Bir yanda pırıl pırıl caddeler, diğer yanda tek bir çöp kutusu dahi görememe durumu... Japonya’daki bu tezat, ziyaretçilerin çöplerini otellerine dönene kadar yanlarında taşımasını zorunlu kılıyor. Bu uygulamanın başlangıcı, 1995 yılında Tokyo metrosunda gerçekleştirilen sarin gazı saldırısına dayanıyor. Japon hükümetinin aldığı radikal güvenlik önlemleri, kalıcı bir toplumsal kültüre dönüşerek ülkenin temizlik felsefesini şekillendirdi.
GÜVENLİK İÇİN KALDIRILAN BİNLERCE KUTU
Kamusal alanlardaki çöp kutularının ortadan kaldırılması, basit bir temizlik kuralı değil, bir güvenlik kararıydı. 20 Mart 1995 tarihinde Aum Shinrikyo tarikatının Tokyo metrosunda düzenlediği sarin gazı saldırısı ülke için bir dönüm noktası oldu. Bu saldırıda 13 kişi hayatını kaybederken 5 binden fazla kişi yaralandı.

Saldırının ardından yetkililer, çöp kutularının teröristler için silah veya bomba gizleme yerleri olabileceği gerekçesiyle harekete geçti. Ülke genelindeki kamusal alanlardan binlerce çöp kutusu kısa sürede kaldırılarak güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı.
TEMİZLİK KÜLTÜRÜ TOPLUMSAL BİR DEĞER
Aradan neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen çöp kutusu sayısındaki sınırlama devam etse de, Japonya'nın sokakları dünyanın en temizleri arasında kalmaya devam ediyor. Uzmanlara göre bu durumun nedeni, Japon toplumunun sahip olduğu yüksek sorumluluk bilinci ve temizliğe verilen toplumsal önemdir. Vatandaşlar, kendi çöplerini yanlarında taşımayı, çöp kutusu aramak yerine, doğal ve kabul edilebilir bir davranış olarak görüyor. Bu sayede çöp kutusu eksikliği bir sorun teşkil etmiyor.

ÇOCUKLUKTAN AŞILANAN GÖREV BİLİNCİ
Japonya'da temizlik, sadece bireysel bir alışkanlık değil, eğitim sistemiyle çocukluktan itibaren aşılanan temel bir ahlaki değerdir. Öğrenciler, okullarda kendi sınıflarını kendileri temizler. Bu uygulama, onlara yaşam alanlarına sahip çıkma bilinci kazandırır. Büyük şehirlerde yaşayan insanlar bile, toplu taşıma araçlarında ya da halka açık yerlerde çöp atmayı utanç verici bir davranış olarak kabul eder.
