Bahçeli'den İstiklal'deki terör saldırısına tepki

MHP lideri Devlet Bahçeli, Taksim'de 6 vatandaşın hayattan koparıldığı terör saldırısına, "Terörizme kucak açanlardan hesap soracağız, terör örgütlerinin kökünü kazıyacağız. Türk milleti teröristleri eğitim, silahlandırıp, Türkiye'ye gönderen sözde müttefiklere diz çökmeyecek, şirret oyunların boyun eğmeyecektir. İstiklal Caddesi saldırısı, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasındaki başarılı diplomasisine, aynı şekilde Semerkant Zirvesi’ne bombalı cevaptır" sözleriyle tepki gösterdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli'nin gündeminde pazar günü İstiklal'i kana bulayan terör saldırısı vardı.

''İstiklal Caddesi saldırısı tıpkı Gezi Parkı gibi, 6-8 Ekim olayları gibi güçlenen Türkiye'yi geriye düşürme tertibidir.'' diyen Bahçeli, ''Terörizme kucak açanlardan hesap soracağız, terör örgütlerinin kökünü kazıyacağız. Kiralık katillerini üzerimize salanlara misliyle cevap vereceğiz. Türk milleti teröristleri eğitim, silahlandırıp, Türkiye'ye gönderen sözde müttefiklere diz çökmeyecek, şirret oyunların boyun eğmeyecektir. İstiklal Caddesi saldırısı, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasındaki başarılı diplomasisine, aynı şekilde Semerkant Zirvesi’ne bombalı cevaptır.'' tepkisinde bulundu.

''HDP’Yİ TBMM'DE GÖRMEYE TAHAMMÜL EDEMİYORUZ''

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Terör örgütleri sadece insanımızın değil, esasen tüm insanlığın ortak kan davalısı, ortak can düşmanıdır. Terörizmin hiçbir şekli, hiçbir türü, hiçbir türevi masum değildir, meşru değildir. Şu gerçeği itiraf etmek gerekir ki, Türkiye’nin üstesinden gelinmesi kaçınılmaz olan öncelikli sorunu, bize göre sorunlar piramidinin zirvesine oturmuş bölücü terör sorunudur.

Bu melametin, bu melanetin hakkından gelemedikten sonra hayatın diğer alanlarında tam bir istikrar yakalamamız çok zor ve zahmetli, belki de muhal bir hayaldir. Terör sorunu ülkemizin henüz kabuk bağlamamış yarasıdır.

Fakat bu alanda çok ciddi neticelerin alındığı da malumlarınızdır. Zaman zaman kanatılan bu yara açık oldukça üzerine konmak için fırsat kollayan pek çok iç ve dış mahreçli haşarat ve husumet odağı çıkacaktır, bugüne kadar da çıkmıştır.

Ekonomik güvenliğimizin sürekliliği, siyasal dirliğimizin sürdürülebilirliği, toplumsal huzurumuzun sükûneti, bölgesel ve küresel caydırıcılığımızın sürati terörle mücadeleden alınacak kalıcı ve kesin sonuçlara bire bir bağlıdır.

Sınırlarımızın mücavir alanlarında, dağlarda, şehirlerde, mezralarda, belediyelerde, bürokraside ve Gazi Meclis’te bölücü teröristleri temizlemedikten, bunlarla her anlamda hesaplaşmadıktan sonra rahat bulamayız, güvende olamayız.

Ellerinde hançer ile arkamızdan dolaşıp gaflet ve rehavet anımızı kollayan alçakları köklü bir tasfiye ve tecziye süreciyle berhava etmek zarureti omuzlarımızdadır. Milli bekamız, milli birliğimiz, milli güvenliğimiz buna bağlıdır. Bayrak inmesin diye yavrularını mezara indiren şehit analarına, şehit babalarına vefa ve minnet borcumuzu kesinlikle ödemek durumundayız.

Türk milleti terörle yaşamaya hem alışmayacak hem de buna tahammül etmeyecektir. Terör örgütleri muhasım çevrelerin, Türkiye üzerinde hesabı olan ülkelerin çıkarına kullanılan kiralık katiller sürüsüdür. Parayı veren kim olursa olsun teröristlere ya tetiği çektirmekte ya da tuzaklanmış bombayı patlattırmaktadır.

Terörün haklı bir gerekçesi asla olamaz. Terörün kökeninden, yöresinden, mezhebinden, milletinden, milliyetinden, irade ve inancından asla bahsedilemez. Türkiye ne zaman adından ve güçlü adımlarından söz ettirse, bölgesel ve küresel meselelere muktedir bir şekilde ne zaman müdahil olsa çok gecikmeden asimetrik saldırılara maruz kalmaktadır.

Türkiye ne zaman yükselişe geçip ayağına vurulan prangaları kırmaya başlasa terör eylemleri aracılığıyla karşı ve kanlı bir cevap almaktadır. Bu durum yabancısı olmadığımız, devamlı birbirini takviye eden karanlık bir döngüdür. Bizim anlayış ve kabulümüze göre, terörle mücadele teröristle mücadele değildir.

Terörist dediğimiz ruhu ve bedeni satın alınmış caniyi her coğrafyadan ve her zeminden devşirmek Türk düşmanları tarafından kolay ve maliyetsiz bir yoldur. Teröre zaman ve mekan üstü, tarihsel perspektiften beslenen milli bir akıl ve algıyla baktığımızda bu yalın gerçek çok açık görülecektir.

Olanı, olmuşu ve olacağı bütüncül şekilde yorumlayıp, analitik bakış açısıyla ele aldığımızda asıl tehdidin çok boyutlu, çok aktörlü, dış kaynaklı, küresel politik, diplomatik ve ekonomik mücadelelerle bağlantılı terörizm musibeti olduğu hemen fark edilecektir.

Terör ise terörizmin sadece bir yönüdür, bir yüzüdür, ama hepsi değildir. Terörizmle mücadele aslında Türkiye düşmanlarıyla topyekun bir mücadeledir. Teröristin inisiyatif ve ön aldığı süreçte, her hunhar eylemden sonra gösterilen duygusal ve konjonktürel tepkilerle terörizmin kaynağının kurutulması zordur, zor olduğu kadar da çareyi yanlış istikametlerde aramaktır.

Unutmayalım ki, özelde terörle, genelde de terörizmle mücadele toplumun mağdur, devletin de seyirci olduğu doğaçlama ve gelişigüzel bir süreç şeklinde görülemeyecektir. Toplum mağdur olmadığı gibi devlet de seyirci değildir, kesinlikle olmamıştır.

Terörle mücadele silahtan mayına, bombadan hendek kazmaya, pusudan baskın ve intihar eylemine kadar çok değişken ve dinamik bir mücadele alanıdır ve terörün mutat tedbirlerle, rutin taktiklerle önlenmesi güçtür.

Teröristin eylem yöntemlerinin değişmesi süreçlerinde ön alarak ilgili güvenlik kuvvetlerini yeni şart ve durumlarla uyumlu olarak devamlı eğitecek, donatacak ve yönetecek “teröristle mücadele taktik eğitim ve icra programı” oluşturulmalı ya da oluşmuşsa kademe kademe olgunlaştırılmalıdır.

Terörle ve terörizmle mücadele yalnızca askerimize, polisimize ve korucularımıza ihale edilmiş basit bir asayiş olarak değerlendirilemeyecektir. Sorunun içten ve dıştan alabileceği bütün desteklerin kesilmesini sağlayacak kadar kapsamlı “diplomatik mücadele eylem planı” hazırlanmalı, eşgüdüm halinde de uygulanmalıdır.

Terörizmle mücadele yalnızca bir güvenlik sorunu değil, daha üst seviyede siyasi, ekonomik ve diplomasi sorunudur. Meseleyi bütün yönleriyle kavramak, husumet cephesinde birikmiş ve bilenmiş iç ve dış odakları iyi tanımak, tanımlamak ve tanıtmak gerekmektedir.

Türkiye’miz sağlam ve sağduyulu duruşunu güçlendirdikçe önünü kesmeyi hedefleyen alçak gruplar, ahlaksız güruhlar, namert mihraklar ve dost kisveli hasım ülkeler anlaşılan boş durmayacak, kiralık katillerini sahaya sürmekten vazgeçmeyeceklerdir.

Biz milli birlik ve dayanışma ruhumuzu canlı tuttukça da Allah’ın izniyle emperyalizm ve piyonları sonuç alamayacaklar, bölünmemizi ve parçalanmamızı rüyalarında bile göremeyeceklerdir. Herkes terörle arasına kalın bir çizgi çekmek mecburiyetindedir. Terörle huzur, terörle güvenlik, terörle istikrar arasında ikinci bir seçenek yoktur, hiç de olmamıştır.

Terörizmi politik hesaplaşmaların vasıtası ve vetiresi olarak gören küresel güçlerin terör örgütlerinin sırtını sıvazlayıp kesintisiz destek sağlamaları her yönüyle bir terör yöntemidir, insan haklarına, insanlık onuruna ağır bir saldırganlıktır.

Türkiye siyasetinde de teröre sıcak ve sevimli mesajlar verenler millet ve tarih önünde suç ortağıdır, işlenmiş cinayetlerde pay sahibi olan alçaklardır. Bu nedenledir ki, her muhit ve mecrada olduğu gibi, TBMM’de de bölücü sima istemiyoruz, terörist görmeye dayanamıyoruz.

Biz terör örgütüne eleman devşiren, sözde Kürdistan propagandasıyla sabırlarımızı kevgire çeviren HDP’nin Türk siyaset ve demokrasi hayatında bir saniye yer almasına tahammül edemiyoruz. HDP, PKK’nın menfur ve melun eylem yoldaşıdır.

HDP, CHP’nin ikiz kardeşi, diğer marjinal partilerin çıkar ortağıdır. Terör zillettir, terör örgütleri hıyanettir, teröre karşı üç maymunu oynayanlar da zulmün göbek taşıdır. İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 tarihinde özel eğitimli Suriye uyruklu bir teröristin bombalı terör eylemi bir kez daha yüreklerimizi kavuran bir sahne ortaya çıkarmıştır.

Maalesef aralarında çocukların da bulunduğu 6 vatan evladımız şehit olmuştur. Yaralanan 81 kişiden 58’nin tedavisi tamamlanmış, geride kalanlardan 6’sının durumu ağır olmakla birlikte toplam 23 yaralının tedavileri sürmektedir. Şehitlerimize Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, aziz milletimize ve kederli ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Yaralı kardeşlerimize şifalar temenni ediyorum.

PKK/YPG’yi ve arkalarında duran kan emici efendilerini bütün hissiyatımla lanetliyorum. Bilinsin ki, teröre teslim olmayacağız, terörizmin operasyonlarına taviz vermeyeceğiz. İstiklal Caddesi’ni kana bulayan katilin YPG/PYD’den talimat alarak Türkiye’ye kaçak yollardan sızdığı anlaşılmaktadır.

Bu katil hamd olsun saklandığı evde kıskıvrak yakalanmış, döktüğü her kanın hesabını vermek üzere sorguya çekilmiştir. Bir gün bile geçmeden teröristin ele geçirilmesinden dolayı istihbarat ve emniyet birimlerimizi gönülden kutluyorum. İnşallah yaralarımızı saracağız, şehitlerimizin kanını da yerde bırakmayacağız.

Terörizme kucak açanlardan hesap soracağız. Terör örgütlerinin kökünü kazıyacağız. İstiklal Caddesi’nde Türkiye’ye kanlı mesaj vermek için kiralık katillerini üzerimize salanlara da misliyle cevap vereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür, hiçbir zalimin önünde eğilmeyecektir. Türk milleti, teröristleri eğitip, silahlandırıp, ellerine bombaları tutuşturup Türkiye’ye gönderen sözde müttefiklere Allah şahit olsun ki diz çökmeyecek, şirret oyunlarına boyun eğmeyecektir.

Ciğer yanmayınca göz yaşarmazmış. Velakin bizim ciğerimiz yansa da, düşman sevindirmemek için gözümüzden yaş dökmeyeceğiz. İstiklal Caddesi’nin eylem mahalli olarak neden seçildiği, bu barbar saldırının arkasındaki yabancı istihbarat örgütlerinin nasıl ve ne şekilde pozisyon aldıkları, hangi ülkelerin parmağının olduğu mutlaka netleşecek, esrar perdesinin ardındaki sırlar gün yüzüne çıkacaktır.

Masumlara bombayla saldıranlar, bunun emrini verenler, buna göz yumanlar, bundan nemalanma hevesine kapılanlar, bununla itibar kazanacaklarını zannedenler şerefsiz kere şerefsizdir. Terörizmin arkasına saklanıp Türkiye’nin doğruluşunu durdurmaya çalışanların uğraşları beyhudedir. PKK’lı, PYD ile YPG’li teröristlerin sırtı teneşire gelmedikçe haklı mücadelemizden geri dönüş yoktur.

Diyorum ki, aziz milletimize yapılan düşmanca saldırıların hesabı A’dan Z’ye sorulmazsa kalkmaz döşekler kader olsun, bunlara acırsak, zilleti ve zulmeti ağırdan alırsak gök girsin kızıl çıksın. Muhterem Milletvekilleri, Güney sınırlarımız boyunca icra edilen askeri harekatların zamanlama bakımından ne kadar tarihi bir karar olduğu her türlü izah ve ifadeden varestedir.

Sınır ötesi operasyonlara izin ve icazet veren tezkerelere karşı çıkan, karşı gelen, itiraz eden CHP’sinden HDP’sine kadar kim varsa millet huzurunda sorumludur. Bunlar bölücü terörün hizasındadır. Dahası Türk askerine kimyasal silah iftirası atan, sonra da PKK’lı Mustafa Karasu tarafından “Türkiye halkının onuru” diye alkışlanan Tabipler Birliği Başkanıyla diğer bölücü terör yandaşları ihanetlerinin bedelini en ağır şekilde ödemek durumundadır.

Vatansızlara bu aziz vatanın suyu da, ekmeği de haramdır. Terörü aklamaya, teröristlere arka çıkmaya teşebbüs ve niyet etmiş kim varsa karşımızdadır, bunların alayı da yeminli Türkiye düşmanıdır. Düşmana asla merhamet edilmeyecektir. Bölücü terör örgütüne aman verilmeyecektir. Çok şükür terörle ve terörizmle mücadelede muazzam sonuçlar alınmaktadır. Hainler neredeyse arana arana bulunup yok edilmektedir.

CHP yönetimine çağrım, terörizmle aralarına kesin bir mesafe koymalarıdır. Zilletin diğer paydaşlarına çağrım, terörizme kati ve kesin bir cephe almalarıdır. Dün zillet ittifakının yeni bir toplantısı İstiklal Caddesi saldırısının gölgesinde yapılmıştır. Altı parti başkanının altına imza attıkları müşterek toplantı sonuç bildirisinin hiçbir satırında şu işe bakınız ki, PKK yoktur, YPG yoktur, PYD yoktur.

Terör diyorlar, ama örgüt ismini söylemiyorlar. Müphem, meçhul ve muamma bir terörden sözde rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. İstiklal Caddesi’nde bomba patlatan teröristin, bağlı olduğu ve talimat aldığı terör örgütünün hüviyeti netleşmişken, suya sabuna dokunmayan, eften püften ve tamamıyla günü kurtaran bir açıklamaya zillet ittifakı neden ihtiyaç duymuştur?

Terörist bellidir, terör örgütü de belirlenmiştir. O halde zillet ittifakı anonim bir saldırı varmış gibi kapalı devre mesajları niye vermiştir? YPG bize saldırmaz diyen Kılıçdaroğlu ne hissetmiştir? Teröre geçit vermeyeceğiz demişler, iyi güzel de, bu terörün kaynağı nedir? Bu terörün sahibi kimlerdir? Bu terör örgütünün ismi, cismi, kimliği nasıl tarif edilmelidir? HDP’nin sözde taziye mesajıyla altılı masanın mesajı arasında hiç fark var mıdır?

Zillet ittifakı İstiklal Caddesi saldırısına karşı açıktan tavır alamamış, katile katil diyememiş, PKK/YPG’yi lanetleyememiştir. Bu siyaset Türkiye’nin hakkını ve hukukunu savunan siyaset değildir. Bu siyaset Türk milletine vefalı ve sevdalı bir siyaset hiç değildir. Zillet ittifakına sesleniyorum, korkmayın, ürkmeyin, PKK’yı ve sahiplerini gücendirmemek için kırk dereden su getirmeye kalkmayın.

