HDP'li Mithat Sancar: İktidarın küçük ortağını kurtarmak için barajı indiriyorlar

HDP'li Mithat Sancar: İktidarın küçük ortağını kurtarmak için barajı indiriyorlar

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, seçim mevzuatında değişiklik yapılmasıyla ilgili açıklamasında, "İktidarın küçük ortağı eriyor. Yüzde 10 barajının altında kalacağı kesin gibi görünüyor. Şimdi onu kurtarmak için barajı indiriyorlar." dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, seçim mevzuatında değişiklik yapılması amacıyla AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan kanun teklifine ilişkin, “İktidarın küçük ortağı eriyor. Yüzde 10 barajının altında kalacağı kesin gibi görünüyor. Şimdi onu kurtarmak için barajı indiriyorlar. Ama barajı indirirken bir yandan da ittifak sistemiyle oynuyorlar. İttifak sistemiyle oynamalarının nedeni de belli. Yine kendilerine oyları azalmasına rağmen avantaj sağlamak. Bu oyunlara başvuran bütün iktidarlar, eninde sonunda halkın güçlü iradesi karşısında kaybetmişlerdir. Bu yöntemlerle, seçim kanunlarında mühendislik oyunlarıyla varlıklarını devam ettirebileceklerini sanan iktidarlar geçmişe bir baksınlar. Bu iktidar da geçmişe bir baksın” dedi.

Mithat Sancar, bugün TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Sancar, şunları söyledi:

BU OYUNLARA BAŞVURAN BÜTÜN İKTİDARLAR, ENİNDE SONUNDA HALKIN GÜÇLÜ İRADESİ KARŞISINDA KAYBETMİŞLERDİR

“Seçim Kanunu Teklifi dün AKP-MHP iş birliği ile Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Burada yapılan değişiklik, yine bu iktidara siyasi mühendislik ve hukuksal oyunlarla çoğunluğu kazandırma amacına dayanıyor. Kaybeden iktidarlar bu mühendislik çalışmalarından medet ummuşlardır, geçmişte çok örneği var. Barajı yüzde 7’ye düşürdüler güya. Oysa biz, baraja karşı mücadeleyi kuruluşumuzdan beri, bu siyasi gelenekteki bütün partiler bu mücadeleyi büyük bir kararlılıkla yürütmüşlerdi. Bizim önümüze çıkarılmıştı bu baraj; biz, bu barajı çeşitli yöntemlerle, ama en çok da ilkeli, kararlı mücadelemizle yıktık…Ve şimdi bu barajın ne kadar anlamsız olduğu bizim bu mücadelemiz sayesinde ortaya çıktı… İktidarın küçük ortağı eriyor. Yüzde 10 barajının altında kalacağı kesin gibi görünüyor. Şimdi onu kurtarmak için barajı indiriyorlar. Ama barajı indirirken bir yandan da ittifak sistemiyle oynuyorlar. İttifak sistemiyle oynamalarının nedeni de belli. Yine kendilerine, oyları azalmasına rağmen avantaj sağlamak. Bu oyunlara başvuran bütün iktidarlar, eninde sonunda halkın güçlü iradesi karşısında kaybetmişlerdir. Bu yöntemlerle, seçim kanunlarında mühendislik oyunlarıyla varlıklarını devam ettirebileceklerini sanan iktidarlar geçmişe bir baksınlar. Bu iktidar da geçmişe bir baksın… İstediğiniz kadar bu oyunlara başvurun. Bunlardan medet umun. Hiçbir sonuç alamayacaksınız.

KİM KİMİ NEREDEN KOVUYOR, EY İKTİDAR SAHİPLERİ

Dün 14 Mart Tıp Bayramı’ydı. Tıp Bayramı’nı bütün sağlık emekçileriyle birlikte kutladık. Yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için bugün de süren bir grev-g(ö)rev eylemleri var. Eylemlerini buradan selamlıyorum bir kez daha ve birlikte olduğumuzu yine ilan ediyorum. Günden güne bozulan sağlık sisteminin yükünü sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkıyorlar. Kendi sorumluluklarını gizlemek için sağlık emekçilerini hedef gösteriyorlar. Bugüne kadar yaptıkları zulümler yetmedi, şimdi de ülkeden kovmaya yelteniyorlar. Kim kimi nereden kovuyor, ey iktidar sahipleri?

HEKİMLER HİÇBİR YERE GİTMİYOR. BU İKTİDAR GİDECEK

Bugün de iktidarın küçük ortağı, tehditlerine devam etmiş. Oysa halk biliyor. Kendi sağlığının nereden ve nasıl sağlanabileceğini, gerçekleşebileceğini görüyor. Kendisi için var gücüyle çalışan sağlık emekçilerinin öneminin farkındadır bu halk. Hekimler hiçbir yere gitmiyor. Bu halkın mücadele eden emekçileri, ezilenleri hiçbir yere gitmiyor. Kim gidecek; bu iktidar gidecek. Bu halka zulmü, yoksulluğu, açlığı reva gören bu iktidar gidecek. Hiçbir yere gitmiyoruz, buradayız ve sizleri tarihin çöplüğüne bu ortak mücadele, azmiyle mutlaka göndereceğiz. Zaten TTB de açıklama yaptı. ‘Hiçbir yere çekip gitmiyoruz. Çünkü bu ülke bizim, biz bu halkın içinden çıktık ve bu halkın hizmetinde olmaya devam edeceğiz ama haklarımızı da sonuna kadar arama mücadelesini sürdüreceğiz. Kararlılıkla sürdüreceğiz. Asla taviz vermeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz’ diyor hekimler ve sağlık çalışanları. Nitekim bu mücadelede de sonuç almaya başlıyoruz.

HAKLAR LÜTUFLA GELMEZ. HAKLAR MÜCADELE İLE ALINIR

Dün AKP Genel Başkanı, bazı açıklamalarda bulundu, bu sözlerini geri alma amaçlı ifadeler kullandı. Oysa biz biliyoruz ki daha önce söylediği sözler dil sürçmesi değil, tam da gönlünden geçenin ifadesidir. Vaatlerde de bulunmuş 3-5 tane. Bunların hiçbiri hekimlerin haklı taleplerini, sağlık emekçilerinin haklı isteklerini karşılamaya yetmiyor. Yanından bile geçemiyor. Haklar lütufla gelmez. Haklar mücadele ile alınır.

HEKİMLERE KAPIYI GÖSTERENLERİ ÖZÜR DİLEMEYE ÇAĞIRIYORUM

TTB, 10 maddelik bir liste sundu kamuoyuna ve bütün siyasi aktörlere. Bunların takipçisiyiz, biz de sahibiyiz. Nitekim grubumuz, dün sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi için bir kanun teklifi verdi. Bunu bir an önce yasalaştırmaya ve hekimlere kapıyı gösterenleri özür dilemeye çağırıyorum… Hekimlerin taleplerini kabul etmek en büyük özrünüz olacaktır.

BİZLER BARIŞI ‘AMA’SIZ, ‘FAKAT’SIZ SAVUNUYORUZ

Ukrayna'daki devam eden savaş, bizlere bu durumun yıkıcılığını, acıları nasıl büyüttüğünü bir kez daha ortaya koymuş, barış hedefinin ne kadar önemli olduğunu da göstermiştir… Bizler, derhal, gecikmeden her türlü savaş politikasına, militarist anlayışa, işgal operasyonlarına karşı büyük barış hareketini kuralım. Hep birlikte bu ülkede büyük barış için harekete geçelim. Hemen şimdi harekete geçelim. Çünkü HDP olarak bizler, ülkede ve devlet arasındaki sorunların ve uyuşmazlıkların, çatışma ve savaş gibi yöntemlerle değil müzakereyle, diyalogla ve diplomasi ile çözülebileceğine inanıyoruz. Savaşa nerede olursa olsun karşı çıkıyoruz. Savaş nerede yürütülürse yürütülsün, orada barış mücadelesinin içinde yer alıyoruz… Bir büyük barış hareketine, insanlığın ortak değeri temelinde kurulacak bir barış hareketine ihtiyaç var. Bizler barışı ‘ama’sız, ‘fakat’sız savunuyoruz.

TÜRKİYE TOPRAKLARINDA SAVAŞ POLİTİKALARINA SES ÇIKARMAYANLAR ŞİMDİ BARIŞ KELİMESİNİ AĞIZLARINDAN DÜŞÜRMÜYORLAR

Sadece bir yerde savaşa karşı çıkmak, başka yerde savaşa arka çıkmak iki yüzlülüktür. Şimdi iktidar medyasının ve yandaşlarının yaptığı gibi. Türkiye topraklarında savaş politikalarına ses çıkarmayanlar, şimdi barış kelimesini ağızlarından düşürmüyorlar. Onlar ‘barış’ diyorlar diye biz bu hedeften vazgeçecek değiliz. Onlar bu kavramları kirletmeye çalışıyorlar diye biz bu ilkelere sarılmaktan vazgeçecek değiliz. Tam tersine, onların bu konudaki iki yüzlülüğünü her şart altında ve her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz. Ukrayna'da işgale ve savaşa karşı çıkıp Afrin'de işgale destek çıkmak, Libya'da ve başka coğrafyalarda savaş politikalarına destek olmak, burada savaşa dayalı rant ve talan politikalarını savunmak iki yüzlülüktür. Eğer gerçekten barıştan yanaysak, bu ülkede Kürt sorunu başta olmak üzere bütün sorunların diyalogla, müzakere ile çözülmesini savunmak zorundayız.

