Ağrı'nın yüksek rakımlı yaylalarında yaşayan 16 göçer aile, el birliğiyle binlerce küçükbaş hayvanın kırkımını gerçekleştiriyor. Sıcak havaların etkisini artırdığı yaz günlerinde başlayan kırkım çalışmaları, doğayla iç içe, zorlu ama dayanışma dolu bir yaşamı da gözler önüne seriyor.
SİNEK, TENDÜREK VE ALADAĞ YAYLALARINDA HAREKETLİLİK
Zengin bitki örtüsü ve bol su kaynaklarına sahip yaylalar sayesinde Ağrı, her yıl çevre illerden göçer ailelerin yaz mevsimi için tercih ettiği merkezlerden biri oluyor. Sinek, Tendürek ve Aladağ gibi yaylalar; hem doğal yapısıyla hem de serin havasıyla göçerlerin hayvanlarını otlatması ve kırkması için ideal koşullar sunuyor.

TEKNOLOJİDEN UZAK, DOĞAYLA İÇ İÇE BİR YAŞAM
Tatlısu Mezrası yakınlarında çadırlarını kuran göçerler, teknolojiden uzak, doğal yaşam koşullarında küçükbaş hayvanlarının bakımını üstleniyor. Yaz sezonunun başlamasıyla birlikte, özellikle kuzuların kırkımı büyük bir emekle sürdürülüyor.

Göçerlerden Abdurrahman Kıyıdağ, Iğdır’dan gelerek Ağrı yaylalarına çıktıklarını belirtti:
“Yaylayı belirli bir ücretle kiralıyoruz. Burası serin, verimli ve hayvanlar için çok uygun. 16 aile olarak burada yaşıyoruz. Her gün bir ailenin kuzularını kırkıyoruz. Haziran'da geliyoruz, eylülde dönüyoruz. Bu bizim tek geçim kaynağımız.”

EL BİRLİĞİYLE 4 BİN KUZUNUN KIRKIMI YAPILDI
Göçerlerden Emrah Kiyga ise yaylacılığın mevsimsel göçlere dayandığını ve Iğdır'da otlak bulamadıkları için yazı farklı illerde geçirdiklerini anlattı:
“Yaz boyunca 7 il, 20 ilçe ve yaklaşık 2 bin köy geziyoruz. El birliğiyle şimdiye kadar 4 bine yakın kuzuyu kırktık. Serin hava ve doğayla baş başa olmak bu hayatın güzel yanları.”

YAYLADA DAYANIŞMA KÜLTÜRÜ YAŞATILIYOR
Kırkım süreci sadece bir iş değil, aynı zamanda birlikte yaşamanın ve yardımlaşmanın da sembolü. Göçer aileler, dayanışma içinde çalışarak yayla kültürünü yaşatıyor ve nesilden nesle aktarıyor.
