Bursa'nın İznik ilçesinde 76 yaşındaki Ramis Asa, yaklaşık 50 yıldır saat tamiriyle uğraşıyor. Motor eğitimi aldığı halde zamanla saatçiliğe gönül veren Asa, mesleğini gelecek nesillere aktaracak bir çırak bulamamanın burukluğunu yaşıyor. “Bir kişi bile kapımı çalıp ‘Bu işi öğrenmek istiyorum’ demedi,” diyen Asa, kaybolmaya yüz tutan mesleğini yaşatmak için hâlâ mücadele veriyor.

BİR MESLEĞİN SON NEFERİ: SAATÇİ RAMİS
İznik'te doğup büyüyen Ramis Asa, 76 yaşında olmasına rağmen sabahın erken saatlerinde dükkanının kapısını açıyor, gün boyunca gelen saatleri onarıyor, pili biten kol saatlerini değiştiriyor ve duvarda tıkırdayan zaman makinelerine hayat veriyor. Ancak Asa'nın içindeki boşluk, ustalıkla değil, yalnızlıkla dolu: çünkü öğretecek bir çırak bulamıyor.
Meslek hayatına motor bölümü mezunu olarak başlayan Asa, gençliğinde marangozluktan fotoğrafçılığa kadar birçok işte çalıştı. 30 yaşında ise bir arkadaşının ısrarıyla saatçilikle tanıştı. Önce izleyerek, sonra deneyerek ve zamanla öğrenerek bu ince işçiliğe gönül verdi. O günden bu yana kendisini bu mesleğe adadı.
“Önce sadece izliyordum. Masa saatlerini söküp takarak başladım. Sonra elim alıştı. Kendimi tamamen bu işe verdim. İznik’te ‘Saatçi Ramis’ oldum.”

USTA-ÇIRAK GELENEĞİ ARTIK YOK
Asa, geçmişte birçok meslekte olduğu gibi saatçilikte de usta-çırak ilişkisinin esas olduğunu ancak bugün bu geleneğin neredeyse tamamen yok olduğunu söylüyor. Yıllar boyunca onlarca çırak yetiştirdiğini, ama son 10-15 yıldır kimsenin ilgilenmediğini dile getiriyor.
“Bir tane bile şu kapıya gelip de ‘Bu işi öğrenmek istiyorum’ diyen yok. Çocukluktan bir mesleğe girmenin faydasını çok gördüm. Ama şimdi gençler ilgilenmiyor. Belirli bir zaman sonra bütün meslekler ölecek, buna kahroluyorum.”
SAATLERİ DURDURMUYOR AMA MESLEĞİ DURMAK ÜZERE
Analog duvar saatlerinden köstekli antika saatlere kadar birçok farklı modelle uğraşan Ramis Asa, hâlâ görme gücünün bir kısmını koruduğu için tüm gelen işleri titizlikle yapabiliyor. Ancak yaş ilerledikçe endişesi de büyüyor. Çünkü mesleği kendisinden sonra devam ettirecek kimse yok.
“Elim hâlâ tutuyor, gözüm de az da olsa görüyor. Ama bu iş benimle birlikte bitecek gibi. Para ikinci planda, ben insanlara yararlı olmaya çalışıyorum. Her gün yaklaşık 20 kişi geliyor. ‘Allah razı olsun’ diyorlar. Bu sözler bana güç veriyor.”

“BU İŞİ YAPAN KALMADI, HERKES SAATÇİ RAMİS’E GELİR”
İznik’te saat denilince herkesin aklına gelen ilk isim olan Ramis Asa, ilçede büyük saygı görüyor. Yıllar içinde kazandığı itibar onun için en büyük kazanç. Asa, “Bugün sağlıklıysam bunun sebebi, insanlara faydalı olmam” diyerek, mesleğin kendisine kattıklarını vurguluyor.
“Biri İznik’te ‘Saatçi nerede?’ dese hemen ‘Ramis’e git’ derler. Bu beni çok mutlu ediyor. Şu mesleği devam ettirecek biri çıksa, ömrümce dua ederim.”
ZAMANA AYAR VERİYOR, GELECEĞE İSE VEREMİYOR
76 yaşındaki saat ustası, işine duyduğu bağlılıkla her gün dükkanında mesai yapmaya devam ediyor. Ancak gönlündeki en büyük dilek, bir gencin çıkıp bu mesleği öğrenmek istemesi. Asa’nın hikâyesi, sadece bir zanaatkârın değil, aynı zamanda bir kültürün ve geleneğin sessiz çığlığı.