UKRAYNA’DA ARABULUCULUK VEYA ÇÖZÜM AKTÖRÜ OLMAYA SOYUNAN İKTİDAR ÖNCE BU ÜLKEDE SAVAŞ POLİTİKALARINDAN VAZGEÇSİN

Şimdi bir barış güvercini rolünü oynamaya çalışan iktidar, bunları gizleyebileceğini sanıyor. Öyle olmuyor, öyle de olmayacak. Belki bugün bu krizden ve savaştan fırsatçılıkla yararlanmak için çeşitli ip cambazlıkları yapıyor olabilirler ama bu iktidarın barış gibi bir niyeti olmadığını, insanlığın hizmetine sunulacak herhangi bir politikası olmadığını herkesin görmesi gerekiyor. Ukrayna’da arabuluculuk veya çözüm aktörü olmaya soyunan iktidar önce bu ülkede savaş politikalarından vazgeçsin. Önce Ortadoğu'da işgal ve savaş uygulamalarından vazgeçsin. Ve bizler de hepsine birlikte karşı çıkalım. İşte o zaman ancak barış çabasında, talebinde samimi oluruz. Şüphesiz her türlü askeri saldırganlığa ve işgale karşı çıkacağız. Barış, temel ilkemizdir. Ve en kötüsü savaşlardan fırsatçılık yaratmaya çalışan bütün güçlere, savaş zeminini körükleyen bütün çevrelere aynı şekilde karşı çıkmaya devam edeceğiz. Kim ki bu ülkede ve bu coğrafyada ve bu dünyada savaşın zeminini besleyecek uygulamalar, anlayışlar içindeyse buna hep birlikte karşı çıkacağız. Bizim için orası iyi, burası kötü diye bir şey yok. Kim savaş politikalarını destekliyor, körüklüyor, zemin hazırlıyorsa karşı çıkacağız ve hedefimiz olan büyük barış idealinden sapmayacağız.

GÖÇMENLER, SIĞINMACILAR ARASINDA AYRIM BÜYÜK BİR GÜNAHTIR

Savaşlardan canı yanan, evi yıkılan, yakınlarını kaybeden, büyük acılar yaşayan insanlar nereden gelirse gelsin ve nerede olursa olsun; hangi milliyetten, hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun hepsine insan onuru temelinde, eşit haklar temelinde yaklaşmak zorundayız. Göçmenlere, sığınmacılara karşı ayrımcılık aynı ırkçılığın bir devamı, bir uygulaması, bir yansıması. Irkçılık da ayrımcılık da dünyada savaş politikalarının temelidir. O nedenle savaştan acı çeken kim olursa olsun; buraya gelen, başka ülkeye giden kim olursa olsun herkese insan onuruna yaraşır, eşit haklar temelinde yaklaşmak gerekiyor. Mülteciler arasında ayrım; göçmenler, sığınmacılar arasında ayrım büyük bir günahtır, büyük bir suçtur, büyük bir ayıptır. Burada ve her yerde insan onuru ve eşit haklar bizim bu konuda rehberimizdir.

BU COĞRAFYADA DEVAM EDEN, 40 YILA YAKLAŞAN BU SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTİYORUZ

Biz, büyük barış mücadelesi veriyoruz. Büyük barış derken sadece Kürt sorununda demokratik çözümü kastettiğimiz sanılıyor. Evet, öncelikle onu kastediyoruz elbette. Bu coğrafyada devam eden, 40 yıla yaklaşan bu savaşın bitmesini istiyoruz… Çözüm diyalogdur, müzakeredir, eşit haklara dayalı ortak yaşamı demokratik bir düzen içinde kurma arayışıdır. HDP, bunu dile getirdiği için saldırılara uğruyor… Büyük barışın amacı, halkların hak ettiği bütün imkanların kendilerine teslim edilmesi. Hakların sahiplerine verilmesi ve haklara göz dikenlerin önüne geçecek bir siyasal, toplumsal, hukuksal kültürün yaratılmasıdır. Türkiye'nin büyük bir barışa, barış hareketine ihtiyacı var.

NEVRUZ KUTLAMALARI

Nevruz geliyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul ve Diyarbakır'da dostlarımız ve yoldaşlarımızla 2022 Nevruz programının startını verdik. Kürt halkı başta olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının en kadim bayramı olan direniş ve dayanışma günü Nevruz'u şimdiden kutluyoruz. Barışa, özgürlüğe, demokrasiye, adalete ve eşitliğe vesile olmasını diliyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Nevruz'u tarihsel özüne uygun bir biçimde halkımızın, halklarımızın ve tüm emekçilerin, demokrasi güçlerinin büyük katılımı ve coşkusuyla, barış idealine yürüyüş olarak kutlayacağız.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN