İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyunda “Süper İzin Yasası” olarak bilinen torba yasa teklifine sert eleştiriler yöneltti. Rızvanoğlu, yasanın çevresel koruma mekanizmalarını devre dışı bırakacağını ve yalnızca doğayı değil, hukuku da tehdit ettiğini belirterek, teklifin geri çekilmesini istedi.
Rızvanoğlu, teklifin Anayasa’nın 56. ve 169. maddelerinin yanı sıra 12. Kalkınma Planı, OECD hedefleri ve Birleşmiş Milletler Arazi Tahribatının Dengelenmesi (ATD) gibi Türkiye’nin ulusal ve uluslararası çevre taahhütleriyle açıkça çeliştiğini söyledi.
“BU BİR RUHSAT REJİMİDİR, DOĞAYI DEĞİL ŞİRKETLERİ KORUYOR”
Torba teklifi “bir ruhsat rejimi” olarak nitelendiren Rızvanoğlu, yasa kapsamında ormanların, zeytinliklerin, meraların ve su havzalarının hiçbir bilimsel değerlendirme yapılmadan madenciliğe açılabileceğini vurguladı. “Bu yasa çevreyi korumuyor, bir avuç şirketin işini kolaylaştırıyor. Bilimsel değerlendirme yok, halk katılımı yok, iklim kriziyle ilgili tek bir önlem yok” dedi.
“İKLİM KANUNU’NUN MÜREKKEBİ KURUMADAN DOĞA TAHRİBATI BAŞLATILIYOR”
Yasa teklifinin zamanlamasına dikkat çeken Rızvanoğlu, teklifin İklim Kanunu’nun kabul edilmesinden sadece bir gün sonra Meclis’e sunulduğunu hatırlatarak, “Bir yanda çözümsüzlük üreten bir iklim yasası, diğer yanda doğrudan krizi büyüten bir torba yasa var. Her iki düzenleme de doğayı değil, ticareti önceliyor” değerlendirmesinde bulundu.
“ÇED MAKYAJLA SUNULUYOR, AB ÖRNEĞİ YANILTICI BİÇİMDE KULLANILIYOR”
Rızvanoğlu, yasa teklifindeki "ÇED Gerekli Değildir" ibaresinin kaldırılmasının kamuoyuna olumlu bir gelişme gibi sunulmasını ise “makyaj” olarak tanımladı. Gerçekte sistemin bir “onay makinesine” dönüştüğünü belirten Rızvanoğlu, “2024 yılında başvuruların %92’si olumlu sonuçlandı, şimdi sadece tabelayı değiştiriyorlar” dedi.
Avrupa Birliği'nin yenilenebilir enerji rehberinin madencilik faaliyetleri için dayanak gösterilmesine de tepki gösteren Rızvanoğlu, “AB rehberi sadece yenilenebilir enerji projeleri için geçerlidir. Bu teklif ise bilimsel haritalama, halk katılımı ve koruma sınırı gibi AB rehberinin tüm uyarılarını yok sayıyor” diye konuştu.
“MADEN RUHSATLARIYLA KORUNAN ALANLAR DELİK DEŞİK EDİLECEK”
Teklifin 3. maddesiyle birlikte sulak alanlar, milli parklar ve özel çevre koruma bölgelerinin ruhsatlandırılabileceğini vurgulayan Rızvanoğlu, bunun doğayı piyasa mantığıyla değerlendirmek anlamına geldiğini söyledi. “Sözde kalkınma adına meralar madene, ormanlar sanayiye açılıyor. Oysa 12. Kalkınma Planı ve uluslararası taahhütler tam tersini söylüyor” dedi.
“KURULLAR HALKTAN VE BİLİMDEN KOPUK, MÜLKİYET HAKKI TEHLİKEDE”
Yasa teklifiyle kurulması öngörülen “Kurul”un demokratik denetimden uzak olacağına dikkat çeken Rızvanoğlu, bu yapının hiçbir bilim insanı, yerel yönetim ya da halk temsilcisi içermediğini söyledi. Bu kurulun alacağı kararlarla vatandaşların tarlalarının, bağlarının ellerinden alınabileceğini belirterek, “Mülkiyet hakkı, doğa hakkıyla birlikte anlam kazanır” dedi.
“ZEYTİNLİK DÜZENLEMESİ YARGIDAN DÖNEN HÜKMÜN TEKRAR DAYATILMASIDIR”
Rızvanoğlu, teklifin 11. maddesinin defalarca yargıdan dönen bir zeytinlik düzenlemesini yeniden getirdiğini ifade etti. “Danıştay’ın iptal ettiği, Zeytincilik Kanunu’yla çelişen bu maddeyi tekrar getiriyorlar. Üstelik Avrupa’daki enerji kesintilerini gerekçe göstererek kamuoyunu yanıltıyorlar” dedi.
“MERALARA ENERJİ BAHANESİYLE EL KONULAMAZ, BU ÇEVRE SÜRGÜNÜDÜR”
Enerji yatırımlarına gerekçe gösterilerek meraların da ÇED süreci olmadan projelere açılabileceğini söyleyen Rızvanoğlu, meraların kırsal yaşam için vazgeçilmez olduğunu ve bu düzenlemenin kırsal nüfusun yerinden edilmesine yol açacağını ifade etti.
“ORMANLARIMIZ BİR YANDAN YANIYOR, BİR YANDAN RUHSATLA EKSİLİYOR”
Orman yangınları ile madencilik baskısı arasındaki ilişkiye de dikkat çeken Rızvanoğlu, ormanların %90’ının maden ruhsatı baskısı altına gireceği uyarısında bulundu. “Yanan alanlar yetmiyor, şimdi ruhsatlarla da ormanları parçalıyoruz” dedi.
“BU YASA ANAYASA’YA AYKIRI, GERİ ÇEKİLMELİDİR”
Basın toplantısını, yasa teklifine ilişkin Anayasa’nın 169. maddesine açık aykırılık vurgusuyla bitiren Rızvanoğlu, “Bu sadece idari bir düzenleme değil, açık bir anayasa ihlalidir. Doğayı, hukuku ve halkı dışlayan bu ruhsat rejimi geri çekilmelidir. Bu, siyasi bir tercih değil; anayasal bir zorunluluktur” dedi.
