Hayatta gülmeyi öğretenlerin, çoğu zaman gözyaşıyla sınanmış bir geçmişe sahip oluor. Londra’nın arka sokaklarında yoksulluğun ortasında büyüyen, erken yaşta ailesini kaybeden Chaplin, yaşadığı tüm acıları sanata dönüştürerek sadece bir komedyen değil, aynı zamanda diktatörlere dahi meydan okuyan bir figür haline geldi. Onun hikayesi, azmin, gayretin ve insan ruhunun gücünün her şeyin üstünde olduğunu kanıtlıyor.
YOKSULLUKLA ERKEN YAŞTA TANIŞTI
Charlie Chaplin’in yaşamı, henüz çocukluk döneminde büyük trajedilerle sınandı. Londra'nın yoksul arka sokaklarında büyüyen sanatçının babası alkolikti ve daha o iki yaşındayken ailesini terk etti. Yedi yaşına geldiğinde ise annesi, akıl hastanesine yatırılmak zorunda kalan Chaplin, yapayalnız kaldı ve hayatını sokaklarda sürdürdü. Çöplerden yiyecek toplayan Chaplin, dilencilik yaparak ve geceleri duvar diplerinde, sokaklarda uyuyarak hayatta kalmaya çalıştı.

Yaşadığı tüm zorluklara rağmen Chaplin, çevresindeki insanları sürekli olarak gözlemledi. Sefalet içinde geçen günleri, onun insan doğasını, duyguyu ve beden dilini sessizliğin içinde derinlemesine fark etmesini sağladı. Konuşmasız sinemanın dev ismi olacak bu yetenek, sokaklarda edindiği bu eşsiz gözlem ve empati yeteneğiyle kendini geliştirdi.
20 YIL SONRA GELEN BAŞARI
Edindiği bu birikimle bir gün sahneye çıkan Chaplin, başlangıçta sadece birkaç bozukluk için performans sergiliyordu. Ancak zamanla, onun sessiz ama her hareketi bir haykırış olan sanatı tüm dünyayı büyüledi. Komedisi sadece güldürmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal eleştiriler de barındırıyordu.

Chaplin, sinema tarihinde kimsenin cesaret edemediği bir şeyi yaparak, filmlerinde diktatörlerle alay etti ve gücünü yoksulların ve ezilenlerin yanında kullandı. Henüz bu bir "moda" bile değilken, o her zaman ezilenlerin sesi oldu. Ancak bu cesur duruş, ona siyasi baskıyı ve sürgünü getirdi. Chaplin, bir dönem ülkesinden uzak kalmak zorunda kaldı. Yirmi yıllık zorunlu ayrılığın ardından, Chaplin’in dehası nihayet ülkesi tarafından yeniden kabul edildi. 20 yıl sonra, Oscar Onur Ödülü’nü almak üzere geri çağrılan sanatçı, bir kez daha ayakta alkışladı.
