Türk Böbrek Vakfı, Türk Kalp Vakfı ve Türk Nefroloji Derneği, kalp ve böbrek hastalıklarının birlikte görüldüğü “Kardiyorenal Sendrom”a dikkat çekmek için ortak basın toplantısı düzenledi. Yapay zekâ destekli sahte sağlık tavsiyelerinin ciddi risk oluşturduğunu vurgulayan uzmanlar, erken teşhisin ve doğru bilgiye erişimin hayati önem taşıdığını belirtti.
Türkiye'nin önde gelen sağlık alanındaki üç sivil toplum kuruluşu; Türk Böbrek Vakfı (TBV), Türk Kalp Vakfı ve Türk Nefroloji Derneği, toplum sağlığını tehdit eden yaygın kronik hastalıklar ve özellikle “Kardiyorenal Sendrom” başlığı altında bir araya geldi. İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında uzmanlar, diyabet, hipertansiyon, obezite ve böbrek yetmezliği gibi hastalıkların toplum sağlığına etkilerini değerlendirdi. Etkinlikte sahte sağlık içeriklerine karşı da kritik uyarılarda bulunuldu.
“YAPAY ZEKÂ İLE ÜRETİLMİŞ SAHTE UZMANLAR ÖLÜME NEDEN OLABİLİR”
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, dijital mecralarda yapay zekâ destekli içeriklerle üretilmiş sahte sağlık tavsiyelerinin toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. “Yakın geçmişte eş dost tavsiyesiyle ilaç kullanımı yaygındı. Bugünse, sosyal medyada sahte uzmanların yapay zekâ ile oluşturduğu içeriklerle karşı karşıyayız. Bu hesaplar, sanki hekimmiş gibi insanlara ürün, takviye ya da tedavi öneriyor. Bu durum tam anlamıyla ölüme davetiye çıkarmak demektir” dedi.
“AVRUPA’NIN EN OBEZ ÜLKESİYİZ”
TBV Başkanı Erk, Türkiye’nin Avrupa'nın en obez ülkesi haline geldiğini vurgularken, kötü beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamın sağlığı tehdit ettiğini belirtti: “Yüksek tansiyon, diyabet, obezite ve böbrek hastalıkları adeta mahşerin dört atlısı gibi toplumumuzu kuşatıyor. İç organlardaki bir bozukluk, domino etkisiyle diğerlerini de etkiliyor. Bu nedenle böbrek ve kalp sağlığını birlikte değerlendirmek zorundayız.”
“KRONİK HASTALIKLAR MİLYONLARI TEHDİT EDİYOR”
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen, kronik hastalıkların hem bireysel yaşamı hem de sağlık sistemini tehdit ettiğini belirtti. Türkiye’de her üç kişiden birinde hipertansiyon, her altı kişiden birinde böbrek yetersizliği, yine altı-yedi kişiden birinde diyabet görüldüğünü söyleyen Türkmen, bu hastalıkların son evrelere ilerlemeden önce erken teşhisle durdurulabileceğini vurguladı.
Türkmen, “Her yıl yaklaşık 12 bin kişi diyalize başlıyor. Halen 80 binin üzerinde hemodiyaliz hastası var. Bu hastaların yaklaşık %10’unu ne yazık ki kaybediyoruz. Bir diyaliz hastasının yıllık maliyeti 20–25 bin dolar civarında. Bu maliyeti ve yaşam kayıplarını azaltmanın yolu erken teşhis ve etkin tedavidir” dedi.
“BÖBREK HASTALIKLARI SESSİZ İLERLİYOR, TARAMA TESTLERİ ŞART”
TBV Danışma Meclisi Üyesi Doç. Dr. Nadir Alpay, böbrek hastalıklarının genellikle geç fark edildiğini vurguladı. “Son evreye kadar hastaların çoğu belirti göstermiyor. O nedenle özellikle diyabet ve hipertansiyon hastalarının düzenli idrar ve kan tahlili yaptırması şart. Tek bir idrar örneğinde yapılacak ‘mikroalbumin testi’ ile erken evre böbrek hastalığını tespit edebiliyoruz” dedi. Alpay, Türkiye’deki böbrek yetmezliği vakalarının %60’ının diyabet ve hipertansiyona bağlı geliştiğini de ekledi.
“KRONİK BÖBREK HASTALARI KARDİYOLOGLARI DA ZORLUYOR”
Toplantıda söz alan Türk Kalp Vakfı Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Deniz Kılıç ise kalp hastalıklarının böbrek hastalığıyla nasıl iç içe geçtiğini anlattı. “Böbrek yetersizliği anemiye neden olur, bu da kalbin kasılma fonksiyonlarını bozar. Kronik böbrek hastalığı olan hastalarda birçok kardiyolojik müdahale daha riskli hale gelir. Anjiyo gibi işlemleri yaparken iki kez düşünmek zorunda kalıyoruz” dedi.
“HEDEF: HASTALIĞI EVRE 3 VE 4’TE YAKALAMAK”
Prof. Dr. Türkmen ise, “Amacımız böbrek yetmezliği hastalarını diyalize gerek kalmadan, erken evrede teşhis edip tedavi etmek. Evre 3 ve 4’te yakalanan hastaların süreci yönetilebilir hale geliyor. Bu hastaların mutlaka nefrologlarla takip edilmesi gerek” dedi.
Türkmen, son olarak genç yaşta kazanılacak sağlıklı beslenme ve spor alışkanlıklarının hastalığın önlenmesinde kilit rol oynadığını belirtti: “Türk Böbrek Vakfı'nın çocuklara yönelik sağlıklı yaşam projeleri bu nedenle çok kıymetli. Çünkü sağlık bir kültürdür ve bu kültür küçük yaşlarda kazanılır.”