İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından vatandaşlar bir kez daha iletişim sorunları yaşadı. Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün raporuna göre Türkiye, geniş bant bağlantı oranlarında OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor, 100 kişiye düşen bağlantı sayısı sadece 11,53. Meksika ve Kolombiya ile aynı seviyede kalan Türkiye’de, bu zayıf altyapı afet anlarında haberleşmenin kesilmesine neden oluyor.
BERFU KARGI
İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, vatandaşlar yine haberleşme sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Cep telefonları çalışmadı, internet bağlantısı kesintiye uğradı. Bu tablo, Türkiye’nin dijital iletişim altyapısındaki zayıflıkları bir kez daha gözler önüne serdi.
Alman sismologdan Marmara depremi uyarısı: ‘Gerilim İstanbul’a kaydı’
Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan “Toplum 5.0: Büyük Dönüşüm” raporu, sabit ve mobil geniş bant erişiminin yaygınlaştırılmasının yalnızca teknolojik bir dönüşüm aracı olarak değil, aynı zamanda toplumsal güvenliğin bir unsuru olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Raporda yer alan güncel verilere göre, Türkiye’de 100 kişi başına yalnızca 11,53 makineden makineye iletişim sağlayan SIM kart düşüyor. OECD ülkelerinde bu oran 42,6 seviyesinde. Bu açık fark, hem bireyler arası hem de nesneler arası iletişimde Türkiye’nin halen geri planda kaldığını gösteriyor.
OECD TABLOSUNDA ALT SIRALARDA
OECD ülkeleri arasında yapılan sıralamaya göre Türkiye, geniş bant bağlantılarında 41 ülke arasında 40. sırada yer alıyor. Hemen üst sırada Meksika, alt sırada ise Kolombiya bulunuyor. Gelişmiş ülkeler dijitalleşmede ileri seviyelere ulaşırken, Türkiye hâlâ bu tabloya dahil olamıyor. Japonya, ABD, Estonya ve Finlandiya gibi ülkeler 100 kişi başına düşen sabit ve mobil geniş bant oranlarında liderlik koltuğunda yer alıyor.
İletişim altyapısındaki eksiklik, sadece afet anlarında değil, günlük yaşamda da bilgiye erişimi ve kamu hizmetlerinin verimliliğini sekteye uğratıyor. Sabit geniş bant bağlantılarının yaygınlaşmaması, dijital hizmetlere ulaşımı sınırlıyor; mobil ağ kapasitesinin yetersizliği ise kriz anlarında bağlantıların tamamen kopmasına yol açıyor.