Çıkın milletimizin huzuruna, eğip bükmeden, oraya buraya kaçmadan, mertçe, haysiyetlice, içtenlikle PKK terör örgütüdür, canidir, hem milletimizin hem de insanlığın ortak düşmanıdır diye konuşun. Konuşun ki, nerede durduğunuzu, nereye hizmet ettiğinizi görelim ve öğrenelim. Cesaretle konuşun ki, adam mısınız değil misiniz onu idrak edelim.

Zillet ittifakı küresel emperyalizmin yerli işbirlikçisidir. Himayeyi dışarıdan bekleyen vesayetçilerin, dış bağlantılı terör eylemlerine sesini yükseltmesi, tepki göstermesi nafile bir emek ve zaman kaybıdır. Terörist Demirtaş’ı serbest bırakacağım diyen Kılıçdaroğlu’nun PKK’ya, YPG’ye, PYD’ye, hatta FETÖ’ye çıtını çıkarması, kaşını kaldırması, yumruğunu sıkması eşyanın tabiatına aykırıdır.

Biz boşuna söylemedik, PKK neyse HDP odur. HDP neyse CHP aynısıdır, aynı gövdenin zehirli sarmaşıklarıdır. ABD’nin bölücü teröre bakışıyla zillet ittifakının bakışı arasında bir fark göreniniz var mıdır? ABD’nin sahte ve samimiyetsiz taziye mesajlarıyla zillet ittifakının bu neviden mesajı arasında en küçük bir çelişki göreniniz olmuş mudur?

Suriye veya Irak’taki terörist kamplarda eğitilip terör eylemi amacıyla canlı ceset gibi Türkiye’ye sızan ya da sızdırılan canilere hedef listesi veren, stratejik ve kalabalık mahallere gönderen hiçbir ülke dost değildir, dürüst değildir, esasen müttefik de değildir. Terörizmle hesaplaşmak Emperyalizmin bizatihi varlığıyla hesaplaşmak demektir.

Biz terörizmin kaynağını sınırlarımızın mücavir alanlarında değil, Washington başta olmak üzere yabancı ülkelerin başkentlerinde olduğunu, bunun da saklanacak gizlenecek bir yanının kalmadığını biliyor ve görüyoruz. İstiklal Caddesi saldırısı, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasındaki başarılı diplomasisine, aynı şekilde Semerkant Zirvesi’ne bombalı cevaptır.

İstiklal Caddesi saldırısı, bölgesel güç küresel aktör olan Türkiye’nin hızını kesme, istikbaline ve istikrarına darbe vurma saldırısıdır. İstiklal Caddesi saldırısı, tıpkı Gezi Parkı gibi, tıpkı 6-8 Ekim olayları gibi, büyüyen ve güçlenen Türkiye’yi terör aparatlarıyla engelleme, geriye düşürme, istiklali üzerinde kuşku uyandırma tertibi ve girişimidir.

7 Haziran 2015’ten 1 Kasım 2015’e kadar denenen hunhar eylemlerin aynısıyla tekrarı için faaliyet halinde olanlara diyorum ki, geleceğiniz varsa göreceğiniz de vardır ve o gördüğünüz yer gömüldüğünüz yer olacaktır. Ekonomimizi hedef alıyorlar. Bin yıllık kardeşlik hukukumuzu hedef alıyorlar. İç barış ve huzur ortamımızı hedef alıyorlar.

ABD menşeli bir gazetenin “her yıl on binlerce turistin ziyaret ettiği İstiklal Caddesi’nin bombalandığını” haber niteliğinde servis etmesi psikolojik harekâttır, skandal bir paylaşımdır, bayağı bir algı oyunudur, kirli bir kampanyadır. Beyoğlu’nun en işlek caddesinin seçilmesi tesadüfi değildir. Terörizmin amacı korku üretmektir. Bunun yanında hayatın olağan akışını kesintiye uğratmaktır. Bu kanlı saldırının maksadı Türkiye’nin imajını, itibarını ve 2023 vizyonunu baltalamaktır.

