23 Nisan 2025'te İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremi nokta atışıyla bilen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, geçtiğimiz günlerde İstanbul'un Karadeniz açıklarında (Karacaköy civarı) meydana gelen yaklaşık 4.0 büyüklüğündeki sarsıntıyı yorumladı. Üşümezsoy, bu depremin yeni bir fay hattını işaret etmediğini, paniğe gerek olmadığını belirterek, "Bu sarsıntı, 23 Nisan'daki 6.2'lik Silivri depreminin bir artçısıdır" dedi.
Balıkesir’de 6,1’lik deprem sonrası 330 artçı sarsıntı
Ünlü jeolog, depremin 6.2'lik ana depremin yarattığı stres transferi sonucu meydana geldiğini ve bu enerjinin zayıf bir hat üzerinden Karadeniz'e kadar ulaştığını belirtti.
DEPREMİN NEDENİ: 23 NİSAN'IN STRES TRANSFERİ
Prof. Dr. Üşümezsoy, Karadeniz'deki bu depremin bağımsız bir sarsıntı olmadığının altını çizdi. Analizine göre, 23 Nisan'da Silivri'de kırılan fayın yarattığı stres, bölgedeki "ikincil" ve "üçüncül" olarak adlandırılan zayıf hatları tetikledi.
Karadeniz'de yaşanan sarsıntı, 6.2'lik depremden sonra stresin kuzeye doğru aktarılmasıyla bu zayıf hat üzerinde meydana gelen bir "stres boşalması" olarak açıklandı.
Yumaklı: Deprem sonrası barajlarda olumsuzluk tespit edilmedi
FAY HATTI ÇEKMECE GÖLLERİNDEN KARADENİZ'E UZANIYOR
Şener Üşümezsoy, depremin şiddetli hissedilme nedenini de harita üzerinde gösterdi. Sarsıntının, Marmara Denizi'ndeki Orta Marmara Sırtı'nın doğu kenarından başlayıp kuzeye doğru ilerleyen bir "makaslama zonu (shear zone)" üzerinde gerçekleştiğini belirtti.
Bu zayıf hattın, Büyükçekmece ve Küçükçekmece göllerinin içinden geçerek Karacaköy üzerinden Karadeniz'e kadar uzandığını ifade eden Üşümezsoy, "Depremin özellikle Çekmece bölgesinde şiddetli hissedilmesinin nedeni, sarsıntının tam da bu fay zonu üzerinde olmasıdır" dedi.
'BU ZAYIF HATLAR BÜYÜK DEPREM ÜRETMEZ'
Vatandaşları paniğe kapılmamaları konusunda uyaran Prof. Dr. Üşümezsoy, bu makaslama zonlarının "stres biriktiren" ana faylar olmadığını vurguladı. Üşümezsoy, "Bu hatlar, ana fayların (1999 depremi veya 23 Nisan'daki Silivri depremi gibi) kırılmasıyla açığa çıkan enerjiyle tetiklenen zayıf zonlardır. Kendi başlarına büyük deprem üretme potansiyelleri yoktur" şeklinde konuştu.
Ünlü jeolog, büyük deprem riskinin Karadeniz'e kaymadığını, asıl tehlikenin Marmara Denizi içindeki ana fay kollarında devam ettiğini sözlerine ekledi.
