Akşener'den şehir hastaneleriyle ilgili çarpıcı iddia

İYİ Parti lideri Meral Akşener, ''Rantın 5 atlısı, bir de gidip, utanmadan, Dünya Bankası’nın, yatırım sigortası birimi, MIGA’ya, sözüm ona yatırımları için, siyasi risk sigortası yaptırmışlar. Bu vesileyle, yolsuzluğu da sigortalamak mümkünmüş, onu da öğrenmiş olduk. İktidar geldiğimizde o hastanelerin sözleşmelerini, tek tek inceleteceğiz. İhalelerdeki usulsüzlükleri, birer birer tespit edeceğiz ve uluslararası hukuku kullanıp, gerekirse tek taraflı olarak feshedeceğiz.'' dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Polonya Parlamentosu Dünya Türklüğünün ve Kırım’ın sembol ismi ömrü sürgünlerde zindanlarda, mücadeleyle geçmiş değerli büyüğüm Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Nobel Barış Ödülü’ne, aday gösterilmesi için karar aldı. Polonya parlamentosunun aldığı kararı, İYİ Parti olarak, büyük memnuniyetle karşılıyoruz. İstiyoruz ki biz de Türk Milleti’nin yegâne hafızası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde alacağımız benzer bir kararla destek olalım.

Kahramanımızı, Nobel Barış ödülüne aday gösterelim. Bizim için siyaset üstü olan böyle özel bir konuda tüm siyasi partilerin desteklerini bekliyor grup başkanvekilliklerin gerekli adımları ivedilikle atmaya davet ediyorum.

SORUNLARIMIZIN VARLIĞINI BİLE KABUL ETMİŞ DEĞİLLER

Sayın Erdoğan, bırakın sorunlarımızı çözmeyi daha sorunlarımızın varlığını bile, kabul etmiş değiller. Bu kafayla attıkları her adım da maalesef milletimizin ve memleketimizin zararına sonuçlanıyor. Nitekim, bunun son örneğini, Cumhuriyet tarihinin, en büyük vurgunlarından biri olan, Türk Telekom’da gördük. 90’lı yılların ortasında, 25-30 milyar dolar arasında, değer biçilen Türk Telekom’un, yüzde 55’ini, ailece muhabbet kurdukları, Lübnan’lı Hariri’ye 'Özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor.' tezahüratları eşliğinde, 6 buçuk milyar dolara sattılar. Hariri, gözlerinin önünde Türk bankalarından kredi kullandı.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK SOYGUNUNA GÖZ YUMDULAR

Gıklarını çıkarmadılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler. Türk Telekom’un kârını cebine indirdi. 'Sen ne yapıyorsun?' demediler. Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular. Vatandaşımız enflasyon canavarına göz göre göre ezdirildi. Biz bu rezilliğin peşini bırakmayacağız.

YAZIKLAR OLSUN

Hani, 'kaynak kaynak' diye geziyorlar ya… Bu parayla, 1 yıl boyunca, ilköğretimdeki çocuklarımıza, bedava kahvaltı ve öğle yemeği verebilirdik. Bütün çocuklarımıza, okul öncesi eğitim sağlayabilirdik. Çiftçilerimize verilen desteği, iki katına çıkarabilirdik. Tüm öğrencilerimize, bir yıl boyunca, bedava internet verebilirdik. Derin yoksullukla mücadele eden 4 milyon kadına, bir yıl boyunca, ayda 500 lira gelir desteği sağlayabilirdik. Şu vicdansızlığa bakar mısınız? Yazıklar olsun.

Hiç merak etmeyin. Onlar istedikleri kadar inkar etsinler. Biz bu gerçekleri anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ev kadınlarının sıkıntılarına çözümler sunacağız.

BATSIN BU DÜNYA

İktidarın yolunu unuttuğu evleri ziyaret ediyorum. Öyle şeyler dinliyor, öyle şeylere şahit oluyorum ki; Bir süre sonra, artık kalbim ağrıyor… Rahmetli Müslüm Baba gibi diyorum ki, batsın bu dünya, batsın bu dünya be batsın bu dünya!

Geçen hafta, Sultanbeyli’deydim. İsimleri bende saklı ama bu kardeşlerimin hikâyelerine, hepiniz şahit olun istiyorum. Mesela eşini Kovid’den kaybetmiş, yarım gün tekstil işine giderek günde 50 lirayla geçinmeye çalışan bir kardeşim diyor ki; ‘Görüp de canları bir şey ister diye çocukları markete götüremiyorum. Akşama yayla çorbası yaptım. Gücümüz yetip de, bir tavuk alamıyoruz artık. Fırın yakamıyorum, ütü yapamıyorum. Ona rağmen, elektrik faturamız 200 lira geliyor.

KUL HAKKIDIR, HARAMDIR

Sayın Erdoğan'ın iki ayyaş diye hakaret ettiği bu ülkenin kurucu lideri Atatürk ve onun yakın arkadaşı İnönü var ya, cumhuriyet yeni kurulmuş, fabrikalar yapmaya çalışıyorlar her şeyi böyle gıdım gıdım artırıp yatırım yapmaya çalışıyorlar. Tarımı kalkındırmaya çalışıyorlar ama elbette savaştan çıkmış bir ülkede yokluk var. O yokluğun nasıl paylaşıldığını söyleyeyim size. O devrin bakanlarının çocuklarına 5 metre 3 metre neyse Amerikan bezi verilirmiş. O Amerikan bezinden boyanmış elbiseyi giren ablam anlattı. İnönü’nün ailesine de tabii veriliyor. Bu bakanların eşlerinin bir kısmı beyaz düz Amerikan bezi denilen kumaşı boyamakta usta bir kısmı da onları dikmekte usta.

Bir araya gelip o çocuklarının bezini diken çocuklarına giydiren ve okula giderken mesela Özlem Toker’in ayakkabısının altının tam bu kadar pençeyle kalın bir şekilde olduğu söylüyorlar. Ama aynı şekilde Zerrin ablamın ayakkabısının altı da bu kadar. Bu ne biliyor musunuz? Yokluğu paylaşmak, vatandaşımda ne eksikse o bende olamaz demek. O okunan okullarda parlak zeki genç kızların genç delikanlı çocukların gazinin maaşından ayrılan parayla okutulduğunu biliyor musunuz? Buna karşılık 11 maaş alanlar ve 500 milyon dolarlık uçaklarda gezenler sarayda sefa sürenler, 18 yaşındaki oğlu bali içmesin diye dershaneye gönderebilmek için gayret eden ev kadınları! Günahtır günah. Kul hakkıdır, haramdır, haram!

ATATÜRK İLE ABDÜLHAMİT HAN’I KARŞI KARŞIYA GETİRDİLER

Atatürk ile Abdülhamit Han’ı karşı karşıya getirdiler. Her ikisi de bu milletin modernleşmesi için en önemli kurumları açmış iki kişi. İkisi arasında onları dövüştürerek birinin birine üstün olduğunu iddia ederek elinize ne geçti muhteremler? Yaptığınız o iğrenç dizilerle Abdülhamit Han’ı ne hallere düşürdünüz be! Tarih bilgisinden yoksun tipler! Her birinize tarih, Türkçe okumuzu öneriyorum. 100 sayfa coğrafya okumanızı öneriyorum.

ERDOĞAN'IN 2003 YILINDAKİ AÇIKLAMALARINDAN SONRA ŞOK GEÇİRMİŞTİM

Unuttuk, 2003 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam bay kriz çıktı bir gene toplantıda şok geçirmiştim ben, “Doktorlara iğne miğne olmuyorum hemşirelere oluyorum, doktorların o yanı zayıf.’ Bu ne demekti hiç düşünüldü mü? Bu tıp mezunu bir doktorla sağlık okullarından mezun olmuş ama birbiriyle çalışmak durumunda olan iki çalışanı arasına fitne koymak ve ikisini birbirinin karşısına dikmek. Hemşireyi gariban safında tarifleyin sizi de asortikler tarafında tarifleyip o günlerde size bir bakış açısı oluşturmaya çalışmıştı. Bu iki meseleyi doğru görmezsek maaşlar üzerinden başlatılan bu konun doktorların az maaş çok maaş alma meselesi olarak görürsek gerçekten bu arkadaşa hizmet etmiş oluruz. Bu arkadaşın kutuplaştırma diline hizmet etmiş oluruz. Niye 8-9-10 bin lira maaş diyor. Sağlık çalışanlarının diğer mensuplarının buradan daha az olduğu için. Sizi birbirinizin karşısına dikmek istiyor hocam

İNŞALLAH BU ARKADAŞLARI HELAL OYLARLA GÖNDERECEĞİZ

İnşallah seçim günü geldiğinde helal oylarla, demokrasiyle bu iktidarı, bu arkadaşları göndereceğiz. Değerli kadınlar, Atatürk'ümüzü de unutturmayacağız, cumhuriyet değerlerini de unutturmayacağız. Recep çavuşları unutturmayacağız. Recep çavuşların fedakarlıklarını unutturmayacağız. Doktorların, büyük fedakarlıkla çalıştığını biliyoruz. Türlü haksızlıklara maruz kaldığını da biliyoruz, anlayışsız ve düşmanca tavırla nasıl yıpratıldıklarını da biliyoruz. Ama biraz daha sabredin çok az kaldı. İYİ Parti iktidarlığında hor görülmenize izin vermeyeceğiz.

SAYIN ERDOĞAN GERİ VİTES YAPTI

Sayın Erdoğan, kadınlar gününde, kadın muhtarlara, jurnalcilik teklif ettiği toplantının bir bölümünde,
marabası gördüğü doktorlarımıza hitaben, “giderlerse gitsinler” dedi. Peki sonra ne oldu? Aldığı tepkilerden sonra, son dönemde sıklıkla yaptığı üzere geri vites yaptı ve 14 Mart’taki konuşmasında, daha bir hafta önce, kapıyı gösterdiği doktorlarımız için, “Rabbim onlardan razı olsun. Eksikliklerini göstermesin.” dedi… Sayın Erdoğan’ın duygu dünyasındaki dalgalanmalara, inanın ne biz, ne de kendi partilileri, artık ayak uyduramıyoruz. Milletçe, adeta Doktor Jekyll ile Bay Hyde’ın hikayesini yaşıyor gibiyiz… Sayın Erdoğan ve Bay Kriz, birlikte ülke yönetmeye çalışıyorlar. Bay Kriz öfkeleniyor, ertesi gün Sayın Erdoğan geri vites yapıyor. Bay Kriz kovuyor, ertesi hafta Sayın Erdoğan hayır dua okuyor. Bay Kriz kırıp döküyor, Sayın Erdoğan günü kurtarmaya çalışıyor. Memleketi kim yönetiyor belli değil. Tüm bu şizofrenik türbülansın içinde ise, olan milletimize oluyor… Allah sonumuzu hayreylesin.

AK PARTİ İKTİDARI CUMHURİYETİN KURDUĞU BÜTÜN DEĞERLERİ ELDEN ÇIKARDI

Bağımsızlık, hakikatin dile geldiği yerde başlar. Bay Kriz’in, doktorlarımıza haksız ve mesnetsiz saldırısının temelinde, aslında, sağlık sektörünü, yabancılara ve rantçılara, peşkeş çekmiş olduğu gerçeğini, saklama çabası var. Bugün milletimiz, eczaneye gittiğinde, ya ilaç bulamıyor, ya da fahiş zamlarla karşılaşıyor. Bunun başlıca nedeni de, ilaçta tamamen dışa bağımlı hale gelmemiz. Çünkü Ak Parti iktidarı, Cumhuriyetin kurduğu ve Türk Milleti’ne ait olan, bütün değerleri elden çıkardığı gibi, geçmiş hükümetlerin, 1979 yılında açtığı, SSK İlaç Fabrikası’nı da, 2005 yılında kapattı. Bu fabrika, ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, antibiyotikler ve antiseptikler gibi, memlekete en çok ve en sık tüketilen ilaçların, kendi bünyesinde üretimine önem veriyordu. Kapatılmasıyla da, vatandaşlarımız, yabancı ilaç üreticilerinin insafına mahkum oldu. Yani insanlarımız, yabancı tekellerin elinde olan ilaç firmalarının kârı için, adeta kurban edildiler.

Bir diğer gudubet uygulama da, şehir hastaneleri. Şehir hastanelerini inşa eden ve işleten yandaş şirketlere, her yıl milyarlarca lira kira ödüyoruz. 2021 yılında, 14.3 milyar lira ödendi. Ayrıca bu hastanelere, tam 25 yıl garanti verildi. Üstelik bu garanti ödemeleri, döviz kurundaki değişikliklere göre güncelleniyor. Yani, Türk lirasında bu sene yaşanan ciddi değer kaybıyla birlikte, kira ödemeleri birkaç kat artacak. İşin acı tarafı da ne biliyor musunuz? Şehir hastanelerinin 3 yıllık kiralarıyla, yatırım maliyetleri karşılanabiliyor. 22 yıl boyunca ödenen kiralar da, şehir hastanelerini yapan ve işleten şirketlerin kârı oluyor. Yani, Türk doktorunun özlük hakları için kullanacağımız kaynağı, Türk Milleti’nin ilaç harcamalarını desteklemek için kullanacağımız bütçeyi, Sayın Erdoğan’ın rantçılarını zengin etmek için kullanıyoruz.

İKTİDAR GELDİĞİMİZDE O HASTANELERİN SÖZLEŞMELERİNİ TEK TEK İNCELETECEĞİZ

Bitmedi, dahası var. Rantın 5 atlısı, bir de gidip, utanmadan, Dünya Bankası’nın, yatırım sigortası birimi, MIGA’ya, sözüm ona yatırımları için, siyasi risk sigortası yaptırmışlar. Bu vesileyle, yolsuzluğu da sigortalamak mümkünmüş, onu da öğrenmiş olduk…Ak Parti iktidarı sona erdiğinde, yaptıkları onca usulsüzlük ve yolsuzluk açığa çıktığında, yeni gelen hükümet, kamulaştırmaya başvurmasın diye, bu yola başvurmuşlar. Yalnız maalesef kendilerine kötü bir haberim var: İstediğiniz sigortayı yaptırın, bizim için hiç fark etmez. Yolsuzluk, her yerde yolsuzluktur. Usulsüzlük, her yerde usulsüzlüktür. Hırsızlık, her yerde hırsızlıktır. Hiç kusura bakmayın. İktidar geldiğimizde, ki aslanlar gibi geliyoruz; o hastanelerin sözleşmelerini, tek tek inceleteceğiz. İhalelerdeki usulsüzlükleri, sözleşmelerdeki hukuka aykırılıkları, şirketlerin, sözleşmelere uymayan işlemlerini, birer birer tespit edeceğiz ve uluslararası hukuku kullanıp, gerekirse tek taraflı olarak feshedeceğiz. Ondan sonrası, sizinle yolsuzluklarınızı finanse ettirdiğiniz, kredi kuruluşları arasında…

BU MİLLETİN TEK KURUŞUNUN ÜZERİNE YATAMAYACAKSINIZ

İYİ Parti iktidarında; Bu milletin tek kuruşunun üzerine yatamayacaksınız. Buna izin vermeyeceğiz. O çok güvendiğiniz sigortalar, sizi koruyacak sanıyorsunuz, ama çok yanılıyorsunuz… İşte size, Rus oligarkların durumu… Bu aziz millet, sizden yeterince çekti. Artık biraz da sizin uykularınız kaçsın bakalım… Değerli dava arkadaşlarım; Varsın onlar, Siyasi güçlerini muhafaza etmek için her türlü dümeni çevirsinler. Varsın onlar, Alıştıkları lüks hayatları sürdürmek için, her türlü çirkinliği yapsınlar. Varsın onlar, kurdukları bu eğri düzeni, sürdürmek için, her türlü yalanı söylesinler. Yılmayacağız. Yorulmayacağız. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Çoğu gitti, azı kaldı. O sandık, milletimizin önüne, elbet gelecek. O sandık gelecek, ve bu arkadaşlar, milletimizin çelikten iradesiyle yüzleşecek.

O SANDIK GELECEK BAY KRİZ O KOLTUKTAN İNECEK

O sandık gelecek ve Bay Kriz, oturduğu o bol varaklı koltuktan inecek! İnanın Türkiye’yi, muazzam bir gelecek bekliyor. Bunu, bu ülkenin gerçek potansiyelini bilerek söylüyorum. Avrupa’da peşinden koşulan şartları, bu topraklara getireceğiz. Orada özenilen hayatları, bu topraklara getireceğiz. Oradaki satın alma gücünü, bu topraklara getireceğiz. İYİ Parti iktidarında; İnsanlarımızın, memleketten ayrılmak için nedeni kalmayacak. Ama dönmek için, çok fazla sebebi olacak.

Üstelik, uzak bir gelecekten de söz etmiyorum. İktidara geldiğimizin, ertesi günü, artık işlerin iyiye gittiğini, herkes hissedecek. İster çiftçi olsun, ister yazılımcı İster mühendis, ister öğretmen, ister sanatçı olsun… Herkes hak ettiği değeri, bu topraklarda bulacak. Hak ettiği fırsatları, bu topraklarda bulacak. Hak ettiği özgürlüğü, bu topraklarda yaşayacak. Onlar geldikleri gibi, tıpış tıpış gidecekler. Devri iktidarlarında kaçırdıkları, bu ülkenin yetişmiş insanları da, gittikleri gibi dönecekler! El ele, omuz omuza, Güçlü, zengin ve mutlu Türkiye’yi, hep beraber inşa edeceğiz. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı…

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN