[Karar]
ERKUT TEZERDİ
Özdemir Erdoğan yeni çalışmalarını, sanat yaşamını, kanser tedavisini ve kariyerinin detaylarını KARAR’a anlattı.
Müziğin sizi çeken yönü ne oldu?
İkinci Dünya Savaşı yıllarıydı. Karartmalar yapılır, pencerelere siyah perdeler çekilirdi. O günün şartlarında her aile çocuklarının memur olmasını isterdi. Benim ailem de öyle... Ama benim derslere karşı hiç ilgim olmadı. Hocalarımın sayesinde sınıfları geçtim. Mesela kimya sınavında hocalarım şarkı şöyletirdi. ‘En bildiğin soru neyse onu cevapla bari’ derlerdi. Müzik, hayatımda hep vardı. Zaten altı yaşlarındayken bile en ufak bağlama sesi duyduğum an hemen oyunu bırakır koşa koşa ses doğru giderdim.
Peki, ikinci baharınız nasıl geçiyor?
Muhteşem diyebilirim. Allah’a şükrediyorum bu günleri görebildiğim için. Müzik ve edebiyat için doğduğuma inanıyorum. Müzik ve edebiyat dışında kalanlarla ilgilenmiyorum. Ben her zaman zengin olmak istemediğimi söyleyen bir insanım. Zengin olmayacağım ama rahat yaşayacağım dedim. Öyle de oldu. Kafama uymayan hiçbir işi yapmam. Her yerde çalışmam. Ayakta içki içilen mekanda konser vermem. Oturucak benim dinleyicim. Sevgilisiyle el ele tutuşacak. Öyle elinde kadehle falan Özdemir Erdoğan müziği dinlenmez. Sadece 2006-2007 arası ölümden döndüğüm için çok zorlu oldu. Bademcik kanserini yendim. Bunun dışında her şey yolunda.
‘GİTAR ÇALIP ŞARKI SÖYLEYEBİLECEK MİYİM’
Müzik her şeyim
Özdemir Erdoğan “Gece kulübüne gitmem, kumar oynamam, içki içmem. Sosyal hayatım hiç yok. İşim Unkapanı’nda. İşe gidince gazetelere göz gezdiririm. Sonra da çalışmaya koyulurum. Şu an güzel bir albüm üstünde çalışıyorum, müzik benim her şeyim” dedi.
Tedavi süreciniz nasıl gelişti, size kimler destek oldu?
Doktorlar kanser olduğumu söylediğinde onlara ‘gitar çalıp şarkı söyleyebilecek miyim’ dedim. Hepsi şaşırdı. Kemoterapiyi de reddettim. Kesilip biçilmek de istemedim. Böyle hiçbir tedaviyi kabul etmedim. Hepsine ‘hayır’ dedim. Farklı bir ışın tedavisi yöntemi vardı, onu kabul ettim. 33 kere ışın tedavisi oldum. Çok zorlu bir süreçti. 30 kilo kaybettim. Gülşen, Sezen Aksu, Nazan Öncel telefonla hep sağlığımı sıhhatimi sordular. Onun dışında üç, beş erkek arkadaşım aradı. Ben de zaten çok fazla aranmayı istemedim. Sonra müziğe geri döndüm. Şu an bir albüm üstünde çalışıyorum.
ONLAR İYİ BİR SANATÇI
Sevcan Orhon ve İsmail Altunsaray; Ne zaman dinlesem beni benden alan iki büyük türkücü.
Yıldız Tilbe; Büyük bir yıldız. Orijinal bir kadın. Havası ve duruşuyla tam bir sanatçı.
Mustafa Ceceli; Güzel bir sesi var, müzisyen bir insan.
Lady Gaga; Müthiş bir kadın. İyi yetişmiş. O bir müzisyen.
Albümünüz ne zaman çıkıyor?
Aşkta ve meşkte planlama olmaz. Her an olabilir. Ne zaman biterse o zaman çıkar. Hayata bir Nasreddin Hoca gibi, bir Neyzen Tevfik gibi bakıyorum. Yeni albüme de bir taşlama şarkı ekledim. Albümde ayrıca 2000 sonrası bestelerim de var.
