Modern kozmetik endüstrisinin aksine, eski medeniyetler cilt bakımının en etkili ve doğal yöntemlerini kullanıyordu. Bu antik yöntemlerden biri de, lüks ve şifayı birleştiren, bal ve ipek kozasının birleştiği sabun üretimidir. Bu sabun, sadece doğal temizlik sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ipeğin içerdiği proteinler ve balın nemlendirici özelliği sayesinde cilde olağanüstü bir bakım sunuyor. Uzun ve titiz bir hazırlık sürecinden geçen bu geleneksel sabun, adeta bir sanat eseri gibi üretiliyor ve cilde değmeden önce uzun bir olgunlaşma sürecine tabi tutuluyor.
İPEK KOZASI VE BALIN KREMSİ BULUŞMASI
Bu eşsiz sabunun yapımı, en saf haliyle elde edilen ham bal ile başlanıyor. Bal, bir beze sarılarak nazikçe sıkılıyor ve sadece saf özsuyunun damla damla ayrılması sağlanıyor. Eş zamanlı olarak, taze ipek kozaları alkali su içinde kaynatılıyor. Kozalar, sürekli karıştırma işlemiyle kremsi ve yumuşak bir ipek macununa dönüştürülüyor. Bu iki doğal bileşen, sabunun ana faydalı içeriğini oluşturuyor.

İPEKSİ TABAN YAĞLARLA HARMANLANIYOR
Sıradaki aşamada, sabunun temelini oluşturacak yağ karışımı hazırlanıyor. Hindistancevizi yağı, kokulu osmanthus ve chameleia gibi özel esansiyel yağlarla harmanlanarak cilde ipeksi bir dokunuş sağlayacak zengin bir taban oluşturuluyor. Hazırlanan ipek macunu ve bal özsuyu, bu özel yağ karışımına ekleniyor. Tüm bileşenler bir araya geldiğinde, karışım pürüzsüz ve kremsi bir doku kazanana kadar koyulaştırılıyor.
BİR AY OLGUNLAŞMASI BEKLENİYOR
Sabun karışımı hazırlandıktan sonra, özenle bambu kalıplara dökülüyor ve kalıplar kapatılarak ilk dinlenme aşaması için iki gün boyunca bekletiliyor. Bu kısa dinlenmenin ardından sabunlar mükemmel kalıplar halinde kesiliyor. Ancak bu geleneksel sabunun sırrı, son aşamada yatıyor. Kesilen sabun kalıplarının cilde değmeden ve tam performansını göstermeden önce, nemini atarak ve bileşenlerini tam oturtarak olgunlaşması için tam bir ay boyunca bekletilmesi gerekiyor. Bu uzun olgunlaşma süreci, sabunun kalitesini ve kalıcılığını garantiliyor.
