Tüm gözler olası İstanbul depremine çevrilmişken, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Marmara Bölgesi için ezber bozan bir uyarı geldi. Bektaş, son depremlerle enerjisini boşaltan Kuzey Kol'un, stresi Güney Kol'a, yani Bursa ve Çanakkale'nin bulunduğu hatta transfer ettiğini belirterek, asıl büyük riskin artık güneyde olabileceğine dikkat çekti.

TARİH TEKERRÜR MÜ EDECEK? İŞTE "DEPREM ÇİFTLERİ" TEORİSİ
Prof. Dr. Bektaş, bu uyarısını "tarihsel deprem çiftleri" adını verdiği bilimsel bir teoriye dayandırıyor. Paylaştığı haritalarla durumu anlatan Bektaş, Kuzey Anadolu Fayı'nın Marmara'da Kuzey ve Güney olmak üzere iki ana kola ayrıldığını ve bu kolların tarih boyunca birbiriyle paslaştığını belirtti.
Bektaş'a göre, tarihte bu iki kol üzerinde meydana gelen büyük depremler hep birbirini tetiklemiş:
- 1509 (Kuzey Kol) - 1556 (Güney Kol)
- 1737 (Güney Kol) - 1766 (Kuzey Kol)
- 1855 (Güney Kol) - 1894 (Kuzey Kol)
Bu tarihsel veriler, bir kolda büyük bir deprem olduğunda, diğer kolda da benzer büyüklükte bir depremin beklendiğini gösteriyor.
"KUZEY KOL HAREKETLENDİ, SIRA GÜNEY KOLDA"
Bu teoriyi günümüze uyarlayan Prof. Dr. Bektaş, "Kuzey koldaki
1999 İzmit-Düzce depremlerinden sonra Güney Kolda artan depremsellik, Bursa-Çanakkale'de deprem tehlikesini artırmıştır," dedi.
Az önce yaptığı yeni paylaşımında ise
2025 Silivri depremini de bu zincire ekleyerek uyarısını yineledi: "2025 Silivri, 1999 İzmit-Düzce depremlerinden sonra GÜNEY KOLUN hareketlenmesi beklenmelidir. SIRA ÇANAKKALE-BURSA HATTINDA MI?".
RİSK İSTANBUL'DAN GÜNEY'E Mİ KAYIYOR?
Prof. Dr. Bektaş'ın analizi, Marmara'daki deprem riskinin tek bir merkezde, yani İstanbul'un hemen güneyindeki fayda toplanmadığını, aksine enerjinin güneydeki fay hattına, yani
Bursa ve Çanakkale'yi doğrudan etkileyen Güney Kol'a aktarıldığını öne sürüyor. Bu durum, deprem hazırlıklarının sadece İstanbul odaklı değil, tüm Marmara Bölgesi'ni, özellikle de Güney Marmara'yı kapsayacak şekilde yeniden ele alınması gerektiği yönünde önemli bir uyarı niteliği taşıyor.


