Türkiye, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki çok boyutlu etkileriyle karşı karşıya. Artan sıcaklıklar, düzensizleşen yağışlar ve yeraltı sularındaki hızlı çekilme, ülkenin su güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Birleşmiş Milletler (BM), bu durumu bir "su krizi" olarak tanımlıyor ve küresel ölçekte en belirgin iklim değişikliği etkilerinin su döngüsü üzerinden yaşandığına dikkat çekiyor. Türkiye, Akdeniz iklim kuşağında yer alması sebebiyle bu krizden doğrudan etkileniyor. Bölgedeki hızlı ısınma ve azalan yağışlar, Türkiye'yi "su stresi yaşayan ülkeler" kategorisine sokarken, gelecekte su potansiyelimizde %25'lik bir azalma öngörülüyor.

TÜRKİYE'NİN %88'İ ÇÖLLEŞME RİSKİ ALTINDA
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi'nin (UNCCD) hazırladığı "Drought Hotspots" raporu, Türkiye'nin topraklarının %88'inin çölleşme riski altında olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, yüzyılın sonuna kadar yağışlarda %30'luk bir azalma ve sıcaklıklarda 4-6 derecelik artışlar bekleniyor. 2022'nin kurak geçmesinin ardından, 2023 yılında Karadeniz dışındaki tüm bölgeler kuraklıktan etkilendi. Özellikle Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Marmara ve Ege bölgeleri, son yılların en düşük yağış seviyelerini gördü. Bu durum, su arzını ciddi şekilde kısıtlarken, talep tarafında ise özellikle tarım sektörünün su kullanımı baskıyı daha da artırıyor. Geleneksel sulama yöntemleri, kurak dönemlerde su ihtiyacını yükselterek sorunu derinleştiriyor.
DÜNYADAN BAŞARILI SU YÖNETİMİ ÖRNEKLERİ
Dünyanın dört bir yanında uygulanan başarılı su yönetimi stratejileri, Türkiye için de önemli bir yol haritası sunuyor. Çin'in "Sünger Şehirler" yaklaşımıyla kentler, yağmur suyunu yeniden kullanarak sel baskınlarına karşı daha dirençli hale getiriliyor. Viyana, Berlin ve New York gibi metropollerde ise yeşil altyapılar, geçirgen yüzeyler ve yeraltı tutma sistemleri sayesinde yağış suları kontrollü bir şekilde yönetiliyor. Avustralya'nın Brisbane şehri ise Uluslararası Su Birliği'nin (IWA) "Su Bilge Şehirler" prensiplerini benimseyerek, atık suyun yeniden kullanımı, su tasarrufu ve eğitim programlarıyla "su tasarrufu şehri" unvanını kazandı. Bu prensipler, suyun yalnızca bir hizmet değil, aynı zamanda ekosistem ve toplumla entegre bir değer olduğunu vurguluyor.

TÜRKİYE'NİN KURAKLIKLA MÜCADELE ADIMLARI
Türkiye, su kaynaklarını korumak ve kuraklık riskini azaltmak için çeşitli politikalar geliştiriyor. 2023 yılında başlatılan "Su Verimliliği Seferberliği", kayıp ve kaçakların önlenmesini, gri suyun yeniden kullanımını ve yağmur suyu hasadını teşvik ediyor. Bu seferberlik, bireylerden belediyelere kadar tüm kesimlerde tasarruf kültürü oluşturmayı amaçlıyor ve IWA'nın "Su Bilge Şehirler" prensipleriyle uyum sağlıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde yürütülen bu stratejik adımlar kapsamında, havza bazlı yönetim planları hazırlanarak kuraklık eylem planları geliştirildi. Tarımsal dönüşüm politikalarıyla damla sulama ve suya göre tarım yöntemleri teşvik ediliyor. Ayrıca, kuraklığa dayanıklı ürünlerin yetiştirilmesi de gündemde. Sulak alanların restorasyonu, ormanların korunması gibi doğa temelli çözümler de su kaynaklarının korunması için hayati önem taşıyor.
Tüm bu politikalar, Türkiye'nin su güvenliğini artırmak, iklim değişikliğine uyum sağlamak ve gelecek nesillere daha dirençli bir çevre bırakmak için stratejik bir önem taşıyor. Ancak bu mücadelenin başarısı, sadece devlet politikalarına değil, aynı zamanda toplumun her bireyinin su bilinci kazanmasına da bağlı.
