Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’ndaki 2026 yılı bütçe görüşmelerinde, Türkiye'nin Filistin ve İsrail arasındaki potansiyel barış sürecinde üstleneceği role ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl'ün başkanlığında toplanan Genel Kurul’da, Fidan, Türkiye'nin henüz teknik veya hukuki olarak garantör olmadığını belirtirken, bu sorumluluğu üstlenmeye her zaman hazır olduklarının altını çizdi.
Fidan, kendisine yöneltilen garantörlük sorusuna şu yanıtı verdi:
"Şarm El-Şeyh’te arabulucu 4 ülke olarak irade beyanına imza attık bu barışın devam etmesiyle alakalı. Teknik olarak da hukuki olarak da garantör bir ülke değiliz. Garantör bir ülke de yok ama biz garantör sorumluluğu almaktan çekinmiyoruz. Önümüzdeki dönemde yapılacak olan anlaşmalar, çalışmalar veya hukuki çerçeve bunu ihtiva ettirirse memnuniyetle. Garantörmüşüz gibi sorumluluk yüklenmeye, işbirliklerini yüklenmeye, anlaşma yapmaya her zaman hazırız. Bütün çabamız İsrail’in üstünde baskı uygulamak içindi. Bunda da kısmen başarılı olundu, İsrail bir noktaya getirildi, Amerika barış anlaşmasını sahiplendi ve ilerletmeye çalışıyor. İstediğimiz oranda insani yardım içeriye gitmiyor ama bunun için de elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."
Dış politika konusunda kendi başarı kriterlerini açıklayan Fidan, şunları söyledi:
"Dış politika konusunda bu kadar çalışıyoruz, rasyonel bir şekilde kendi dış politika başarımızı neyle ölçüyoruz? Bir önceki güne nazaran biz bugün belli alanlarda daha fazla neyi yapmışız. Görecelilik kavramı üzerinden bizim gibi olan ülkelere nazaran bizim nerede durduğumuza bakıyoruz. Her iki kalemden de baktığımız zaman gerçekten dış politikamız daha iyi. Güvenli durmaya devam ediyoruz, sınır ötemizdeki tehditlerde uğraşıyoruz, bir önceki güne nazaran daha geniş coğrafyalara ulaşıyoruz, ihracatımız bir önceki güne nazaran artıyor, enerji ve savunma işbirliğimiz artıyor, daha az yaptırıma tabi oluyoruz, daha fazla güvenlik ittifakı geliştiriyoruz. Bunun gibi somut parametreler üzerinden başarımızı ölçüyoruz.
Bu belirsizlik çağında bizim gibi ülkelere baktığımızda ulus devletlerinin işi inanılmaz derecede zor. Amerika’nın yeni politikası sebebiyle Avrupa’yla olan itilaf ve gerilim... Amerika’nın ortaya koyduğu yeni milli güvenlik ve siyaset belgesi özellikle küresel güvenlik için temelli değişimleri getiren bir husus. Bütün bu parametrelere baktığımız zaman kendi dış politikamızın kendi idealimizin gerisinde olduğunu ama diğer hesaplamalara göre başarılı olduğumuzu ifade etmek istiyorum."
