Gazeteci-yazar Osman Balcıgil, öldürüleli 68 yıl olan Ali’nin hayatını ‘Yeşil Mürekkep’te anlattı

Gazeteci-yazar Osman Balcıgil, öldürüleli 68 yıl olan Ali’nin hayatını ‘Yeşil Mürekkep’te anlattı

Son yıllarda kitapları en çok satanlar arasında değişmeyen bir yazar var: Sabahattin Ali. Gazeteci-yazar Osman Balcıgil, öldürüleli 68 yıl olan Ali’nin hayatını ‘Yeşil Mürekkep’te anlattı. Kitabında Ali ile ilgili yazılarını yeşil mürekkepli dolmakalemle yazdığından neden silah taşıdığına, Nazım Hikmet ile tanışmasına birçok bilgiye yer veren Balcıgil “Bu kadar okunması okurun onun öldürülmesine tepkisi” yorumunu yapıyor.

IŞIL ÇALIŞKAN

En çok satanlar listesinde son yıllarda muhakkak ilk üçte bir Sabahattin Ali romanı yer alıyor. Onlarca öykünün yanı sıra ‘Kürk Mantolu Madonna’, ‘İçimizdeki Şeytan’, ‘Kuyucaklı Yusuf’ adlı üç romanı kaleme alan Ali’nin eserlerini biliyor olabilirsiniz peki hayatını? Gazeteci-yazar Osman Balcıgil, bu düşünceyle yola çıkarak yazdığı ‘Yeşil Mürekkep’ adlı kitapta 41 yaşında öldürülen Sabahattin Ali’nin son 20 yılına ışık tutuyor. O 20 yılda Sabahattin Ali’nin yazarlığa başlama hikayesinden öğretmenlik yaptığı yıllara, hapishane günlerinden, aşklarına birçok konu yer alıyor... Balcıgil ile kitabını konuştuk.

Sabahattin Ali’yi kaleme alma fikri nereden çıktı?

Bu kitaptan evvel ‘Ela Gözlü Pars Celile’yi yazdım. Celile hem Nazım Hikmet’in annesi hem Yahya Kemal’in sevgilisi. Bir dönem romanı oldu ve okurlar sevdi. Sabahattin Ali de roman karakteri olmak üzere çok uygun. Ayrıca kitapları biliniyor ama kendisi pek tanınmıyor. Herkesin dilinde olmasına rağmen ‘Sabahattin Ali ile ilgili ne biliyorsunuz?’ dediğinizde kimse bir şey söyleyemiyor.  ‘Celile’nin beğenilmesi dolayısıyla aynı tarzda bir romanın ilgi göreceğini düşündüm.

Bu romanı yazarken hangi kaynaklardan faydalandınız?

Sabahattin Ali ile ilgili benim yazdığım tarzda bir roman yok ama çok kitap var. Çünkü Sabahattin Ali’nin ölümü bir sır perdesinin arkasında gizli olunca bu konuyu merak edenler araştırıp yazmış. Önemli kaynaklardan biri Filiz Ali’nin Atilla Özkırımlı ile birlikte yazdığı Sabahattin Ali kitabıydı. Bu kitapta Sabahattin Ali’nin yakınında kimler varsa hepsinden onunla ile ilgili görüşleri alınmış. Bir diğeri Sabahattin Ali’nin yazdığı ‘İki Gözüm Ayşe’ kitabında toplanan mektuplar. Özellikle Sinop Cezaevi’nde kaldığı zaman yazdığı mektuplar hem duygusal olarak hem de tarihi açıdan birçok bilgi veriyordu. Herkesin merak ettiği 1923’ten 1950’ye kadarki dönemle ilgili araştırma yazıları vardı. Bana düşen sadece kurguyu güzel yapmaktı.

Sabahattin Ali’nin ölümüyle ilgili rivayetler var. Siz hangisini, nasıl yansıttınız?

