Bitkilerde doğal olarak bulunan ve bilim dünyasında 'güçlü antioksidanlar' olarak tanımlanan polifenoller, son dönemde sağlık araştırmalarının odak noktası haline geldi.
Uzmanlar, bu bileşiklerin insan sağlığı üzerindeki faydalarını kanıtlayan çalışmaların giderek arttığını belirtiyor.
ENFLAMASYONLA SAVAŞAN SİLAHLAR: POLİFENOLLER
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, polifenollerin en dikkat çekici özelliklerinden biri, anti-enflamatuar etkileridir.
Vücutta kronikleşen enflamasyonun birçok hastalığın temelinde yattığı biliniyor.
Araştırmalar, polifenollerin bu enflamasyonu azaltarak kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarının riskini düşürdüğünü gösteriyor.
Bir çalışmada, polifenol açısından zengin beslenen bireylerde kalp hastalığı riskinin önemli ölçüde azaldığı gözlemlendi.
YAŞLANMAYI YAVAŞLATAN DOĞAL KORUYUCULAR
Sadece enflamasyonla kalmayıp, yaşlanma sürecini yavaşlatıcı etkileri de olduğu düşünülen polifenoller, hücrelerin oksidatif strese karşı korunmasına yardımcı oluyor.
Bilim insanları, tespit edilen sekiz binden fazla polifenol türünün her birinin kendine özgü faydaları olabileceği üzerinde duruyor.
KRONİK HASTALIKLARIN ÖNÜNÜ KESME POTANSİYELİ
İtalya'daki Parma Üniversitesi'nden Beslenme Uzmanı Prof. Daniele Del Rio, polifenollerin kardiyovasküler (kalp ve damar), metabolik ve Alzheimer gibi dejeneratif nörolojik hastalıkların önlenmesinde önemli bir rol oynayabileceğine dair kanıtların arttığını vurguluyor.
Bu, polifenollerin genel halk sağlığı için potansiyelini gözler önüne seriyor.
POLİFENOL ZENGİNİ GIDALAR: DOĞANIN BİZE SUNDUKLARI
Peki, bu mucizevi bileşikleri günlük beslenmemize nasıl dahil edebiliriz?
Prof. Del Rio, polifenollerin bitkisel kaynaklarda bolca bulunduğunu belirtiyor. Özellikle bazı gıdalar, polifenol içeriği açısından diğerlerinden ayrılıyor:
Meyveler: Koyu renkli orman meyveleri, yani frenk üzümü, yaban mersini, böğürtlen ve mürver, bu alanda öne çıkıyor.
Sebzeler: Kırmızı soğan, kızıl hindiba, enginar ve teknik olarak bir meyve olsa da zeytin, yüksek polifenol konsantrasyonları içerir.
İç Kabuğu Soyulmamış Yemişler: Ceviz, badem, pikan cevizi ve fındık, özellikle kabuklarıyla birlikte tüketildiğinde iyi birer kaynaktır.
Çay: Hem siyah çay hem de yeşil çay, önemli miktarda polifenol barındırır.
Kakao: Özellikle siyah çikolatalar, polifenol zenginidir.
Kurutulmuş Otlar, Baharatlar ve Tohumlar: Keten tohumu, karanfil, kekik ve biberiye gibi ürünler, yüksek oranda polifenol içerse de, genellikle daha az miktarlarda tüketildikleri unutulmamalıdır.
Saf Sızma Zeytinyağı ve Endonezya mutfağına özgü fermente soya fasulyesinden yapılan tempeh de değerli polifenol kaynaklarıdır.
Prof. Del Rio, kırmızı şarabın da polifenol açısından zengin olduğunu ancak tek başına bir polifenol kaynağı olarak görülmemesi gerektiğini ve tüketiminde aşırıya kaçılmaması gerektiğini önemle belirtiyor.
NE KADAR POLİFENOL TÜKETMELİYİZ? KİŞİSEL FARKLILIKLAR ÖNEMLİ
Polifenoller, temel besin maddeleri arasında yer almadığı için henüz belirlenmiş bir günlük tüketim miktarı bulunmuyor.
Ancak birçok araştırma grubu, bazı polifenol alt grupları için yeterli miktarları belirlemeye çalışıyor.
Prof. Del Rio, her bireyin polifenolleri farklı şekilde işlediğini ve sindirdiğini, dolayısıyla kişiye özgü farklılıkların bulunduğunu vurguluyor.
Bu da kişiselleştirilmiş beslenme yaklaşımlarının önemini ortaya koyuyor.
POLİFENOLLERİ KORUYARAK PİŞİRME TEKNİKLERİ
Polifenollerin çoğu yüksek ısıda özelliklerini kaybetmez. Bu da pişmiş sebzelerin hala önemli miktarda polifenol içerdiği anlamına gelir.
Ancak, Prof. Del Rio önemli bir istisnaya dikkat çekiyor: kaynatılmış sebzeler.
Kaynatma sırasında polifenollerin bir kısmı suya geçer ve bu su kullanılmazsa besin değeri kaybolur.
Bu nedenle, sebzeleri buharda pişirmek veya kaynadıkları suyu çorba ya da başka yemeklerde kullanmak, polifenol kaybını önlemek için ideal yöntemlerdir.
BİTKİNİN TAMAMINI KULLANMAK: POLİFENOL İSRAFINI ÖNLEMEK
Polifenoller, bitkilerin genellikle sapları da dahil olmak üzere tüm kısımlarında bulunur.
Gıda gazetecisi Sally-Jane Wright, karnabahar sapları gibi genellikle atılan kısımların da yenilebileceğini ve bazı sebzelerin yapraklarının salatalarda veya pişmiş yemeklerde kullanılabileceğini belirtiyor.
Bu yaklaşım, hem besin israfını önler hem de daha fazla polifenol alımına olanak tanır.
Ancak, ışgının yaprakları gibi bazı bitkilerin zehirli kısımları olabileceği veya patates kabuklarının yeşil kısımları gibi mide rahatsızlığına yol açabilecek bölgeleri olabileceği unutulmamalıdır.
