Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Zeynep Zeren Uçar, düzensiz yaşam biçiminin uyku saatlerini bozduğunu belirtti. Son yıllarda özellikle gençlerde uyku düzensizliğinin sık görülmeye başlandığını ifade eden Uçar, bu durumun sosyal ve biyolojik saat arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığını söyledi.
Uçar, bu tabloyu şu sözlerle anlattı:
“Zaman uyumsuzlukları nedeniyle sosyal ve biyolojik saat arasında meydana gelen dengesizliğe 'sosyal jetlag' diyoruz. Gençler aslında tam olarak bunu yaşıyor. Gençler geceleri geç yatıp günlerinin önemli bir kısmını uyuyarak geçiriyor. Gençler 'sosyal jetlag' dediğimiz bir kavramla karşı karşıya. Yani geç yatıyorlar ve geç kalkıyorlar. Geç kalktıkları için gündüzleri normal hayatlarını sürdüremiyorlar. Okul, iş hayatları sekteye uğruyor, aslında bizim için gizli bir tehlike. Geceleyin de çok geç yattıkları için vücutları ve beyinleri dinlenemiyor. Özellikle de ergenlik dönemi geç erişkinlikte çok görülen bir durum bu. 16-22 yaş arasındaki gençlerin yüzde 30 ila 40'ında bu durum bildirilmektedir.”
“BİR KISIR DÖNGÜ HALİNİ ALIYOR”
Sosyal jetlag yaşayan gençlerin, uyku saatleri kaydığı için zamanında yatağa girseler bile uyuyamadıklarını belirten Uçar, hastaneye başvuran birçok gencin benzer şikayetler dile getirdiğini aktardı.
Uçar, süreci şu ifadelerle anlattı:
“Ertesi gün de doğal olarak öğleden sonra çok geç saatlerde uyanıyor. Bu durum bir süre sonra beyninizdeki uyku saatini bozuyor. Yine vücudumuzun kendisine salgıladığı melatonin saatleri var. O bozuluyor ve faz kayması meydana geliyor. Bu kişide bir kısır döngü halini alıyor. Kişi normal sosyal hayatını yaşamıyor. İş hayatı olamıyor ve arkadaş çevresinden bir süre sonra kopuyor. Geceleyin de daha çok mavi ışığa maruz kalıyor. Uyuyamadıkça daha çok tablete bakıyor, daha çok televizyon izliyor.”
“SOSYAL JETLAG TEDAVİ EDİLEBİLİR”
Prof. Dr. Uçar, sosyal jetlagın tedavi edilebilir bir durum olduğunun altını çizdi. Uyku tedavisinin en az 4-6 hafta, en fazla ise 6 ay sürebildiğini belirten Uçar, tedavinin temelinde uyku eğitimi ve düzenli saatlerin yer aldığını söyledi.
Bu kapsamda önerilerini şöyle sıraladı:
“Uyku eğitiminin verilmesi, uyku saatlerinin düzenlenmesi ve kişilerde daha erken uykuya dalmak için ortamın düzenlenmesi lazım. Aynı saatte yatıp aynı saatte uyanmalarını öneriyoruz. Saat en geç 23.00'te uyumalarını, sabah da saat 07.30 ya da 08.00'de kalkmalarını öneriyoruz.”
Uçar, yatağa girildiği halde uyuyamayanlara da şu tavsiyelerde bulundu:
“Yatağa yatıp uyuyamazsak kalkıp 15 dakika içinde kitap okuması, müzik dinlemesi gibi rahatlatıcı bir aktivitede bulunarak tekrar yatağa girmeleri tavsiyelerimiz arasında. 21.00'den sonra televizyon, telefon gibi, mavi ışığa maruz kalmaması, evdeki ışıkların da mümkünse gün ışığına çevrilmesi ve ışık düzeyinin azaltılması gerekiyor ayrıca uyku sorunu çekenlerin gündüzleri vakit geçirmesi gerekiyor.”
“GÜNEŞ, TEK BAŞINA İLAÇ”
Sabah güneşinin önemine özellikle dikkat çeken Uçar, güneş ışığının melatonin hormonunun düzenlenmesinde belirleyici rol oynadığını vurguladı. Bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sabah güneşi uyku sorunu yaşayan gençler için önemli. Güneş, tek başına ilaç. Sabah saat 11.00'e kadar bir yarım saat bile güneş görseler akşam saat 21.00'den sonra vücudumuzdaki melatonin hormonu daha rahat salgılanabiliyor ama sabah güneşi olmayınca melatonin salgısı daha geç saatleri buluyor. Bu da uyku düzenini ve sistemini etkiliyor.”
“DÜZENİM YOK, HAYATIM YOK”
Sosyal jetlag nedeniyle tedavi için hastaneye başvuran 20 yaşındaki Batuhan Bulut da yaşadıklarını anlattı. Bir trafik kazasının ardından uyku düzeninin bozulduğunu söyleyen Bulut, son bir aydır ciddi uyku sorunları yaşadığını belirtti.
Bulut, durumunu şu sözlerle ifade etti:
“Sabahın 6'sında yatıyorum, saat 16.00'da kalkıyorum. Düzenim yok, hayatım yok. Gündüz vakti uyumuş oluyorum. Bütün gün uyuyorum. Ben de sosyal jetlag grubunun içindeyim. En çok arkadaşlarımla vakit geçirmeyi özledim.”
