Meclis’te kurulan Çözüm Komisyonu rapor çalışmalarını hızlandırırken partiler süreçle ilgili önerilerini raporlaştırdı. DEM Parti de 99 sayfalık rapor hazırladı. Kurtuluş Savaşı döneminde kurulan 1. Meclis’in ve 1921 anayasasının övüldüğü raporda “1923’te Lozan Anlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte deyim yerindeyse rüzgâr tersten esmeye başlamıştır” denilerek ulus devlete yönelik eleştirilere yer verildi. Anayasa’nın 42 (anadilde eğitim), 66 (vatandaşlık tanımı) ve 127. maddelerinde değişiklik yapılması istendi.
İMRALI İÇİN ÖZEL BÖLÜM
Raporda Öcalan için geniş yer ayrılarak sadece bir müzakereci olmadığı, “Kürt halkının varlık ve haysiyet kazanma tarihinin baş aktörü” olduğu vurgusu yapıldı. Fiziki özgürlüğü istenerek “Dilediği heyetlerle, kişilerle ve basın mensuplarıyla görüşebilmelidir” denildi. Raporda silah bırakan PKK’lılarla ilgili düzenlemelerde “suç işleyen–işlemeyen ayrımı yapılmaması” istendi. Örgüt üyelerinin istihdama katılımının sağlanması, sosyal güvenlik haklarına erişimleri ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanmaması gerektiği vurgulandı.

DEM PARTİ’NİN HAZIRLADIĞI RAPORDA İSTENEN TALEPLER DİKKAT ÇEKTİ: SUÇ İŞLEYEN-İŞLEMEYEN AYRIMI YAPILMAMALI
Çözüm süreci kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na sunulan 99 sayfalık raporda Öcalan için fiziki özgürlük istenirken silah bırakan PKK mensuplarına ilişkin düzenlemelerde “suç işleyen-işlemeyen” ayrımı yapılmaması gerektiği vurgulandı.
TBMM Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4 Aralık Perşembe günü son toplantısını yaparak raporlama safhasına geçti. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, 21 Kasım’daki toplantıda nihai raporunun hazırlanması için komisyondaki partilerden teklif ve görüşlerini 28 Kasım’a kadar iletmelerini istemişti. Ancak partiler, İmralı ziyareti sonrasını bekleyeceklerini belirtmişti. Geçtiğimiz hafta içi DEM Parti ile MHP raporunu TBMM Başkanlığı’na teslim etti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, rapora ilişkin “Hukuken yapılacaklar, örgütün tamamen dağıtılması, silahların teslim edilmesi ve bu hususun da güvenlik güçleri tarafından ilan edilmesine bağlı. Ondan sonra suça karışmamış olanlar gelip teslim olmaları halinde denetimli serbestlik süresinde tahliye olacaktır” dedi. CHP ve AK Parti henüz raporunu iletmezken DEM Parti’nin 99 sayfa, 6 bölümden oluşan çalışmasının detayları ortaya çıktı.
ULUS DEVLET MESAJI
Kurtuluş Savaşı döneminde kurulan 1. Meclis’in ve 1921 anayasasının övüldüğü raporda “1923’te Lozan Anlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte deyim yerindeyse rüzgâr tersten esmeye başlamıştır. Cumhuriyetin kuruluşunun hemen öncesi ve hemen sonrasında kurucu siyasal özne olan görece demokratik ya da muhalif eğilimler, 1923 yılıyla birlikte ulus devletçi eğilimlerin müdahaleleriyle gerilemeye ve mevzi kaybetmeye başlamıştır” ifadelerine yer verildi. “Barış ve Demokratik Toplum Süreci, yalnızca Türkiye içi dinamiklerle açıklanamaz. Mevcut dünya sisteminin fiilen çözüldüğü, savaş temelli yeni birikim rejiminin öne çıktığı, çok kutuplu ve pazarlığa dayalı, görece daha merkezsiz bir dönemin içindeyiz” denilen raporda; anadil, yerel yönetimlerde özerklik ve güvenlik politikaları üzerinden eleştiriler sıralanarak şunlar kaydedildi: “Ulus devlet merkezli güvenlik siyasetinin değiştirilmesi gerek. Türkiye’de merkeziyetçi ve tekçi devlet yapısı farklı kimlikleri dışlanması Kürt meselesini derinleştirmektedir. Çatışma sürecinin yarattığı toplumsal ve ekonomik tahribat, artık sürdürülemez boyuttadır.”
TERÖRİSTE İŞ VERİLSİN
Raporun en dikkat çekici bölümlerinden biri teröristbaşı Abdullah Öcalan’a ayrıldı. “Kürt halkının varlık ve haysiyet kazanma tarihinin baş aktörü” şeklinde tanımlanan Öcalan için “Kendisine yönelik hukuki yaklaşım, aynı zamanda Kürt halkına yönelik hukuki yaklaşımı da yansıtmaktadır. Sayın Öcalan, sürecin gereklilikleri ve barışın toplumsallaşması açısından dilediği heyetlerle, kişilerle ve basın mensuplarıyla görüşebilmelidir. Bu aşamada ve umut ilkesi hayata geçirilinceye kadar özgür çalışma, erişim, barınma ve iletişim koşullarının sağlanması şarttır” değerlendirmesi yer aldı. Ayrıca silah bırakan PKK mensuplarına ilişkin düzenlemelerde “suç işleyen-işlemeyen” ayrımı yapılmaması gerektiği vurgulandı. Terör örgütü üyelerinin istihdama katılımının sağlanması, sosyal güvenlik haklarına erişimleri ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanmaması istendi.
DİĞER TALEPLER
- İngiltere’nin IRA, İspanya’nın ETA ile yürüttüğü süreçlere benzer biçimde, PKK için de siyasal çözüm süreçleri işletilmeli; örgütü ortaya çıkaran kök sorunlar ele alınarak çözülmelidir.
Geçmişe takılıp kalmamak için açılan yaralar; bilimsel, şeffaf ve katılımcı bir Hakikat Komisyonu aracılığıyla, onarıcı adalet ilkesi doğrultusunda iyileştirilmelidir.
Anayasal vatandaşlık tanımı, etnik vurgu içermeden kapsayıcı biçimde yeniden ele alınmalıdır.
Süreci taçlandıracak anayasal değişiklikler yapılmalıdır. Anayasa’nın 42. (anadilde eğitim), 66. (vatandaşlık tanımı) ve 127. (idari vesayet) maddeleri gözden geçirilmeli; başlangıç bölümü barış odaklı bir dille yeniden yazılmalıdır.
Terörle Mücadele Yasası kaldırılmalı; ‘iltisak’ ve ‘irtibat’ gibi hukuki temeli olmayan kavramlardan vazgeçilmelidir.
Yeni bir İnfaz Kanunu çıkarılarak infaz rejimindeki eşitsizlikler giderilmelidir.
Suriye Kürtleriyle yapıcı ve güven tesis eden ilişkiler kurulmalıdır.
Barış Akademisyenleri ve KHK mağdurlarının görevlerine dönebilmesi için gerekli siyasal irade gösterilmelidir.
Başta Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay ve Osman Kavala olmak üzere, siyasi nedenlerle tutuklu bulunan tüm mahpuslar serbest bırakılmalıdır.
İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere uygun illerde Kürtçe eğitim veren üniversiteler açılmalıdır.
Kürtçe hutbelere izin verilmeli, medreselere resmî statü tanınmalıdır.
Kayyım uygulamalarına son verilmeli; görevden alınan belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir.
Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said-i Nursi gibi tarihsel şahsiyetlerin mezar yerleri açıklanmalı; cenazeler ailelerine teslim edilmelidir.
Mahmur halkının geri dönüş hakkı güvence altına alınmalıdır.
Bölgeye çatışmalı dönem için sevk edilen özel harekât birlikleri, operasyon timleri ve batıdan gönderilen askeri birliklerin geri çekilmesi sağlanmalı.
