Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı yazım süreci ve kabulü Meclis arşivinden ilk kez paylaşıldı

İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı yazım süreci ve İstiklal Marşı'nın TBMM tarafından Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi ve milli mutabakat metni olarak kabul edilme sürecinin belgeleri ilk kez paylaşıldı. Mehmet Ersoy'un asil kimliği ve İstiklal Marşı'nın kabulüne yönelik karar ile besteleri de paylaşılan belgelerde yer aldı.

İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'ndan verdiği destansı mücadele ve kahramanlıklarını mısralara döktüğü İstiklal Marşı'nın TBMM tarafından kabul edilmesinin üzerinden 101 yıl geçti. 12 Mart 1921'de TBMM tarafından Mehmet Akif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirdiği şiir İstiklal şiiri olarak kabul edildi ve İstiklal Marşı olarak 101 yıldır Türk milleti tarafından haykırarak okunuyor. İstiklal Marşı'nın bestesi Osman Zeki Üngör'e aittir. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapılmıştır.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-1.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-2.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-3.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-4.jpg

İSTİKLAL MARŞININ KABULÜNE İLİŞKİN BELGELER İLK KEZ GÜN YÜZÜNE ÇIKTI

Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi ve milli mutabakat metni İstiklal Marşı ile şairi Mehmet Akif Ersoy'a ilişkin az bilinen bazı belgeler gün yüzüne çıktı.

TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanı Arif Şayık, Meclis'le yaşıt TBMM Kütüphanesi ve Osmanlı'dan günümüze yasama hafızasının da titizlikle muhafaza edildiği Arşiv biriminde, yaklaşık 25 milyon sayfa belgenin özenle korunduğunu, İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy konulu toplam 304 eserin yer aldığını belirtti.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-5.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-6.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-7.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-8.jpg

TBMM ARŞİVİ AÇILDI

TBMM arşivinden yayınlanan belgelerde, İstiklal Marşı'nın 12 Mart 1921'de kabul edilmesi süreci yer alıyor. Belgeler arasında milli marş yarışması için 25 Ekim 1920'de Hakimiyet-i Milliye gazetesinde verilen ilanın yanı sıra İstiklal Marşı ile ilgili Genel Kurul tutanakları, İstiklal Marşı'nın kabul edildiğine dair Meclis kararı, İstiklal Marşı'nın 12 Mart 1921'de kabul edildiğini tüm vekaletlere bildiren yazı ile İstiklal Marşı'nın tutanaklara yansıyan orijinal metni dikkati çekiyor.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-9.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-10.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-11.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-12.jpg

MEHMET AKİF ERSOY 500 LİRALIK ÖDÜLÜ DARÜLMESAİ'YE BAĞIŞLADI

İstiklal Marşı için belirlenen 500 liralık ödülün Mehmet Akif Ersoy tarafından Darülmesai'ye bağışlandığına dair Sebilürreşad'da yayımlanan yazı, Milli Eğitim Bakanlığının Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımladığı İstiklal Marşı'nın bestelenmesi ile ilgili ilan, İstiklal Marşı'nın güftesi ve bestesi için 1000 lira verilmesine dair hazırlanan kararnamenin Milli Savunma, Maliye ve Milli Eğitim bakanlıklarına gönderildiğine dair yazı ile Lemi Bey, Zati Bey ve Ali Rıfat Bey'in İstiklal Marşı besteleri de TBMM arşivinde korunuyor.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-13.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-16.jpg

İSTİKLAL MARŞI'NIN YAZILIŞ SÜRECİ VE KABULÜ

İstiklal Savaşı sırasında milli marş yazılması için Büyük Millet Meclisince bir yarışma açılmasına karar verildi. Bu yarışma, Milli Eğitim Bakanlığınca 25 Ekim 1920'de Hakimiyet-i Milliye gazetesinde 500 lira ödül verileceği belirtilerek ilan edildi.

Milli marş yarışmasının ilanından sonra 23 Aralık 1920'ye kadar gönderilen 724 eserden hiçbiri milli heyecanı yansıtmakta yeterli bulunmadı. Yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmayan Akif, müsabakaya katılmadı.

Ödül olduğu için yarışmaya katılmayan Akif, ödül almayacağı konusunda ikna edilince o günlerde yalnız oturduğu Tacettin Dergahı'nda, herkesin sabırsızlıkla beklediği şiiri 10 gün içinde tamamladı. İstiklal Marşı, 17 Şubat 1921'de Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yayımlandı.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-20.jpg

1 Mart 1921'de tarihi günlerinden birini yaşayan Meclis, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında toplandı. Genel Kuruldaki görüşmelerde İstiklal Marşı şiiri, elemeleri geçen son 6 şiirle Meclis'in seçimine sunuldu.

İstiklal Marşı, ilk kez dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Meclis kürsünden okundu. "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" dizesi milletvekillerinden yoğun alkış aldı. Hamdullah Suphi, her kıtasında alkışlar eşliğinde İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını okudu.

"BU MARŞ, BİZİM İNKILABIMIZIN RUHUNU ANLATIR"

Atatürk'ün "Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatır." dediği İstiklal Marşı, 12 Mart 1921'de kabul edildi. İstiklal Marşı, kabulünün ardından İngilizce, Almanca, Fransızca, Macarca ve Farsçaya çevrilerek yurt içinde ve yurt dışında dağıtıldı, mitinglerde ve törenlerde halkın manevi ve milli duygularını güçlendirmek için okunmaya başlandı.

İstiklal Marşı'nı para için yazdığının düşünülmesinden endişe eden Akif, aynı dönemlerde ciddi maddi sıkıntı içinde olmasına rağmen kazandığı 500 liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai'ye bağışladı. Bu durum 17 Mart 1921 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde, "Teberru: Burdur mebusu, şairi muhterem Mehmet Akif Beyefendi'nin Büyük Millet Meclisinde kabul edilen İstiklal Marşı için mahsus 500 lira mükafatı nakdiyeyi, müşarünileyh fakir İslam kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine nihayet vermek emeliyle teşekkül eden Darülmesai menfaatine hediye eylemiştir." ifadeleriyle yer aldı.

"ALLAH BİR DAHA BU MİLLETE BİR İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN"

İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen Milli Şair, İstiklal Marşı'nı Safahat eserine koymayışının nedenini ise "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm." şeklinde açıkladı.

Akif, daha sonra kendisine yöneltilen bir soru üzerine İstiklal Marşı için "Binbir fecayi karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın." dedi.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-21.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-22.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-23.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-24.jpg

İSTİKLAL MARŞI YAZIM SÜRECİ

Maarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklâl Harbi'nin millî bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921'de bir [güfte] yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kâzım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. "Çanakkale Şehitlerine" ve "Bülbül" gibi şiirlerin sahibi Mehmet Âkif'in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir.

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920'den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde istiklal marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Âkif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara'daki Taceddin Dergâhı'ndaki odasında, Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve Bakanlığa teslim etti.

Şiirde şair; Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir.[3] Hamdul­lah Suphi Bey, Âkif'in şiirinin önce cephede asker arasında okunma­sına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayımlandı, on iki gün sonra ise Konya'da Öğüt gazetesinde yer aldı.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-25.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-26.jpgmehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-27.jpg

Ön elemeyi geçen yedi şiir, 12 Mart 1921'de Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı Meclis oturumunda tartışmaya açıldı.[5] Mehmet Âkif'in şiiri, Meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu.[7][8][9] Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyecana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi.[5] Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif'in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.

Güfteye en sert eleştiri Kâzım Karabekir'den geldi. Kâzım Karabekir, 26 Temmuz 1922'de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı.

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesaiye bağışladı.[6] Şair ayrıca, İstiklâl Marşı'nın Türk milletinin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmemiştir.

