Eski Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Büyükelçi Egemen Bağış, bu yıl beşincisi düzenlenen Selanik Metropolitan Zirvesi’nde konuştu. Bağış, Türkiye’nin AB’nin güvenlik ve savunma alanındaki rolüne dair perspektifini aktardı.
Selanik’in yüzyıllardır kültürlerin ve fikirlerin buluşma noktası olduğunu belirten Bağış, “Selanik aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir devlet adamının da doğum yeridir. Vizyoner bir lider olan Atatürk, ulusumuzu modernleşme ilkelerine bağlamış ve onu Batı ile daha yakınlaştırmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda, bugünkü konuşmamın konusu olan Türkiye'nin Avrupa kurumlarıyla etkileşimi yalnızca güncel bir siyasi hedef değil, aynı zamanda Cumhuriyetimizin temeline işlenmiş bir vizyonun devamıdır.” ifadelerini kullandı.
AVRUPA’NIN GÜVENLİĞİ ÜÇ KRİZLE SINANIYOR
Bağış, günümüzde Avrupa’nın ekonomik ve siyasi bağlamda kritik bir dönemden geçtiğini belirterek, üç önemli gelişmenin kıtayı etkilediğini söyledi: Ukrayna’daki savaş, Gazze’deki çatışmalar ve Suriye’deki rejim değişikliğinin sonuçları.
Bağış, Ukrayna’daki savaşın Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını ve savunma sanayisindeki zayıflıkları açığa çıkardığını, Gazze’deki trajedinin dış politika bölünmelerini gözler önüne serdiğini ve Suriye’deki durumun hâlen mülteci akınları ile güvenlik sorunları doğurduğunu vurguladı.
STRATEJİK ÖZERKLİK BİR SLOGAN DEĞİL, HAYATTA KALMA STRATEJİSİ
Avrupa’nın mevcut krizler karşısında yenilenmiş bir güvenlik vizyonuna ihtiyaç duyduğunu belirten Bağış, AB’nin stratejik özerklik hedeflerine katkı sağlamak için Türkiye’nin rolüne dikkat çekti:
“Türkiye, AB'nin güvenlik alanında güçlü bir aktör olma hedefini memnuniyetle karşılamaktadır. Biz katkı sağlamaya hazırız, yalnızca bir komşu olarak değil, bir NATO müttefiki, stratejik ortak ve bir aday ülke olarak da.”
Bağış, Türkiye’nin güçlü savunma sanayisine sahip olduğunu belirterek, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olduklarını, savunma ihracatının 7 milyar doları aştığını ve dünyada yeni nesil savaş uçağı üretebilen beş ülkeden biri olduklarını kaydetti. ALTAY tankları, MİLGEM fırkateynleri, ANKA ve TB2 insansız hava araçları ile KAAN savaş uçaklarının sadece ulusal değil potansiyel Avrupa varlıkları olduğunu ifade etti.
TÜRKİYE’Yİ DIŞLAMAK AVRUPA’YI ZAYIFLATIR
Bağış, Türkiye’nin Avrupa güvenliği için stratejik katkısının göz ardı edilmesinin riskli olduğunu vurguladı:
“SAFE kapsamındaki ortak tedarik projelerine katılma konusunda zaten hazır olduğumuzu ifade ettik. Bizim kadar yetkin ve sağlam bir savunma sanayisine sahipken, Türkiye'yi göz ardı etmekle Avrupa değerli bir müttefiki kaybetme riski ile karşı karşıyadır.”
Bazı AB üye ülkelerinin işbirliklerini engellemeye devam ettiğini belirten Bağış, Türkiye’yi dışlamanın Avrupa’nın savunma ekosistemini zayıflatacağını ve kendi özerkliğini baltalayacağını söyledi:
“Tarih göstermiştir ki Türkiye çoğu zaman Avrupa'nın ilk savunma hattı olmuştur. Belli mi olur, Soğuk Savaş boyunca yaptığımız gibi bir gün yine ansızın Avrupa'nın imdadına yetişmemiz gerekebilir. Türkiye'yi dışlayan bir Avrupa, kendi güvenliğini ve geleceğini dışlamaktadır.”
TİCARET VE ENERJİ ALANINDA DA STRATEJİK ORTAK
Bağış, Türkiye-AB ilişkilerinin sadece güvenlikle sınırlı olmadığını, ticaret ve enerji alanında da önemli ortaklıklar bulunduğunu belirtti:
“Türkiye olmadan Avrupa'nın enerji güvenliği haritası eksiktir. Türkiye Avrupa'nın komşusu değil. Türkiye Avrupa'dır ve Avrupa'nın geleceğidir.”
Konuşmasının ardından kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Bağış, Türkiye’nin Batı’nın en doğusunda ve Doğu’nun en batısında stratejik bir konuma sahip olduğunu, ülkeler, kıtalar ve enerji kaynakları arasında bir köprü işlevi gördüğünü vurguladı:
“Avrupa bunun avantajından nasıl yararlanacağını bilirse, Türkiye her zaman bir barış elçisi olabilir. Hep de böyle olmuştur.”
