Küresel ekonomide yaşanan çalkantılı dönemler, işletmeleri ayakta kalabilmek ve rekabet avantajı sağlamak için yeni arayışlara itiyor.
Bu zorlu süreçte şirketlerin daha sağlam adımlar atmasının anahtarı, geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp, veriye dayalı karar alma mekanizmalarına geçmekten geçiyor.
Uluslararası danışmanlık firması Deloitte'un 150'den fazla şirketle yaptığı araştırma, bu eğilimi çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor: Katılımcıların dörtte birinden fazlası, stratejik gündemlerinin merkezine veri odaklı öncelikleri yerleştiriyor.
Bunu da gördük! Aylık 90 euroya taksitle ölümsüzlük satın alıyorlar
TEKNİK BİLGİ VE İNSAN ODAKLI KÜLTÜRÜN BİRLEŞİMİ
17 yılı aşkın süredir yapay zeka, dijital sağlık, veri etiği, iş zekası ve süreç otomasyonu gibi alanlarda derin uzmanlığa sahip olan uzman veri bilimci Sara Göze, yayınladığı teknik analiz raporunda (whitepaper) 2025 yılı için dijitalleşmenin temel prensiplerini detaylandırdı.
Sara Göze'ye göre, dijitalleşme sürecinde başarı, yalnızca teknik donanıma sahip olmaktan geçmiyor.
Tek bir veri uzmanının tüm sorunları çözeceğine dair yanlış bir algı olduğunu belirten Sara Göze, "Dijitalleşme, yalnızca teknik uzmanlık değil, aynı zamanda güçlü sosyal becerileri, işbirliğini ve en önemlisi veri odaklı bir kültürü teşvik edecek köklü bir bağlılığı gerektirir" sözleriyle konunun çok yönlülüğüne dikkat çekti.
Tıbbın yeni ikilemi: Yapay zekaya mı güvenmeli, yoksa insan becerisine mi?
İNSAN FAKTÖRÜ VE VERİ OKURYAZARLIĞININ ÖNEMİ
Sara Göze, dijital dönüşümde başarılı olmak için uygulanması gereken temel ilkeleri de sıraladı.
İlk olarak, teknolojinin ancak onu doğru şekilde anlayan ve kullanan insanla bir anlam kazandığını vurguladı.
Şirketlerin 'daha çok veri toplama' hedefi yerine, topladıkları veriyi nasıl kullanacaklarını net bir şekilde tanımlamaları gerektiğini belirtti.
Bu sürecin şeffaf iletişim ve çalışan katılımıyla desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Sara Göze, aksi takdirde yapay zeka ve yeni sistemlerin çalışanlar için motivasyon kırıcı bir tehdit olarak algılanabileceği uyarısında bulundu.
Dijital dönüşüm projelerinde karşılaşılan en büyük engellerden birinin veri okuryazarlığı eksikliği olduğunu belirten Sara Göze, "Çoğu zaman işletme sahipleri, alanında uzman kişilerden kendi birincil görevlerinin yanı sıra veri toplama ve yönetimi gibi ek sorumluluklar da bekliyor. Bu durum, uzmanların asıl yetkinliklerinden uzaklaşmasına ve projenin genel veriminin düşmesine neden oluyor" diyerek sorumlulukların net bir şekilde tanımlanmasının kritik olduğunu vurguladı.
Robot olmadığını kanıtlamaya çalışan insanoğlunun dramı!
İNOVASYON VE VERİMLİLİK İÇİN GEREKLİ BİRLEŞİM
Sara Göze, telekomünikasyon, enerji, sağlık ve lojistik gibi farklı sektörlerde edindiği küresel deneyimlerle, dijital dönüşümün sadece rekabetçi kalmak için değil, aynı zamanda inovasyonun önünü açmak için bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
Değerlendirmelerini, yapay zeka ve insan odaklı yaklaşımın işletmelere sunduğu faydaları açıklayarak tamamladı:
"Yapay zeka, tekrarlayan görevleri üstlenerek iş süreçlerini optimize ederken, çalışanların daha yaratıcı ve stratejik işlere odaklanmasını sağlar.
Bu sayede, çalışanlar kendilerini birer otomasyon parçası gibi hissetmek yerine, veriyi anlayan ve daha iyi kararlar alan güçlü bireylere dönüşür."
Sara Göze, sürdürülebilir başarı için yalnızca teknolojiye yatırım yapmanın yeterli olmadığını, aynı zamanda veriyi anlayan insanları yetiştirmenin de hayati önem taşıdığını vurgulayarak sözlerini noktaladı.
Çocuklarının intiharından ChatGPT'yi sorumlu tutan aile, yapay zekaya dava açtı!