İki senaryo var; birini Rasih Nuri İleri, diğerini avukatı Mehmet Ali Cimcoz anlatıyor. Rasih Nuri İleri’ye göre onun evinden çıkıp gidiyor ve bir daha hiç dönmüyor. Mehmet Ali Cimcoz’a göre ise son birkaç ayını kendisinin evinde geçirdiği yönünde. Ama ben her zaman kendime Rasih Nuri İleri’yi daha yakın bulurum, sözüne güvenilir bir kişidir. Ayrıca Rasih Nuri’nin senaryosu roman yazma tekniğiyle düşününce daha sürükleyici. Öteki senaryonun doğru olma ihtimali yok mudur? Belki vardır. Ama benim için zaten o iki senaryonun da önemi yok. Benim için önemli olan devletin planlayarak ve tasarlayarak bir aydını gözden çıkarması.

Kitap yazım aşamasında öğrendiğiniz en ilginç bilgi ne oldu?

Daha önceki okumalarımda fark etmediğim bir hikaye var. İç savaş var o dönem. Halikarnas Balıkçısı’nın davetlisi olarak  Ege’ye gidiyor Sabahattin Ali. Orada Yunanlı balıkçılarla karşılaşıyorlar. Onlar da krala karşı olan direnişçiler. Sabahattin Ali ve etrafındakiler de krallık gibi fikirlere karşı olduğundan sohbet etmeye başlıyorlar. Sabahattin Ali ‘Tabancanız var mı fazla?’ diyor. Tabancayı veriyorlar. 8-10 tane kurşun doldurup beline takıyor. Sabahattin gibi bir adamın silahla, külahla ne işi olur halbuki. Ama demek ki kafasının arka tarfında da silaha merak var. Bir fikir adamı ama bir yanıyla da içinde bir direnişçi var demek ki.

Sabahattin Ali bugün yaşasaydı Türk edebiyatına katkısı ne yönde olurdu?

Eminim çok büyük katkıları olurdu. Zaten öldürülmesindeki nedenlerden biri bence o dönem üzerinde çalıştığı roman. ‘Ankara’yı, orada işlerin nasıl yürüdüğünü yazacağım’ diyordu arkadaşlarına. Çok keskin bir kalem. Bir taraftan da güzel ve duygularıyla yazan bir yazar. Bence eminim çok güzel eserler bırakırdı. Ama bugünkü kadar meşhur olur muydu, bilmiyorum. Çünkü bunda Sabahattin Ali’nin öldürülmesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Sanıyorum bir taraftan onun gizemli bir şekilde öldürülmesine ilgi duyuluyor. Okurun bu şekilde tepki verdiğini düşünüyorum. ‘Gözaltında yok edilenler’ diye bir kavram var Türkiye’de. Aydınlarının kıymetini bilmiyor bu ülke. Alıyor zindana atıyor, olmadı öldürüyor. O gün Sabahattin Ali’ye bu yapılmasaydı, romanlarını yazmaya devam ediyor olsaydı bir Yaşar Kemal, bir Orhan Kemal, bir Aziz Nesin olurdu. Ama çok satanlar listesine baktığınızda ilk üçte her zaman bir Sabahattin Ali kitabı var. Sabahattin Ali’nin istediğini söylemesinin cezası öldürümek olmamalıydı.

NAZIM, ONA ‘ŞİİR YAZMAYI BIRAK’ DEMİŞ

Sabahattin Ali’nin Nazım Hikmet ile karşılaşmasından bahseder misiniz?

Sabahattin Ali’nin eğitimci olarak Almanya’ya gittiği yılın ertesinde Türkiye’ye döndüğünde Nazım Hikmet ile karşılaşıyor. O ara Nazım, Sertel ailesi tarafından çıkarılan ‘Resimli Ay’ adlı önemli bir dergide çalışıyor. Sabahattin Ali, Türkiye’ye dönünce Nazım’ı ve o dergiyi kendine yakın hissettiğinden direkt oraya gidiyor. Sabahattin Ali, Nazım’a ‘Bir Orman Hikayesi’ isimli yazısını götürüyor. Nazım çok beğeniyor hikayeyi. Sabahattin Ali’ye ‘Sen artık şiir yazmayı bırak, roman yaz’ diyor. Sabahattin Ali de Nazım’a bir usta gözüyle bakıyor.

YEŞİL MÜREKKEP KULLANIRMIŞ

Kitabın adı neden ‘Yeşil Mürekkep’?