İstiklal Caddesi saldırısını yaklaşan seçimler sebebiyle iktidarın yaptırdığını söyleyenler, bunu yazıp çizenler, sadece namussuz değil, aynı zamanda aramızda dolaşan casuslardır. Bu sapık iddia ve iftirayı diline dolayanların Türkiye diye bir ülkesi, Türk milleti ismiyle bir milleti olamaz, olamayacaktır. Bunlar hakkında teröristlere hangi muamele yapılıyorsa aynısı yapılmalı, doğduklarına bin pişman edilmelidir.

Terörden korkmuyoruz, terörizmden çekinmiyoruz. Son teröristi, son kanlı silahıyla ele geçiresiye kadar durmayacağız, kafalarını ezmeye devam edeceğiz. Her hain korkaktır. Cesaret zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise yanlışa sürükleyecektir. Pusmayacağız, susmayacağız, sinmeyeceğiz, geri gitmeyeceğiz, terör ihanetinin üzerine üzerine yürüyeceğiz. Nihayetinde bu illeti önümüzden ve ömrümüzden söküp atacağız.

Allah bizleri dostlarımızın ihanetinden, düşmanlarımızın da merhametinden korusun. Allah ecrimizi arttırsın, encamımızı da hayır etsin. Değerli Milletvekilleri, Dünya karmakarışık bir ortama savrulmakla kalmamış, adeta kaynayan ve kapak tutmayan kazana dönüşmüştür. Avrupa ülkelerinde grev dalgası yaygınlaşmakta, kutuplaşmanın cesameti yoğunlaşmaktadır.

Enerji krizi, yüksek enflasyon, azgınlaşan hayat pahalılığı, salgın sonrasının artçı sarsıntıları Avrupa ülkelerini sallamaktadır. Fransa, Almanya, İspanya, Birleşik Krallık ve Belçika toplumsal protestolara sahne olmaktadır. 2023 yılı için hem AB’de hem de Avro bölgesinde ekonomik büyüme tahminleri yüzde 0,3’e çekilmiştir. Resesyon beklentisi günden güne AB ülkelerinde ivme kazanmaktadır.

Avrupa’da yalnızca dört ülkenin, yani İrlanda, Malta, Romanya ve Bulgaristan’ın yüzde 1’in üzerinde büyüyeceği öngörülmektedir. ABD’de siyasi ve toplumsal cepheleşme 8 Kasım ara seçimleri münasebetiyle iyice belirginleşmiştir. Sırbistan ile Kosova arasındaki gerilim çıta yükseltirken, Doğu Afrika’da Kongo Demokratik Cumhuriyeti karışıklık içindedir. Ve Kenya bu ülkeye asker göndermiştir.

Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik tacizkar, tahripkar ve tehditvari siyasetinde herhangi bir azalma yoktur. Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın ülkesinin karasularını genişletmeye devam etme niyetini telaffuz etmesi küstahlıktır, ateşle oynamaktır. Bu bakanın haddini ve sınırını aşarak Türkiye’yi zorbalık ve aldatıcı davranmakla itham etmesi de akıl dışılık ve gerçekleri saptırmaktır.

Yunanistan’ın karasularını 6 milin üzerine çıkarma amacı savaş çağrısı, korkaklığın meydan okumasıdır. Hele karasularını 6 mile bir çıkarsınlar da görelim, el mi yaman, Türkiye mi yaman hep birlikte şahit olalım. Hakkımızı çiğnetmeyiz, uluslararası hukuka aykırı hiçbir fiili işgale Allah’ın izniyle müsaade etmeyiz.

Bu gerilim ortamında Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı 9’uncu Zirve Toplantısı hepimizi umutlandıran, heyecanımıza heyecan katan gelişmelere vesile olmuştur. Cezayir’de yapılan 31’inci Arap Birliği Zirvesi fiyaskoyla sonuçlanırken, Türk Devletleri Teşkilatı Toplantısı Süheyl yıldızı gibi parlamış, Turan illeri diriliş ruhuyla şahlanmıştır.

11 Kasım 2022 tarihinde, Semerkant’ta “Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” temasıyla bir araya gelen Türk Devletleri, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulmasına ilişkin Nahçıvan Antlaşması’nın amaç ve ilkeleri doğrultusunda işbirliği ve dayanışmayı derinleştirme ve genişletme konusundaki taahhütlerini vurgulamışlardır.''

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN