CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla ifade verdi. Çelik, 31 Ocak’ta Ekrem İmamoğlu’na destek için Çağlayan’da olduklarını belirterek suçlamayı reddetti. Polis müdahalesini eleştirerek anayasal hakkın ihlal edildiğini söyledi. "CHP’li olmanın suç olduğu günlerden geçiyoruz" diyen Çelik, İmamoğlu’na açılan davalarla siyasi sürecin dizayn edilmek istendiğini savundu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, 31 Ocak 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Çağlayan Adliyesi’ndeki ifade sürecinde düzenlenen basın açıklamasıyla ilgili olarak "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade verdi.
Özgür Çelik ifadesinde, suçlamayı kabul etmediğini belirterek, "31 Ocak 2025 Cuma günü Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ifade vermek için Çağlayan Adliyesi’ne davet edildi." dedi.
"İBB’NİN YETKİ ALANINDAKİ BİR ALANDA TOPLANDIK"
Çelik, CHP İstanbul örgütü olarak Ekrem İmamoğlu’na destek vermek amacıyla adliye önünde olduklarını vurgulayarak, "Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel 28 Ocak 2025 tarihinde Meclis Kürsüsünden ‘ifadeye çağrılan Ekrem İmamoğlu değildir, demokrasi ve adalet isteyen herkes, eşitlik isteyen herkes… Ekrem İmamoğlu partimizin üyesidir, ifadeye çağrılan Cumhuriyet Halk Partililerin hepsidir. İfadeye çağrılan İstanbul İttifakıdır. İstanbul’da sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar ifadeye çağrılmıştır. Cuma günü ifadeye çağrılan herkese gidin o ifadeyi verin diyorum’ demiştir." ifadelerini kullandı.
Çelik, açıklamasının devamında, "Biz de CHP İstanbul örgütü olarak belediye başkanımıza destek olmak için Çağlayan’daki basın açıklamasına gittik. Çağlayan’da biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanındaki bir alanda yani metro girişinde toplandık." dedi.
"YETKİLİ KOLLUK GÜÇLERİYLE MÜZAKERE ETTİK"
İfadenin ardından Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın basın açıklaması yapacağını belirten Çelik, "Toplanma alanına yüzbinlerce insan geldiğinden basın açıklamasının duyulması için Milletvekillerimiz ses aracı alana getirmek istediler. Bu ses aracının önüne TOMA çekilmek suretiyle alana aracın gelmesi engellendi. Bunun üzerine yetkili kolluk güçleriyle TOMA’nın kaldırılarak alana ses sisteminin gelmesi için müzakere ettik. TOMA ile yolun kapatılmasının kanunsuz emir olduğunu, bir güvenlik tehdidinin bulunmadığını, basın açıklamasını engellemenin hukuka aykırı olduğunu anlatmaya çalıştık." dedi.
Çelik, polis müdahalesine ilişkin olarak, "Müzakere sonuç vermeyince alana bir yükselti kurularak portatif ses düzeni ile basın açıklamasının gerçekleşmesi için yine kolluk güçleriyle müzakere ettik. Bu müzakere de sonuç vermeyince önüne TOMA çekilen, milletvekillerimizin içinde bulunduğu otobüse doğru yürüdük." ifadelerini kullandı.
"POLİS MEMURLARINA KARŞI BİR MUKAVEMETİMİZ OLMADI"
Olay sırasında herhangi bir taşkınlık yaşanmadığını vurgulayan Çelik, "Yürürken polis memurlarına karşı bir mukavemetimiz, fiili bir hareketimiz olmadı. Görüntülerden bu hususlar açıkça anlaşılmaktadır. Zaten etrafımı vatandaş sardığı için polis ile birebir bir temasın olması da mümkün değildir. Yürüyüşümü sürdürdüm ve otobüse ulaştım." dedi.
Otobüse ulaştıktan sonra polise ve vatandaşlara yönelik uyarılarda bulunduğunu belirten Çelik, "Ben otobüse ulaştıktan sonra, otobüs üzerinden kolluk güçlerine vatandaşın önünü açmaları gerektiğini, vatandaşa da polisle karşı karşıya gelmemeleri gerektiğini anons ettim. Kolluk kuvvetleri ‘herhangi bir dağılın anonsu yapmadan’ basın açıklamasına gelen insanları dağıtmak için biber gazı sıktığından herkes bir yere savruldu. Sonrasında insanlar otobüsün etrafına geldiler." ifadelerini kullandı.
"ANAYASAL HAKKIMIZ ENGELLENDİ"
Çelik, yaşanan olayın anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "İsnat edilen eylem Anayasanın 34. Maddesinde belirtilen herkesin önceden izin almaksızın barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı çerçevesinde değerlendirilmelidir. Anayasa ile güvence altına alınmış bir hakkın barışçıl olarak kullanılmasının engellenmesi Anayasamıza, demokratik teamüllere aykırıdır. Bildirim şartının yerine getirilmemesinin tek başına barışçıl gösteri hakkının sınırlanmasına gerekçe olmayacağı da açıktır kaldı ki basın açıklamaları için bildirim, izin şartı da bulunmamaktadır." dedi.
"CHP’Lİ OLMANIN DA SUÇ OLDUĞU GÜNLERDEN GEÇİYORUZ"
Siyasi gerekçelerle ifade vermek zorunda kaldığını belirten Çelik, "Bugün de hayatımda ilk defa savcı karşısında ifade veriyorum. CHP’li olmanın da suç olduğu günlerden geçiyoruz." ifadelerini kullandı. Hukukun eşit uygulanmadığını vurgulayan Çelik, "Aynı yerde bir miting birisine serbest birisine yasak oluyorsa orada adaletten, eşitlikten söz etmek mümkün müdür?" diyerek uygulamaları eleştirdi.
"Ekrem İmamoğlu’na açılan davalarla önümüzdeki siyasi süreç dizayn edilmek isteniyor"
Çelik, yargı sürecinin siyasi bir amaç taşıdığını belirterek, "Çağlayan Adliyesi’nde ‘böyle bir sınav olmaz’ dedik. ‘Ekrem İmamoğlu’na açılan davalarla önümüzdeki siyasi süreç dizayn edilmek isteniyor’ dedik. Demeye de devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.