Nisan ayında yaşanan 6.2 büyüklüğündeki İstanbul depreminin yerini ve şiddetini önceden belirterek dikkatleri üzerine çeken Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, yeni bir ezber bozan açıklama yaptı. Üşümezsoy, Marmara'daki deprem riskinin, genel kabul gören "pull-apart" (çek-ayır) fay modelleriyle yanlış değerlendirildiğini belirterek, tehlikenin sanılandan farklı yerlerde olabileceğine işaret etti.
Yaptığı isabetli deprem tahminleriyle tanınan Jeoloji Profesörü Dr. Şener Üşümezsoy, YouTube kanalı üzerinden yayımladığı son analizinde, Marmara Denizi ve çevresindeki fay hatlarına ilişkin yerleşik bilimsel kabullere meydan okudu. Üşümezsoy, bölgedeki jeolojik yapının iki farklı sistemin ürünü olduğunu ve bu ayrımın yapılmamasının deprem riski hesaplamalarında büyük hatalara yol açtığını savundu.

"İZNİK VE GEMLİK FAYLARI KUZEY ANADOLU FAYI'NIN KOLU DEĞİL!"
Prof. Dr. Üşümezsoy'un analizindeki en çarpıcı iddia, kamuoyunda sıkça "Kuzey Anadolu Fayı'nın güney kolu" olarak anılan İznik, Gemlik, Geyve ve Bursa hattındaki faylarla ilgili oldu. Üşümezsoy, bu fayların Kuzey Anadolu Fayı (KAF) ile doğrudan bir ilişkisi olmadığını, bunların Ege'deki gerilme rejimine bağlı olarak oluşmuş çok daha yaşlı ve farklı karakterde "normal faylar" olduğunu belirtti.
Üşümezsoy'a göre, bu eski fay sistemini KAF'ın bir parçası gibi gösteren ve tüm Marmara'yı tek bir "çek-ayır" havzası olarak modelleyen yaklaşımlar, bilimsel bir hatadır ve bu hata, riskin yanlış yerlerde aranmasına neden olmaktadır.

ASIL TEHLİKE NEREDE?
Üşümezsoy, Marmara'daki ana tehlikenin, plaka sınırını oluşturan ve yanal atım karakteri gösteren gerçek KAF hattı olduğunu vurguladı. Bu hattı; Mudurnu, Sapanca, İzmit Körfezi, Çınarcık, Tekirdağ'ın güneyi ve Saros Körfezi'ne uzanan ana hat olarak tarif etti.
Ayrıca, 1999 depreminin İznik ve Gemlik'teki fayların stresini artırmak yerine aksine düşürdüğünü savunan Üşümezsoy, Adalar fayı gibi fayların da sanıldığı gibi aktif bir risk taşımadığını, 6.2'lik deprem sonrası bu fayda artçı olmamasının da bunun bir kanıtı olduğunu ima etti.

"İKİ FARKLI SİSTEMİ BİRBİRİNE KARIŞTIRIYORLAR"
Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmara'daki karmaşık yapıyı şu şekilde özetledi:
Eski Gerilme Sistemi: Önce Ege'nin kuzeye doğru genişlemesiyle bir "gerilme" yaşandı ve bu, İznik, Gemlik, Bursa gibi çöküntü havzalarını ve bu havzaları sınırlayan normal fayları oluşturdu.
Yeni Yanal Atımlı Sistem: Milyonlarca yıl sonra ise, bildiğimiz Kuzey Anadolu Fayı, bu eski yapıyı bir makas gibi keserek kendi yolunu açtı.
Üşümezsoy, bu iki farklı döneme ve mekanizmaya ait yapıları tek bir modelde birleştirmenin "çorba bir tektonik model" yarattığını ve bilimsel olarak hatalı olduğunu belirtti.

Bu analiziyle Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmara Bölgesi'ndeki deprem risk haritalarının ve senaryolarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği yönünde güçlü bir çağrı yapmış oldu.