Okuduğum kaynaklarda karşıma birçok yerde yeşil mürekkep çıktı. Biri diyor ‘Hapishanede yeşil mürekkebiyle yazardı’, biri diyor ‘Yeşil mürekkep kullanmayı çok severdi’. Enterasan... O mürekkep mavi ya da siyah olsaydı adını geçirmezdim. Öyle olunca en baştan ben bunu yeşil mürekkep üzerine kurmalıyım diye düşündüm.

16-12/10/2.jpg

Bu kitap kurgu üzerine yazılmış bir kitap. Siz nerelerin içlerini doldururken zorlandınız?

Hiçbir yerde zorlanmadım. Sabahattin Ali yazmayı ve konuşmayı seven bir adam. Etrafındaki insanlar da hep yazar çizer. Belgeler bırakmışlar. Bana düşen onların hayatını tarihi zemine oturtmaktı. Yazmaya çalıştığım, arka planda tarih olan ön planda başta Sabahattin Ali ve arkadaşlarının olduğu bir roman. Ben ne her şeyi benim kitabımdan öğrensinler istedim ne de Sabahattin Ali’nin bugün sahip olduğu yüksek bilinirlik onu ezsin. Duru ve dokunaklı bir dille bu hikayeyi insanlara geçirmek istedim.

HAFTANIN KİTABI

16-12/10/1.jpg

Kısa Öykünün Büyük Ustaları / Hazırlayan: Celal Üster / İş Bankası Kültür Yayınları / 192 sayfa / 12 TL

20 yazardan 20 kısa öykü

Homeros’un antik çağlarda yazdığı İlyada ve Odysseia destanlarından kutsal kitaplara, Binbir Gece Masalları’ndan Giovanni Boccaccio tarafından kaleme alınan Decameron’a pek çok yapıt, bize söylenceler ve masallar anlatır. Öykü, dünyanın en eski sanatlarından. Eserlerde anlatılanlar kültürden kültüre farklılaşır... Celal Üster’in ‘Kısa Öykünün Büyük Ustaları’ adlı kitapta bir araya getirdiği seçki de 19’uncu yüzyıl Amerikan ve İngiliz edebiyatının büyük ustalarının kısa öykülerini içeriyor: Oliver Goldsmith ‘Harp Malulü’, Edgar Allan Poe ‘Gammaz Yürek’, Herman Melville ‘Daniel Orme’, Chesterton, Oscar Wilde ‘Bülbül ile Gül’, Jack London ‘Savaş’, Lafcadio Hearn ‘Kedi Resimleri Yapan Çocuk’, Thomas Hardy, Virginia Woolf ‘Perili Ev’, Katherine Mansfield ‘Bayan Brill’, James Joyce ‘Araby’ Washington Irving ‘Alman Öğrencinin Başından Geçen’, Thomas Hardy ‘Kilise Çalgıcılarının Aymazlığı’ ve Mark Twain ‘Nicodemus Dodge ve İskelet’ bu yazar ve öykülerden birkaçı. Bazı öyküler birinci ağızdan bazıları üçüncü teklil anlatımda ulaşıyor okuyucuya. Hepsinin anlatım üslubu çok farklı, etkili ve alanında ilk. Kısaca kült eserler. Ancak belirtmek gerekiyor ki herbir yazarın kullandığı dil çok akıcı. Ayrıca İngiliz yazarlar ile Amerikan yazarların farklarını görmek mümkün. 20 yazarın 20 öyküsünün yer aldığı kitabın son 20 sayfasında ise çevirmenin notları ve kitapta öyküsü olan yazarların kısa yaşam öyküleri var.

RAFLARDAKİ EN YENİLER

16-12/10/10kr02-bati-edebiyati.jpg

Batı edebiyatına yön veren yazarlar

Umberto Eco, 80’li yıllardan başlayarak 2000’lerin başına kadar kaleme aldığı denemelerinin yer aldığı kitapta Dante, Nerval, Cervantes, Borges, Shakespeare, Joyce, Wilde gibi Batı edebiyatına yön vermiş pek çok yazarın metinleri üzerinden edebiyat sorunsalını irdeliyor. ‘Neden yazarız?’ sorusunu cevaplıyor.

16-12/10/10kr02-kucuk-asya.jpg

Küçük Asya her yerden dolaşıldı

Piri Reis’in izinde giden bu rehber kitap, Küçük Asya’yı karadan ve denizden dolaşıyor. Duru’nun özgün anlatım biçiminde, çağdaş bir Evliya Çelebi ile bir usta denizcinin seyir defteri birbirine ekleniyor. Homeros’tan İbni Battuta’ya, birçok batılı gezgine uzanan alıntılar, antik çağlardan bugüne birçok öyküye ekleniyor.

16-12/10/10kr02-ikna-sifresi.jpg

İknanın şifresi nasıl çözülür?

İkna bir mühendis işidir. Beynimizin de bilgisayar gibi işletim sistemi ve sıkça kullandığı programları var. Bunların içinde de ikna şifrelerimiz gizli. Bu kitap, iknanın şifresini nasıl çözeceğiniz konusunda hazırlanmış bir gelişim kılavuzu. Alıştırmalar, gerçek hikâyeler ve vakalarla pratiğe dayalı çözüm önerileri sunuyor.

16-12/10/10kr02-herkesi-ortak.jpg

Herkesi ortak çatıda birleştiren tarif

Bir tarif, İstanbul’dan Ferda’yı, New York’tan Lilia’yı, Paris’ten Marc’ı ve aslında dünyanın hemen her yerindeki insanları ortak paydada birleştiriyor. Bu üç kişi de kendilerini ‘dünyanın en mutsuz insanı’ olarak görmekte ve büyük sorunlarla baş etmekteyken, evlerinin mutfakları onlar için terapi merkezine dönüşüyor.

YAYINEVİ MUTFAĞINDAN

16-12/10/10kr02-pariltili-ama-sahte.jpg

Parıltılı ama sahte renklere başkaldırı

Haftanın yayınevi İz Yayıncılık. Güray Süngü’nün öykü serüveni yeni izleklerle devam ediyor. ‘Vicdan Sızlar’ adlı kitaptaki öykülerde gerçeküstü kurmacalar, mahalleden sesler var. Toplumu birkaç parçaya bölen zihin yapılarından izler, ayrışmanın ve birleşmenin; kutuplaşmanın ve bütünleşmenin hikayeleri anlatılıyor. Aykut Ertuğrul ‘İki Dünyanın Ustası’ndaki öykülerde fantastiği, geleneği, mizahı, kederi, acıyı, dünyaya dair meseleleri, dünyaya dair olmayan meseleleri, zamanı, zaman ötesini ve bunların da ötesini iç içe kullanıyor. Dilek Kartal’ın kaleme aldığı ‘Çifte Açmaz’ bir şairin tıkanan, çürüyen, pırıltılı ama sahte renkleriyle insanı körleştiren hayata karşı koyuşu. Her yanından kuşatılmış insanın kalbine doğru akan bir ırmak. İnsanın en içerden, en kendi halinden seslenişi. Cemal Şakar yazdığı ‘Hasan Aycın’ın Çizgisi’ ise eserleriyle derin bir kavrayışı ifade eden büyük sanatçı Hasan Aycın ve sanatına yönelik bir çalışma.

ÇOK SATANLAR TÜRKİYE

16-12/10/10kr02-kelebek-adasi.jpg

Kelebek Adası

Sarah Jio

Müptezeller

Emrah Serbes

Harry Potter ve Lanetli Çocuk

J. K. Rowling

Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali

Casus

Paulo Coelho

Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens

Yuval Noah Harari

Adam

Yılmaz Özdil

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Stefan Zweig

Çok satan kitaplar ‘idefix’, ‘D&R’, kitapyurdu<’ ve babil listelerinden derlenmiştir.

GÜNEY AFRİKA

16-12/10/10kr02-feniks.jpg

Feniks

Deon Meyer

Desert God

Wilbur Smith

Tuisland

Karin Brynard

Elon Musk

Ashlee Vance

Shantaram

Gregory David Roberts

Super Food Family Classics

Jamie Oliver

Me Before You

Jojo Moyes

Cry, the Beloved Country

Alan Paton

Güney Afrika’da en çok satılan kiraplar ‘exclusivebooks’, ‘bookslive’ ve ‘cna.co.za’ listelerinden derlenmiştir.

 

 

 

 

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN