Uluslararası Af Örgütü, Mart 2025’te Türkiye genelinde gerçekleşen kitlesel protestolar sırasında güvenlik güçlerinin işkence ve kötü muameleye varan düzeyde hukuka aykırı güç kullandığını belgeledi. Raporda, bu müdahalelerin ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğüne yönelik sistematik bir saldırı olduğu vurgulandı.
Uluslarası Af Örgütü'nin “Nefes Alamıyorum” başlıklı raporu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından başlayan gösterilerde, emniyet güçlerinin barışçıl protestoculara yönelik müdahalelerini inceledi. Rapora göre, polis özellikle dağılmakta olan ya da pasif direniş gösteren protestoculara karşı göz yaşartıcı gaz, biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi gibi yöntemlere başvurdu; bazı vakalarda ise fiziksel saldırı, darp ve sürükleme gibi uygulamalara yer verdi.
Uluslararası Af Örgütü’nün Avrupa Araştırmalar Direktör Yardımcısı Esther Major, “Yetkililer, yalnızca haklarını kullanan insanlara karşı göz yaşartıcı gaz, biber gazı, kinetik etkili mermiler ve tazyikli su kullandı. Belgelenen ihlaller zalimane, insanlık dışı veya alçaltıcı muamele teşkil etmektedir ve bazı durumlarda işkence kapsamına girebilir. Bu hukuksuz şiddet eylemleri hızla soruşturulmalı ve failler adil yargılanmak üzere adalet önüne çıkarılmalıdır,” ifadelerini kullandı.
GÖRGÜ TANIKLIKLARI VE VİDEOLARLA BELGELENEN POLİS ŞİDDETİ
Af Örgütü, Türkiye’deki sekiz şehirde protestolara katılan 17 kişi ve çok sayıda avukatla görüşerek vakaları belgeledi. Örgütün Kanıt İnceleme Laboratuvarı, protestocuların şiddete maruz kaldığını gösteren onlarca videoyu analiz etti. Görüşülenlerin neredeyse tamamı, polisin uyarı yapmadan ya da yeterli zaman tanımadan müdahaleye başladığını aktardı.
23 Mart’ta İstanbul’daki Saraçhane Meydanı’nda bir protestocu, plastik mermiyle gözünden vurularak ağır yaralandı. Aynı gün bir diğer protestocu, “6-7 çevik kuvvet polisi tarafından tekmelendiğini, yüzüne ve göğsüne darbe aldığını” söyledi. Ankara’da ise bir eylemcinin ayağının TOMA tarafından ezildiği belirtildi.
İfade veren kişiler arasında bulunan bir öğrenci, “Geçerken tekme atıyorlardı. Ayağıma basamıyordum, dizlerim yerdeyken sürüklüyorlardı. Öleceğimi düşündüm” sözleriyle yaşadıklarını aktardı. Diğer bir protestocu ise gözaltında, “Seni çevik kuvvet otobüsünün arka kapısından sokarız, ön kapısından cesedin çıkar” tehdidine maruz kaldığını, bir polis amirinin cinsel şiddet tehdidinde bulunduğunu öne sürdü.
SİSTEMATİK BASKI VE BARIŞÇIL MUHALEFETE MÜDAHALE
Raporda, yaşananların münferit olaylar olmadığının altı çizilerek, kolluk kuvvetlerinin protestocuları sistematik olarak hedef aldığı ve bunun devletin muhalefeti bastırmaya yönelik politikalarının bir parçası olduğu ifade edildi. Esther Major, “Gereksiz güç kullanımı vakaları görünüşe göre sistematik bir uygulamanın parçasıydı. Türkiye yetkililerini, ihlallerin etkin biçimde soruşturulmasını ve mağdurların zararlarının tazmin edilmesini sağlamaya çağırıyoruz” dedi.
ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLERE AYKIRI MÜDAHALE
Uluslararası hukuk, devletlere barışçıl toplanma hakkını koruma ve bu hakkı kullananlara güvence sağlama yükümlülüğü getiriyor. Ancak Af Örgütü’nün raporu, Türkiye’de kolluk güçlerinin bu yükümlülüğe aykırı şekilde davrandığını, müdahalelerin ne gerekli ne de orantılı olduğunu ortaya koydu.
Raporda ayrıca, protestoların fitilini ateşleyen olaylar arasında Ekrem İmamoğlu’nun 15 milyonu aşkın kişinin oy kullandığı sembolik bir önseçimin ardından CHP tarafından cumhurbaşkanı adayı ilan edildiği gün gözaltına alınması da yer aldı. Mart sonundan haziran başına dek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kurumlarından çok sayıda yönetici, meclis üyesi ve çalışan gözaltına alındı.
RAPORA GÖRE TUTUKLULUK VE GÖZALTI SAYISI ŞU ŞEKİLDE:
- Protestolar, Ekrem İmamoğlu ve İBB bağlantılı 91 kişinin gözaltına alınmasına karşı düzenlendi.
- Ülke genelinde 1.879 kişi protesto alanlarında ve evlerinden gözaltına alındı.
- Mart sonu itibarıyla 300’den fazla kişi tutuklandı, yüzlercesi hakkında adli kontrol tedbirleri uygulandı.
- İstanbul, Ankara ve İzmir’de valilikler gösteri ve yürüyüşleri yasakladı, bazı illerde şehir giriş-çıkışları dahi sınırlandırıldı.
- 4 avukat tutuklandı. Hakkında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu uyarınca iddianame hazırlandı.
- Ek olarak yüzlerce öğrenci ev hapsi, yurt dışına çıkış yasağı ve imza atma yükümlülüğü gibi adli kontrollere maruz kaldı.