Ülke savaş içerisinde olduğu için Âkif'in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi, 1923'ün 12 Şubat'ında İstanbul Maarif Müdürlüğüne beste yarışması açma görevi verildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu.

1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir.

Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre beste, aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklâl Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (prozodi) eksikliğinin (Örneğin "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" mısrası ezgili okunduğunda "şafaklarda" sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür.) esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir.

2013 yılında marşın bestesine okunma zorluğunu gidermek amacıyla çeşitli teknik düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.[13] Bu düzenlemeler sonucunda ortaya 2 versiyon çıkmıştır. Birinci versiyon gençlerin ve toplu grupların söylemesi için hazırlanmışken, ikinci versiyon ise ulusal ve uluslararası resmi üst düzey tören etkinliklerinde kullanılır.

MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR?

Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873'te İstanbul'da doğdu. Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Devleti'ne bağlı Arnavutluk'un İpek kazasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu. Mehmet Tahir Efendi, ona ebced hesabıyla doğduğu yıl olan 1290'a karşılık gelen Rağıf ismini vermişse de çevresi tarafından Akif olarak çağırıldı. Akif dışında bir de Nuriye adında bir kızları bulunuyordu.

Mehmet Akif, İstanbul'da Fatih'in Sarıgüzel semtinin Nasuh Mahallesi'nde doğdu. Çocukluğu Osmanlı Devleti'nin "hasta adam" olarak nitelendirildiği döneme denk geldi. 1878 yılında, Akif 4 yaşındayken Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı.

Babasının yazın Emin Paşa'nın çocuklarına ders vermesi sebebiyle Emin Paşa'nın çocukları ile arkadaşlık kurdu. Mehmet Akif, 1882 yılında ilköğretimini tamamlayarak Fatih Merkez Rüştiyesi'ne başladı. Ayrıca Fatih Camii'nde Esad Dede'nin İran Edebiyatı derslerine katılıyordu. Lise eğitiminde Mülkiye'nin İdadi bölümünde başladıktan sonra yüksek kısmına geçti. Kısa bir süre sonra evlerinin yanması ve babasının vefatı sebebiyle okula devam edemeyip sivil veterinerlik okulu olan Baytar Mektebi'ne geçti. Şiirle ilgisi bu dönemde başlayan Mehmet Akif, ilk şiirlerini bu dönemde yazmaya başladı.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-18.jpg

22 Aralık 1893 tarihinde birincilik ile mezun olmasından sonra Orman ve Ma'adin ve Ziraat Nezare'Baytar Müfettiş Muavini olarak tayin edildi. 1895 yılında ilk eseri olan 7 beyitlik gazeli "Kur'an'a Hitab", Servet-i Fünun Gazetesi'nde yayınlandı. 4 yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da görev yaptı. Bu seyahatler Mehmet Akif'in düşünce ve yazın hayatını çok etkildi.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-14.jpg

1 Eylül 1898'de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca'dan yaptığı çevirilen yayınlandı. 1906 yılında Halkalı Ziraat Mektebi'ne Kitabet-i Resmiye Muallimi ve 1907'de Çiftlik Makinist Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak atandı. Ardından bir yıl sonra II. Meşrutiyet'in ilan edildiği dönem İstanbul'da Umur-i Baytariye Dairesi Müdür Muavinliği'ne getirildi. 1908-1910 yılları arasında "Sırat'ı Müstakim" dergisinde yazdığı dönem en ünlü şiirleri "Küfe" ve "Seyfi Baba" yayınlandı.

Kısa bir süre sonra Darülfünun Edebiyat-ı Umumiye müderrisliğine tayin edilen Mehmet Akif, uzun süre bu kadroda kaldı. 1913'te İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. I. Dünya Savaşı sırasında bu cemiyete bağlı bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla Almanya'daki Müslüman tutsakların durumunu incelemek üzere Berlin’e gönderildi. Ardından Arabistan ve Lübnan'a gitmiş ve burada batı-doğu ayrımına şahit oldu. İstanbul'a döndükten sonra Darül-Hikmet-i İslamiye'nin başkatipliğine atandı. Miili Mütareke döneminde kurtuluş hareketine destek verdi. Balıkesir'de yaptığı konuşmadan dolayı İstanbul'daki görevinden alındı. Ankara Hükümeti'nin kurulmasından sonra Burdur Milletvekili olarak meclise girdi.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-15.jpg

O sırada Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver'nin desteği ile İstiklal Marşı için açılan yarışmaya giren Mehmet Akif Ersoy, 724 şiir arasından yarışmayı kazandı. 12 Mart 1921'de TBMM'de kabul edilen şiir, Osman Zeki Üngör tarafından 1922 senesinde besteledi. 1924'te Ankara'da Maarif Vekaletinde bir kurul toplandı. Bu kurul, 24 müzisyenin bestesinin içinden Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. İstiklal Marşı, metni ve bestesiyle bütün okullara bildirildi. 1930 yılına kadar bütün okullarda söylendi. Ali Rıfat Çağatay'ın bestesinin Türk müziğinin etkisi altında olduğu gerekçesiyle 1930 yılında alınan karar uyarınca Osman Zeki Üngör'ün bestesi benimsendi ve "Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Marşı" olarak ilan edildi. Mehmet Akif Ersoy yarışmadan kazandığı 500 lirayı kabul etmeyerek Türk Ordusu'na armağan etti.

Sakarya Zaferi'nden sonra İstanbul'a geldi ancak İslami uyanışçı düşünürlerden olan Mehmet Akif Ersoy, Cumhuriyet'in laik düzeninin oturması sebebiyle Mısır'a gitti. 1936 yılına kadar Mısır'da Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Siroz'a yakalanması üzerine 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya gitti. Hastalığının ilerlemesi üzerine ülkesine döndü ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği'nde bulunmaktadır.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-19.jpg

Mehmet Akif Ersoy'un en önemli eseri olan "Safahat", 7 kitaptan oluşmaktadır. 1911 yılında yazdığı birinci bölümde osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini; 1912 yılında yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarını işlemiştir. 1913'de Safahat'ın üçüncü bölümü olan "Halkın Sesleri"ni ve 1914 yılında dördüncü bölüm "Fatih Kürsüsünde"yi yazdı. Ardından 1917 tarihli "Hatıralar" ve I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ı yazdı. Son ve 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933 yılında yazdı. Şiirlerinin toplu olarak yer aldığı 7 kitaplık eserine "İstiklal Marşı"nı koymayarak bu eserini Türk Milleti'ne armağan etmişti.

Başlangıcı 1911 olan "Safahat", 1933 yılında tamamlandı. Özmer Ziya Doğrul, Mehmet Akif Ersoy'un kitaplarına almadığı şiirlerini de ekleyerek eseri, 1943 yılında tekrar yayımladı. Ardından 1987 yılında M. Ertuğrul Düzdağ, eseri önceki baskıları arasındaki farkı gösteren yeni bir basımını yaptı. "Kur'an'dan Ayet ve Hadisler" ve "Mehmet Akif Ersoy'un Makaleleri" adlı çalışmaları da ölümünden sonra yayımlanmıştır.

mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsi-yazim-sureci-ve-kabulu-17.jpg

Mesnevi, Hafız Divanı, Güllistan, Fuzuli'nin Leyla ve Mecnu'nu, Victor Hugo, Lamartine ve Emile Zola gibi eserleri okumuş olan Mehmet Akif Ersoy'un eserleri anlatıya ve övgüye dayalıdır. "Sanat sanat içindir" görüşüne karşı çıkmış dini yönü ağırlıkta bir edebiyat tarzı benimsemiştir. Edebiyat dili olarak Milli Edebiyat akımına karşı çıkmış, aruz kullanmıştır. Hatta edebiyatta batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatışmıştır.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN