İş insanı Murat Ülker, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Prof. Dr. Hasan Doğan’ın geçtiğimiz yıl yayımlanan İslam ve İftira adlı çalışmasını değerlendiren yeni bir yazı kaleme aldı. Ülker, kitabın hem dinî metinler hem de hukuk literatürü ışığında iftiranın toplumsal ve bireysel etkilerini detaylı biçimde incelediğini ifade ederek, “Bu eser, iftiranın sadece bir söz değil, sosyal düzeni bozan tarihsel bir yara olduğunu güçlü örneklerle ortaya koyuyor” dedi.

ANTİK DÜNYADAN KUR’AN’A UZANAN GENİŞ ÇERÇEVE
Prof. Dr. Hasan Doğan’ın akademik arka planına da dikkat çeken Ülker, yazarın Ankara İlahiyat ve Atılım Üniversitesi Hukuk mezuniyetleri, çift doktora derecesi ve öğretim üyeliği tecrübesiyle eserin bilimsel temellerinin güçlü olduğunu vurguladı.
Kitapta;
Antik Atina’da Sokrates’e yöneltilen suçlamalar,
Hz. Yusuf’un uğradığı iftira,
Hz. Meryem’e atılan mesnetsiz iddialar
gibi pek çok tarihsel örnek üzerinden iftiranın kökeni ortaya konuyor.
KAZF, BÜHTAN, SEB: İSLAM HUKUKUNDA İFTİRA NASIL SINIFLANIYOR?
Ülker’in aktardığına göre kitap, İslam hukukunda farklı iftira türlerinin hangi kriterlerle birbirinden ayrıldığını da detaylandırıyor. Kazf, şetm, seb ve bühtan gibi kavramlar; şahitlik, ispat yükü, cezai yaptırımlar ve mezheplerin değerlendirmeleriyle birlikte ele alınıyor.
Eserde ayrıca dört Sünnî mezhebin yanı sıra Caferî, Zeydî ve İbâdî hukuk anlayışlarına da yer verilmesinin çalışmayı zenginleştirdiği belirtiliyor.

“DÖRT ŞAHİT” ŞARTI VE İSPAT YÜKÜNÜN AĞIRLIĞI
İslam hukukunda özellikle zina isnadıyla ilgili hükümlerin neden bu kadar katı olduğunun da açık bir şekilde anlatıldığını belirten Ülker, “Zina iddiasını ispatlayamayan kişinin müfteri sayıldığını ve ağır cezaya çarptırıldığını bu kitap sayesinde daha iyi anlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Eserin, iftiranın sadece bireye değil, topluma zarar veren bir suç olarak görülmesinin arkasındaki mantığı da net biçimde ortaya koyduğunu vurguladı.
“BU ESER DAHA ÇOK KİŞİYE ULAŞMALI”
Murat Ülker yazısını, kitabın önemine dair şu değerlendirmeyle noktaladı:
“İftira, insanlık tarihi kadar eski; etkisi ise bugün hâlâ aynı derecede yaralayıcı. Prof. Dr. Hasan Doğan’ın bu kapsamlı çalışmasının daha fazla okura ulaşmasını diliyorum. Eser, hem tarihsel bilinç hem de hukuki perspektif açısından çok değerli bir katkı sunuyor.”