Albüm satışlarınız nasıl ve dizi sektörüne katkılarınız hangi boyutta?
Biliyorsunuz ben klip yapmıyorum, albümlerimi tanıtmak için hiçbir özel gayretim yok. Sadece üretmeye çalışıyorum. Birkaç küçük satır dışında medyamız çalışmalarımı görmedi. Ben de onları görmedim. İki, üç yıl önce internetin daha da etkinleşmesiyle Özdemir Erdoğan şarkıları tekrar gündeme geldi. Dizilerde sık sık şarkılarım yayınlandı ve yayınlanmaya devam ediyor. CD satışları hızlandı. Konserler doldu ama izleyenlerin dışında hiç duyurulmadı.
Şarkılarınızı gençlerin dilinde duyduğunuzda ne hissediyorsunuz?
Şarkılarım açısından mutluyum. Kendi kuşağım ve sonraki 20-30 sene içinde doğanlarla çok iyi bir uyumumuz var. Sonraki yıllarda doğanlar da Özdemir Erdoğan’ı merak edip araştırıyorlar. ‘Bana Ellerini Ver’ isimli şarkım toplamda 35 milyon kişi tarafından dinlenmiş. Sadece Youtube’ta 20 milyon küsür kez tıklanmış. Belediyelerde, yurt dışında konser veriyorum. Gençler benim şarkılarımı söylüyor. Bu da beni çok mutlu ediyor. Ama bunda en çok internetin payı var. Düğünlerde, dizilerde benim şarkılarım çalıyor. Şu an konser için Yeni Zelanda’dan dahi teklif alıyorum.
‘KOR ATEŞTEN UZAK DURDUM’
Sezen Aksu olmasaydı, sizce kariyerinizde ne gibi değişiklikler olurdu?
Ben sahnedeyken Sezen daha doğmamıştı. Ama 80’lerde o küçük kızı tanımak bir çağlayan gibi sesini duymak çok güzeldi. Dostluğumuz bana ait iki besteye ilgi duymasıyla başladı. Herkes söylemeye cesaret edemez. Sonra İkinci Bahar şarkısı benim düzenlememle patladı. Sezen’in deyimiyle her şarkı sahibini beklermiş. Ardından Küçük Bir Aşk Masalı... Sezen Aksu rahatlıkla aşık olunabilecek bir kadındır. Allah’tan ben aynı ‘Stajyer’ filminde olduğu gibi bir role büründüm de kor ateşten uzak durdum. Sezen Aksu Türk Müziği’nde bir abidedir. Her türde yaptığı besteler, yazdığı sözler olmasa ne büyük bir boşluk olurdu. İnanıyorum ki bir müddet sonra yeni üretimleriyle musikimizi daha da zenginleştirecektir.
SAHNEYİ KİMSEYLE PAYLAŞMAM
Başarılarla dolu kariyerinizde kimlerin etkisi var?
Şuna inanıyorum, medya herhangi birini sahneye kadar getirebilir ama sahnede kalmak kişinin yeteneğine ve çalışmasına bağlıdır. 50 yıldır sahnedeyim, bugün bir Özdemir Erdoğan imajı varsa, bunu hiç kimseye borçlu değilim. Sadece halkımın sezgilerine güvendim. Herkes beni kendi grubuna çekmeye çalıştı. Ben sadece özgür oldum. Kendi başıma hareket ettim. Sahne her zaman benimdir. Yanımda da kimse çıkamaz. Ben tek olurum sahnede. Alt grup da istemem. Ben sahneyi paylaşmam. Eskilerin bir sözü vardır; “Marifet, iltifata tabidir” derler. Bence hiçbir iltifat beklemeden inandığı yolda yürüyenler en büyüklerdir. Sanat tarihinde eserlerinin beğenildiğini göremeden ölen, sefalet çeken nice sanatçılar var. Belirli bir bilince erişerek ülkemiz sanatına ses vermiş insanlara vefa göstermek, ülke sanatına hizmet etmenin bir başka yoludur. Bu doğrultuda İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nı kutluyorum.
