Kurtalan Ekspres ‘Çığlık’la yola çıktı

Kurtalan Ekspres ‘Çığlık’la yola çıktı

Türkçe rock tarihinin en köklü gruplarından Kurtalan Ekspres, yeni albümü ‘Sessiz Çığlık’ ile dinleyici karşısında. Grubun en eski üyesi Ahmet Güvenç, albümün adını kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yapılan haksızlıklardan aldığını söylüyor. Bülent Güven ise “Şu anki duruma üzülmeyen insan varsa zaten sanatçıyım diye gezinmesin ortalıkta” diyor.

IŞIL ÇALIŞKAN / İSTANBUL

Yarım asra yakın geçmişiyle Türkçe rock müziğin mihenk taşı; Kurtalan Ekspres. Geçen yıllarda yitip gidenler de oldu belki ama onlar için müzik hiç susmadı. Tüm duygular için notalara sığındılar. Şimdi yepyeni beste albümü ‘Sessiz Çığlık’ ile dinleyiciyle buluştu Kurtalan Ekspres. Barış Manço’nun vefatından bu yana yayınlanan ilk beste albümü özelliği taşıyan proje, sosyal içerikli mesajlarıyla dikkat çekiyor. Çocuk istismarı, kadına şiddet, küresel ısınma bunlar arasında. Kadın cinayetleri ve hayatları çalınmış kız çocuklarına ithafen albüme de adını veren ‘Sessiz Çığlık’ı Şevval Sam; tüm canlıların özgürlüğünü savunan bir beste olan ‘Özgürlük’ şarkısını ise Özge Fışkın seslendiriyor. Albümün bir diğer sürprizi ise 2009’da vefat eden grubun efsane gitaristi Bahadır Akkuzu ile birlikte besteledikleri ve bugüne dek hiçbir yerde yayınlanmayan ‘Uyanın’ isimli şarkı. Küresel ısınmanın dünyamıza getirebileceği felaketlere karşı gençleri uyarmak maksadıyla yapılan şarkı da bu albümde. Barış Manço’nun 20’nci ölüm yıl dönümünde yayınlanan albüm aynı zamanda grubun 46’ncı, Ahmet Güvenç’in ise 50’nci sanat yılında dinleyicilerle buluştu. Grubun basçısı Ahmet Güvenç ve klavyecisi Bülent Güven ile albümü konuştuk.

Yıllar sonra bir beste albümle dinleyici karşısındasınız. Neler hissediyorsunuz?

Ahmet Güvenç: Biz dinleyiciyle bir ay bile ayrı kalmıyoruz. Her ay 10-12 tane konser veriyoruz. Arada iki tane ‘Göğe Selam’ albümü çıktı. Maalesef geçen sene çıkması gereken albüm bu seneye sarktı. Nasıl olduğunu hep beraber göreceğiz.

Albüm hazırlık aşamasından bahseder misiniz?

Bülent Güven: Parçalar belirlendi. Ahmet Ağabey’in birkaç bestesi vardı onlar üzerinden gittik. Stüdyo aşaması başladıktan sonra gitaristimiz ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra Akın Eldes aramıza katıldı. O esnada bir gitarist değişikliği yaşadık.

A.G.: Neticede bu bir proje. Biraz geç çıktı ama istediğimiz gibi çıktı. Sosyal içerikli konulara değindik. Bu önemli bir detay.

Kadına şiddet, çocuk istismarı, küresel ısınma bu konular arasında...

A.G.: Kadına şiddet başlı başına bir bela. Biz bunu Cumhuriyet’in çok büyük bir ayıbı olarak görüyoruz. Son 18 ayda 17 yaşından küçük 23 bin kız hamile. Bu ne demek? Bizim dur deme şeklimiz de parçalarla ikaz etmek.

Şarkılarınızın mesaj vermesi sizin için neden önemli?

A.G.: Benim dönemimden gelen gruplara bakarsanız herkes mesaj verir. Biz rock müzik yapıyoruz. Dün rock’çı olmadık hep rock’çıydık. Rock müzik devamlı bir şeyleri irdelemeyi gerektirir. Ve daima karşı görüş sunman gerekir. Sokağın meselelerini ortaya atman gerekir.

B.G.: Zaten bunu kim yapacak popçular mı yapacak?

Şu anki müzikler sizi üzüyor mu?

B.G.: Üzülmeyen insan varsa zaten sanatçıyım diye gezinmesin ortalıkta.

A.G.: Benim 50’inci sanat yılım. 50 yıl böyle bir Türkiye için uğraşmadım ben. Talebe de yetiştirdim, çalmadığım yer de kalmadı. Ama bu olmamalıydı. Barış Manço’nun da Cem Karaca’nın da istediği bu değildi. Maalesef buradayız. Ama baktığınız zaman bizden başka mücadele eden kimse yok. Son nefesimize kadar devam etmek zorundayız.

Yarım asırlık bir gruptan bahsediyoruz. Yitip gidenler de oldu. Ne anılar birikmiştir. Sizin için bir müzik grubundan fazlası olsa gerek...

A.G.: Müzik grubu sizin için ne demek onu sormak lazım. Benim için tam olarak bu demek.

B.G.: Ahmet Ağabey’in grup anlayışını ben dışarıdan bir gözle anlatayım. Grup dediğiniz şey açık aramaz onları kapatmak için uğraşır. Biz sahnede nasıl birbirimize destek oluruz? Nasıl açığımızı kapatırız? Diye düşünüyoruz. Şu an insanların yapmış olduğu şey şu: ‘Hadi popüler olalım da para kazanalım.’ Parayla müziğinizi satmaya başlıyorsanız bir yerden sonra sanat adına bir şey yapmamış oluyorsunuz. Sadece birkaç tuşa basıp, melodileri yan yana koyup onu insanlara dinletmeye çalışıyorsunuz. Ama bir dönem dinleneceksiniz, ikinci dönem dinleneceksiniz. Sonra bunun etkisi geçti diyeceksiniz. ‘Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi?’ hangi dönem olursa olsun güzel sevmeyene adam denmiyorsa bu iş değişmeyecektir.

19-02/07/b3.jpg

‘Sessiz Çığlık’ albümü ismini nereden alıyor?

A.G.: Adını kadınlara ve çocuklara yapılan haksızlıklar, yanlış uygulamalardan alıyor. Her gün bir kadın cinayeti var. Çok yazık. Kadınlar annelerimiz, onlar bizim her şeyimiz. Bütün bu İstiklal Savaşı’nı veren bile kadınlar. Biz bunun farkında bile değiliz. Ne yazık. Onlar hiçbir şey yapmasa bile askere çorap ördüler. Kağnılardan topları onlar taşıdı cepheye kadar. Hepsi unutuldu. Atatürk dünyanın pek çok diğer ülkesine göre kadın haklarını ilk tanıyan Cumhuriyet’i kuruyor. Bizim durumumuz buysa çok fena. Cumhuriyet kadınının asla yaşamaması gereken şeyler yaşanıyor. Bunlar bizi rahatsız ediyor.

Albümün sürprizi Bahadır Akkuzu ile kaydedilen ‘Uyanın’ isimli parça. Küresel ısınmaya dikkat çeken bu parçanın hikayesi nedir?

A.G.: Zamanında çevrecilik adına yapılmış bir parça. O dönem çok gündemdeydi şimdi konuşulmuyor. Halbuki hep gündemde kalması gereken bir parça. Dünyanın ısısı 6 santigrat derece daha artarsa denizler 30 metre yükseliyor. Gerisini siz düşünün Hollanda yok demek bu. Hortumlar, yağmurun şiddeti, rüzgarlar normal değil. Hiçbir şey yokmuş gibi hala seçimlerde kim kazanır konuşuluyor. Orada çok büyük başka bir bela duruyor halbuki.

Mevlana’nın birlik mesajı veren şarkı özellikle kutuplaştığımız şu dönemde tam da ihtiyacımız olan şeydi.

A.G.: Bu parça aslında bizi çok iyi anlatıyor. ‘Biz insanları ayrıştırmaya değil, bir yapmaya geldik’ diye bir sloganımız var. Sanat insanları bir yapmak için var. Öznesi de daima sevgidir. Sevgi olmayan insanda hiçbir şey yok. Kutuplaşma da çok yanlış. Hangimizin içi yanmadı o çocuk kıyıya vurduğu zaman? Küçücük yavru... İnsanlık dramı, iğrenç şeyler yaşanıyor dünyada. 70’li yılların müziğinin güzel olmasının sebebi o zamanki insan felsefesinde ülkeler kalksın tek lisan konuşalım gibi bir hippilik felsefesi geçerliydi. Onun için o dönem yapılan müziklerin eş değeri yok ve bir daha olmayacak. Kötülüğün tepe noktasından sonra iyiliğe dönüş başlar. Şu an oradayız.

19-02/07/b1.jpg

Barış Manço yarın ölecekmiş gibi yaşardı

Barış Manço’yu evrensel kılan özellikler nelerdi sizce?

Ahmet Güvenç: Burada bütün espri müziği kendi kültüründen hareketle yapıyor olmak. Cem Karaca’nın da Barış Manço’nun da elinden kitap düşmezdi. Barış iki lisan biliyordu ana dili gibi. Birikimleri çok doğruydu. O biriktirdiği şeyleri ambalajlayıp sunmayı da çok doğru bilirdi. Çok çalışkandı. 5 dakika boş vakti yoktu. Yarın ölecekmiş gibi yaşardı. Hakikatten de erken gitti. ‘Mançoloji’den sonra aslında canlı kayıtlı bir albüm yapacaktı Kurtalan ile. Bir konservatuvar açabilmek istiyordu. İpek Yolu’nu çekmek... Planları bitmiyordu.

İnsan olarak nasıldı? Çocuklar onu çok severdi.

A.G.: Bir ortama girdiğinde ışık nasıl pervaneleri çeker, çocuklar da onun etrafında toplanırdı. Onlara nasıl hitap edeceğini çok iyi bilirdi. 

Albüm Barış Manço’nun ölüm yıl dönümünde çıkıyor. Barış Manço bugün hayatta olsaydı neleri değiştirmek isterdi?

A.G.: Benim de değindiğim şeyleri değiştirmek isterdi. Biz Türkiye buraya gelsin diye uğraşmadık. Hepimiz çok özveriyle çalıştık. O zamanki bütün gruplar bu çabayı gösterdi. Gelinen nokta bu olmamalıydı. Ne demek 18 ayda 23 bin genç kız 17 yaşından küçük, hamile. Köpeğin bacağını kesiyorlar zevk için...

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN