Kemal Bey bizimle aynı noktaya geldi

Kemal Bey bizimle aynı noktaya geldi

Davutoğlu “Türbanlı hakim” tartışmasında CHP liderinin net bir tutum sergilediğini söyledi. “İktidardakilerin Sayın Kılıçdaroğlu’nu takdir etmeleri gerekirdi. Bugün özgürlükler noktasında bizimle aynı noktaya geldi” dedi.

CENGİZ İNOĞLU | KARAR.COM 

‘Farklı düşünen haindir ve vasatın üstünde düşünen başbakansa değiştirilmek zorundadır. Akademisyense tasfiye edilmelidir’ anlayışını geliştirdiler. 

Burada kalite düşmanlığı, vasatın üstündeki her şeyi tasfiye etme çabası var. Şehir Üniversitesi’ni bu anlayışla kapattılar. Bu 12 Eylül kafası, 28 Şubat zihniyetinin devamıdır. 

Koalisyonun Erdoğan’ı nasıl bir kadere mahkum ettiğini bilmiyoruz. Ortakları tarafından altındaki halı çekildiğinde seçime gitmek zorunda kalabilir. 

Seçim sathına girmeden ittifaktan bahsedemem. Seçim yaklaştıkça Cumhur ittifakı da dağılacaktır. Kim yasaklara karşı mücadele ederse, onunla beraber olurum. 

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu Boğaziçi Üniversitesi üzerinden hükümete yüklendi.

“Kalite düşmanlığı, vasatın üstündeki her şeyi tasfiye etme çabası var. Şehir Üniversitesi’ni bu anlayışla kapattılar” dedi ve ekledi: Kılıçdaroğlu bugün bizimle aynı noktaya geldi. Onu taktir etmem gayet normal. Perinçek Erdoğan’ın ayağının altındaki halıyı çekerse seçime gitmek zorunda kalabilir. 

Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Boğaziçi Üniversitesi’ne teamüller dışiında rektör atanmasına sert tepki gösterdi. “Burada bir kalite düşmanlığı da var. Bir vasat olacak o vasatın üstündeki her şeyi tasfiye etme çabası var. Şehir Üniversitesi’ni bu anlayışla kapattılar. İşte bu 12 Eylül kafasıdır, 28 Şubat zihniyetinin devamıdır.

Farklı düşünen haindir ve vasatın üstünde düşünen başbakansa değiştirilmek zorundadır. Akademisyense tasfiye edilmelidir anlayışını ülkede geliştirdiler” dedi. Fikri Sağlar’ın başörtü sözlerini değerlendiren Davutoğlu “Burada iktidardakilerin Sayın Kılıçdaroğlu’nu takdir etmeleri gerekirdi. Kılıçdaroğlu partisinin bir üyesinin özgürlükleri hedef alan anlayışının karşısında durup, net bir tutum takındı. Sayın Kılıçdaroğlu bugün özgürlükler noktasında bizimle aynı noktaya geldi. O nedenle benim onu taktir etmem gayet normal” dedi. 

1970’LER TÜRKİYE’Sİ TABLOSU VAR 

 Davutoğlu şöyle devam etti: “Son bir yıldaki tabloya baktığımızda 21. Yüzyıla hazırlanan bir Türkiye değil, 1970’lere hazırlanan bir Türkiye tablosu ortaya çıkıyor. Eski partimizden neden ayrıldığımız soruyorlar. Aslında son bir yıl içinde yaşadıklarımız bizim neden ayrıldığımızı ortaya koyuyor. Dünya artık insan hakları ve özgürlükler konusunda yepyeni dönüşümler yaşıyor.

Türkiye’de ise özgürlükler 90’lı yılların anlayışına döndü. 90’larda yaşadıklarımızın aynısını bugün de görüyoruz. İnsan hakları noktasında geldiğimiz düzey 90’lı yılları 80’li yılları aratacak düzeydedir. Kürt vatandaşlarımıza yönelik uygulamalarda 90’lı yıllara döndük. Hem de başörtüsü ve Boğaziçi Üniversitesi olayında da gördüğümüz gibi 90’lı yıllara döndüğümüzü gördük.  

NEDEN İKİ YIL BEKLEDİNİZ 

İktidar şimdi reformdan bahşediyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın reform diye bahsettiği konuşmalara bakacak olursanız, benim 22 Nisan 2019’da hazırladığım ‘AK Parti şu yolla düzelebilir’ diyerek Sayın Cumhurbaşkanı’na yazdığım manifestolayla birebir aynı. Neden bunları yapmak için iki yıl beklediniz. Reform yapılabilir mi? Keşke yapsalar. Reform yapamazlar.

Oturdukları koltuğu kaybetmekten korkarlar. Reform demek her zaman şeffaf olmak demek. Yapamazlar çünkü, tam da 28 Şubatı yaşatan aktörlerle yan yana duruyorlar. Sayın Merve Kavakçı başörtüsüyle Meclis’e geldiğinde, kendi milletvekillerinin başının açık olması talimatını veren Sayın Bahçeli’dir. 28 Şubat’ın ideoloğu Doğu Perinçek’tir. Sayın Erdoğan 28 Şubat aktörlerine teslim olmuş durumda. Fikri Sağlar da 19, yüzyıl zihniyetinde kalmış. Bütün bir muhalefeti Fikri Sağlar üzerinden itham etmek tam da başörtüsü istismarıdır. Bunlar suni gündemlerdir. 

TÜRKİYE LİG DÜŞTÜ, ARTIK G20’DE DEĞİL 

Türkiye artık ilk 20 ekonomi arasında değil. Türkiye lig düştü, artık G20’de değil. Türkiye’nin en önemli ikinci ismi bir anda ortadan kayboldu ve nerde olduğunu kimse soramıyor. Ülkeyi buraya kim getirdi? 2001 krizinde de faiz, kur, enflasyon sarmalındaydı Türkiye. 2016’da bıraktığımda bütün göstergeler, enflasyon 6’ydı faiz 7’ydi dolar 2.80’di. Bizi faizcilikle suçlayan Erdoğan, faizi 40 günde 675 baz puan artırdı.  

AŞILARIN UYGURLARLA İLGİSİ VAR 

Bugün Türk tarihin en bilinemez koalisyonu ile karşı karşıyayız. Dün akşam, Sayın Erdoğan’la Sayın Bahçeli ne konuştular bilmiyoruz. Geçmişte Bahçeli, Ecevit ve Mesut Yılmaz üçü bir araya gelirdi ve ülkenin kaderi çizilirdi. Bugünkü koalisyonun Sayın Erdoğan’ı nasıl bir kadere mahkum ettiğini bilmiyoruz. Böyle bir anlayışla ülke yönetilemez. Bugün en büyük sorun güven krizidir. Sağlık Bakanlığı iyi performansla başladı, 4 ay içinde o güveni yok ettiler.

“Aşı şu tarihte gelecek” diyorlar yok. Meğer o dönemde Çin’le suçluların iadesi anlaşması gündeme geliyor ve yine karanlık bir süreç. Uygur Türkleri’nin neyle karşılaşacağı belli olmayan bir anlaşma görüşülüyor. Hiç şeffaf bir süreç işlemiyor. Faz 3 denemesi yapılmayan bir aşı Türkiye’ye getiriliyor. Türk insanı denek insanı değil. Bütün ülkeler bir çok yerden aşı siparişi verirken, siz faz 3 çalışmasını bitmeyen bir aşıyı Çin’den sipariş ediyorsunuz.  

ARTIK SEÇİM PSİKOLOJİSİNE GİRİLDİ 

Daha önceki uyarılımız eski partimizde dinlemendiği için ve ihraç edilmek istediğimiz için biz de Gelece Partisi’ni kurduk. Gelecek Partisi konjonktürel bir parti değildir. Türkiye’yi 20. Yüzyıla taşımaya çalışanlara karşı, Türkiye’yi 22. Yüzyıla taşımaya çalışan bir partidir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk icraatları artık bu sistemle ülkenin daha fazla ilerleyemeyeceğini gösteriyor. Bu kadar kötü bir icraattan sonra ülkenin 2.5 yıl daha bu sistemle yönetilmesi mümkün değildir. Artık ülke seçim psikolojisine girmiştir. 

DEVLET ŞAHSİ GARANTİ VERMEZ 

(Derneklere kayyum düzenlemesi) Kitle imha silahlarıyla ilgili yasa doğru bir temele dayanıyor görünse de, esas itibariyle sivil toplumun alanını daraltacaktır. İçişleri bakanının şahsi garantisinin hiçbir itibarı yoktur.

Devlet şahsi garanti vermez. Ben hukuki garantiye bakarım. Şahsi garanti geçerli olsaydı, Bilim Sanat Vakfı’na kayyum atanmaz, Şehir Üniversitesi kapatılmazdı. Hukuk garantisi zedelendiği anda kimsenin şahsi garantisine bakılmaz. Bütün sivil toplum kuruluşları müdahaleye açık hale getirilmiştir. 

PERİNÇEK HALIYI ÇEKERSE ÜLKE SEÇİME GİDEBİLİR 

Davutoğlu “Daha yoğun bir şekilde seçim mi istiyecekniz?” sorusuna ise “Bazen seçim gelir kendisini dayatır. 2001’e olduğu gibi hatta 2018’de olduğu gibi. 2018’de seçim kararını sayın Erdoğan mı verdi? Bahçeli seçim kartını açtı ve ülkeyi seçime götürdü. Bu iki buçuk yıllık iktidar performanssına baktığımda, bu şekilde ülkenin 5 yılı doldurması, siyasi ve psikolojik olarak çok zor.

Koalisyon ortakları tarafından, bu Perinçek de olabilir. Altındaki halı çekildiğinde seçime gitmek zorunda kalabilir Erdoğan. Şu andaki ekonomik tabloya baktığımızda, 2021’in ikinci yarısında seçim olması daha muhtemeldir. Alandan aldığımız bilgilere göre, seçimin en güçlü partisi Gelecek Partisi’dir. Gelen dip dalgayı görüyoruz.”

İttifaklar konusuna da değinen Davutoğlu “Bugünkü iktidarla benim bir akademisyen olarak anlaşmam mümkün değil. Üniversite kapatacaksın, memur gibi rektör atayacaksın. Bizim savunduklarımızı savunan her parti ile uzlaşma sağlarız. Seçim sathına girmeden ittifaktan bahsedemem. Seçim yaklaştıkça Cumhur ittifakı da dağılacaktır göreceksiniz” ifadesini kullandı. 

‘ORTADA GİZLİ BİR ANLAŞMA VAR’ 

Davutoğlu “İttifak ortakları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı neye mecbur bıraktı?” sorusuna ise “Sayın cumhurbaşkanının gücü arttıkça özgürlüğü artmıyor, azalabilir. Kendisinden zayıf aktörler karşısında gürleyen ama güçlüler karşısında susan bir cumhurbaşkanı görüntüsü var. Yanında çalışan bir memura bir söz söyleyen bir devlet başkanı olduğunda kükreyen bir Erdoğan vardı.

Ama şimdi Devlet Bahçeli AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’u parti kapatma meselesi yüzünden ‘haddini bil’ dedi. Bir partinin genel başkanı başka bir partinin iki numarasına ağır hakaretler edebiliyorsa, o zaman kim iktidar? Kim güçlü? Demek ki ortada gizli bir anlaşma var” yanıtı verdi. 

davutoglu1.jpg

GENELKURMAY ÇALIŞMALARINA ODAKLANSIN 

Soru üzerine “Ben de bir Boğaziçi mezunu olarak burada işim olmasaydı orada bulunmak isterdim” diyen Davuroğlu yine soru üzerine “HDP’yi kapatmayı gündeme getirerek kendi seçmenlerini konsolide etmek istiyorlar” ifadesini kullandı.

AİHİM Avrupa Konseyi’nin bir organıdır. Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesidir. Avrupa Konseyi bizim bir kuruluşumuzdur. Türkiye 1453’ten beri Avrupa sisteminin bir parçasıdır. Darbe konusunda gece yarısı bir açıklama yapılması yöntem olarak yanlış. Darbeyi kim telaffuz ederse biz onun karşısındayız. Genel Kurmay da çalışmalarına odaklansın. Türkiye’de yoksulluk nedeniyle toplumsal olaylar çıkabilir.” 

 

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN