
Dezenflasyon süreci kesintisiz sürse de hizmet enflasyonundaki katılık enflasyonist riskleri canlı tutuyor. Özellikle kira ve eğitim enflasyonundaki iyileşme beklenenden zayıf. Bunların enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini de önemsiyoruz.
Ağustos ayı Enflasyon Raporu’nda açıkladığınız enflasyon hedefi ile enflasyon tahminleri arasındaki farkı açıklayabilir misiniz? Bazı analistler, bu iki rakam arasındaki farkı şahin bir iletişim olarak yorumladı, siz de aynı fikirde misiniz? İlerleyen dönemde izleyeceğiniz yolu belirlerken hedefi mi yoksa tahminleri mi dikkate alacaksınız?
Son Enflasyon Raporu ile birlikte iletişim çerçevemizi değiştirdik ve ara hedefleri tahminlerden ayırdık. Orta vadeli enflasyon hedefimiz olan %5’i korumakla birlikte, artık üç yıllık tahmin ufku içinde yıl sonları için ara hedefler açıklıyoruz.
Daha önceden, belirlediğimiz ara hedefler tahmin görevi de görüyordu. Piyasa gelişmeleri ve veri oynaklığına göre zaman zaman tahminin değişmesi gerekiyordu. Tahmini değiştirmek hedefi de değiştirmek anlamına geliyordu ve hedefe ilişkin kararlılığımızın sorgulanmasına yol açıyordu. Bu ikisini ayırmaya karar verdik. Ara hedefler hem taahhüt hem de çıpa işlevi görecek.
Ara hedeflerimizi olağanüstü bir gelişme olmadığı müddetçe değiştirmeyeceğiz. Bu sayede, mevcut ve yakın dönemdeki para politikası sıkılık düzeyinin ayarlanmasında ara hedefler referans olacak. Ara hedeflere ulaşmayı engelleyebilecek, para politikası etki alanı ve kontrol ufku içerisinde gelişmeler olması durumunda, sıkılığı ayarlayarak enflasyonun ara hedeflere yakınsamasını sağlayacağız. Buna rağmen, parasal aktarım belli bir süre aldığı için kısa vadede tahminler ara hedeflerden ayrışabilir. Bunun yanında, para politikasının ilk anda tepki vermeyebileceği durumlar da olabilir. Bunlara örnek olarak; para politikasının görece etki alanı dışında kalan unsurlar, kontrol ufkuna göre çok yakın tarihlerde ortaya çıkan gelişmeler ile enflasyon görünümü üzerindeki etkileri belirsiz olan durumlar sayılabilir.
Bu hafta siyasi gelişmelerin yarattığı bir piyasa oynaklığı yaşandı, yatırımcılar bu ay siyasi gelişmelere bağlı olarak daha çok volatilite riski konusunda uyarıda bulunuyor. Bu bağlamda merkez bankasının atacağı adımlar var mı? Enflasyon görünümüne karşı bir risk görüyor musunuz?
Ekonomi dışı faktörlerin de finansal piyasalara yansıması olabiliyor. Bu gelişmelerin enflasyon görünümüne olan etkilerine reaksiyon veriyoruz. Talep açısından bakıldığında, milli gelir verileri olumlu. Enflasyon verileri de ayrıntılarda riskleri öne çıkarmakla birlikte, ana eğilimdeki iyileşmenin devam ettiğini gösteriyor. Enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik. Bundan sonra da izin vermeyeceğiz. Bugüne kadar, rezerv, cari denge, dolarizasyon gibi makro finansal açıdan önemli olan alanlarda elde ettiğimiz kazanımları korumak istiyoruz.
