Marmara Denizi'ni bir süre önce etkisi altına alan ve balıkçıların kabusu haline gelen müsilajın ardından, bu kez de denizanası istilası başladı. Özellikle Gemlik Körfezi'nde yoğunlaşan ve boyları irileşen denizanaları, balıkçıların ağlarına ve vücutlarına ciddi zararlar veriyor.

MÜSİLAJ BİTTİ, DENİZANASI KABUSU BAŞLADI
Marmara Denizi, son yıllarda müsilaj (deniz salyası) kabusuyla boğuşuyordu. Balıkçılar, özellikle bu yıl ilkbahar aylarında müsilaj nedeniyle denize açılamamış, büyük ekonomik kayıplar yaşamıştı. Müsilajın sona ermesiyle rahat bir nefes almayı uman balıkçılar, bu kez de popülasyonu rekor seviyelere ulaşan denizanalarıyla karşı karşıya kaldı. Gemlik Körfezi kıyılarında yoğun olarak görülen ve bazıları oldukça büyük boyutlara ulaşan denizanaları, balıkçıların avlanmasını imkânsız hale getiriyor.
Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkan Vekili Kadir Aksu, son 10 yıldır böyle bir denizanası yoğunluğuyla karşılaşmadıklarını belirtti. Aksu, "Denize bu sefer denizanası yüzünden ağ atamayacağız. Ağları patlatıyorlar ve ayrıca vücudumuza temas ettiğinde inanılmaz yakıyor, acı veriyor," diyerek yaşadıkları zorluğu anlattı. Metrekareye düşen denizanası sayısının 20-30'u bulduğunu söyleyen Aksu, 300 metrelik ağları çekerken yüzlerce denizanasıyla mücadele etmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Karadeniz ve Ege gibi açık denizlerde denizanalarının dağılabildiğini, ancak Gemlik ve İzmit gibi körfezlerde yoğunlaşarak balıkçılığı felç ettiğini dile getirdi.

EKOLOJİK DENGE BOZULDU, TEHLİKE KAPIDA
Denizanalarının bu kadar yoğunlaşmasının altında yatan en büyük nedenin ekolojik dengenin bozulması olduğu düşünülüyor. Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz suyu sıcaklıklarının rekor seviyelere yükseldiğini ve denizlerin hızla kirlendiğini vurguladı. Denizlere boşaltılan atık sular nedeniyle artan azot ve fosfor yükünün, plankton patlamalarına yol açtığını ve bu durumun denizanaları gibi türler için ideal bir üreme ortamı oluşturduğunu belirtti.
Prof. Dr. Sarı, denizanası popülasyonunu kontrol eden büyük balıkların aşırı avlanma nedeniyle Marmara'da neredeyse kalmadığını da sözlerine ekledi. Marmara'da avlanan balıkların yüzde 90'ının hamsi, istavrit ve sardalya gibi küçük balıklardan oluştuğunu belirterek, "Denizanasını, yumurtasını, larvasını yiyerek popülasyonunu azaltacak balıkları avlayan biziz," ifadelerini kullandı. Bu durumun, denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucu olduğunu ve iklim değişikliğini tek başına suçlamanın bir çözüm olmadığını söyledi.
MARMARA İÇİN ACİL EYLEM PLANI GEREKLİ
Balıkçılar ve bilim insanları, bu krizden çıkış yolunun Marmara Denizi'ni koruma altına almaktan geçtiğini söylüyor. Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkan Vekili Kadir Aksu, "Büyüklerimizden isteğimiz denizi korusunlar. Özellikle Marmara Denizi'nin kontrol altına alınması gerekiyor," çağrısında bulundu. Aksi takdirde küçük ölçekli balıkçıların ayakta kalmasının imkansız hale geleceğini belirterek, "Müsilaj için destek verilecek ama bunun gerçekten bize faydası olacak boyutta olması gerekiyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. En iyisi Marmara Denizi'ni balıkçıya kapatalım gitsin," diyerek umutsuzluğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Mustafa Sarı ise çözümün atık suların arıtılmadan denize bırakılmasının tamamen durdurulması olduğunu söyledi. Marmara Denizi'nin müsilaj nedeniyle ağır yaralı ve kırılgan bir ekosisteme sahip olduğunu vurgulayan Sarı, ekosistem esaslı balıkçılık yönetimine geçilmesi gerektiğini belirtti. Sarı'ya göre, belli boydan büyük teknelerin ve ağların Marmara'da kullanımının sınırlandırılması, deniz kirliliği ve aşırı avcılığın kontrol altına alınması durumunda denizanası popülasyonlarının kendiliğinden azalacağını ve dengeye geleceğini ifade etti.
