Kılıçdaroğlu: FETÖ'nün sorumlusu Erdoğan'dır

Kılıçdaroğlu: FETÖ'nün sorumlusu Erdoğan'dır

CHP Genel Başkanı partisinin grup toplantısında 15 Temmuz'un 4. yıl dönümüyle ilgili açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın FETÖ'nün bir numarası olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bunu söyleyince kızıyorlar. Bu insanlara devletin kozmik odasını açana ne denir?" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada, sözlerine "Hep birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kavgasız bir ortamda ama düşüncelerimizi özgürce ifade ederek yaşamak istiyoruz. Hiç kimsenin ötekileştirilmediği, her evde huzurun olduğu, her evde tencerelerin kaynadığı, çocukların mutlu büyüdüğü bir ortam istiyoruz ve bu ortamı sağlamak için de elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Bu bizim boynumuzun borcudur" diyerek başladı.

Bu çabayı gösterirken bu topraklarda yaşayan, aynı havayı teneffüs eden bütün vatandaşlarla birlik olacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Onların bir sorunu varsa, o sorunu çözmek CHP'nin temel görevlerinden birisidir." ifadelerini kullandı.

ADALET AĞAOĞLU İÇİN BAŞSAĞLIĞI

Sabah Adalet Ağaoğlu'nun vefat ettiğini öğrendiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, "Gerçekten de yazılarıyla, romanlarıyla, öyküleriyle, anılarıyla, oyunlarıyla sanat dünyamızın önemli bir aktörüydü. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Rize ve Artvin'de sel felaketi dolayısıyla hayatını kaybedenler ile Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde şehit olan Hava Piyade Astsubay Çavuş Ethem Demirci'ye de Allah'tan rahmet diledi.

Kılıçdaroğlu, "Şehitler arasındaki farklılıkları kaldırın. Şehitler, gaziler arasında ayrım yaparsanız aslında doğru yapmamış olursunuz. Bayrağa sarıyoruz, 'şehidimiz' diyoruz, devlet erkanı, vatandaşlarımız orada, toprağa defnediyoruz ve sonsuzluğa uğurluyoruz ama arkasından 'bu şehit falan türden bir şehit, öbürü falan türden bir şehit...' Bu doğru değil, ayrımcılığın kalkması lazım." değerlendirmesinde bulundu.

"CUMHURBAŞKANI ÖLEN İŞÇİLERİN AİLELERİ YERİNE FABRİKA SAHİBİNİ ARIYOR"

Sakarya'da havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada işçilerin hayatını kaybettiğini, ardından yaşanan ikinci patlamada da üç askerin şehit olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bunların hakkını ve hukukunu aramak bizim namus borcumuzdur. Asıl beni üzen nokta şudur: Bu ülkenin Cumhurbaşkanlığında oturan zat, hayatını kaybeden işçilerin ailelerini değil, önce 11 yılda 5 kez fabrikasında patlama olan patronu arıyor 'nasılsın' diyor. Devletin kimlere teslim edildiğini Sakaryalıların da bilmesi lazım artık. Bizim devletimiz, sıradan bir devlet değildir. Bu devletin temelinde acı ve gözyaşı vardır. O makama oturan her zat, bunların hakkını ve hukukun savunmak zorundadır.

"FABRİKA'DAKİ İHLALLERE İTİRAZ EDEN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI İÇERDE, PATRON DIŞARDA"

Bu fabrikada çalışan bir kardeşimiz var, Aslı Bozkurt, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı. Bu tür fabrikalar bu uzmanları çalıştırırlar ama parayı patron verir. Parayı patron veriyorsa sağlıklı rapor yazamaz ama buna rağmen bu kardeşimiz beş gün önce 'bu fabrikada benim dediklerim olmuyor' diye istifa ediyor. Ama Aslı kardeşimiz şu an hapiste, beyler dışarda. 'Bu fabrikada benim istediklerim olmuyor, önlemler alınmıyor' diyen İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı istifa ediyor, Aslı Bozkurt şu anda hapiste. Şu memleketin adaletine bakar mısınız? Bu memleket nasıl yönetiliyor bakar mısınız? Aramızda İş Sağlığı ve Güvenliği Sendikasından arkadaşlarımız var. Dolayısıyla hiç meraklanmayın, biz sizin ve hayatını kaybeden işçilerimizin hakkınızı ve hukukunuzun sonuna kadar arayacağız. Varsın onlar saraylarında otursunlar, varsın onlar Lale Devri'ni yaşasınlar. Çalışmanın, alın terinin ne olduğunu onlar biliyor mu, eve ekmek götürmenin değerini onlar biliyorlar mı? Hiç birisi bilmiyor. Ama onların yediklerinin tamamının bedelini 83 milyon olarak hepimiz ödüyoruz. Kendi ceplerinden beş kuruş çıkmıyor."

Sakaryalıların da vicdanına seslenen Kılıçdaroğlu, "Artık uyanmanız, görmeniz lazım. Bu memlekete kim, nasıl hizmet ediyor onu da görmeniz lazım. Bir eli yağda bir eli balda olanların Türkiye'yi nereye taşıdıklarını da görmesi lazım. Daha cenazeler kaldırılmadan patronu arayıp 'napıyorsun, geçmiş olsun' diyorsun; MÜSİAD hemen toplanıyor, ziyafetler düzenleniyor. Bir bekleyin şu cenazeler bir kalksın kardeşim. Emin olun bunlarda vicdan yok, ahlak yok. Bu kadar açık net söylüyorum: Vicdanı olmayanın zaten ahlakı da olmaz, adalet duygusu da olmaz. Adalet duygusunu tartan terazinin adı da vicdandır zaten." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"AK PARTİLİ BELEDİYENİN 60 DOLARA ALDIĞI ASFALTI CHP'Lİ YÖNETİM 25 DOLARA ALDI"

"Her kese koşulsuz yardım yapıyorlar. Tabii saray zevatının ezberi bozuldu. Daha çok bozulacak. Neler yapıyorsunuz diye sordum. Bazı örnekler vereyim. 60 dolardan asfalt alıyorlar. Aynı firmadan 25 liradan asfalt aldı Ankara Büyükşehir belediyesi. Yönetim değişiyor, ahlaklı bir yönetim geliyor aynı asfaltı 25 liradan alıyor. Sarayın bu aradaki parayı kim aldı, bu parayı kim götürdü diye sorması gerekmiyor mu? Onlar soramazlar ama biz soracağız. Yolsuzluk yapanlar yolsuzluğu soruşturamazlar!"

ENGELLİ VATANDAŞLARIN SORUNLARI

"Bir olay daha. Bir yasa çıkmıştı. Yüzde 40'ın üzerinde engelliler kamuya ait taşıtlara binerken ücret ödemiyorlar. Ağır engelliyse yanındaki kişinin de bir bedel ödememesi gerekiyor. Yüksek Hızlı Tren dedikleri tren, pandemi bitti, yolcu taşımalara yeniden başlandı, sen binemezsin diyorlar. Parasını ödeyeceğim diyorlar, hayır diyorlar. Bunu da bütün engelli kardeşlerim bilsinler. Bizim belediyelerimizde biniyorlar ama Devlet Demir Yolları'na binemiyorlar! Bunun neresinde ahlak var? Dünya kadar ellerinde engellilerin atanması gereken boş kadro var, 18 yıldır bu kadrolar doldurulmadı! Eğer parlamentodan bir yasa çıkmışsa o kadroların doldurulması gerekmiyor mu! Saraya göre engelli yok, çünkü öyle bir derdi yok. Engellilerin de uyanması lazım."
Çoklu baro tepkisi

"Türkiye'yi ayrıştıran bir projenin teklifi konusunda milletvekili arkadaşlarım mükemmel çalıştılar. 5 gün 52 saat. Bütün arkadaşlar orada oldular. Her bir arkadaşımızın konuşması sıradan değildi, akademik düzey yüksek bir konuşma gibiydi. Ama iradelerini saraya kiralayanlar el kaldırıp indirdi. Bazılarının vicdanı da rahatsız oldu ama yaptılar.

"MHP NASIL BÖYLE BİR TEKLİFE EVET OYU VERİYOR"

"Ama beni şaşırtan bir şey var. Sayın Devlet Bahçeli. Partisi MHP Partinin sempatizanlarına bir şey demiyorum doğrudan Bahçeli'ye söylüyorum. AK Parti Grup Başkanvekili Turan, "Bu kanun geçtiğinde PKK/FETÖ baro kurarlarmış. Kursunlar arkadaş" açıklaması yapıyor. Peki nasıl oluyor da MHP böyle bir kanun teklifine 'Evet ' oyu veriyor? "

Çoklu baro projesiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğine ve bütünlüğüne dinamit konmuştur."

"İKİ TANE 15 TEMMUZ VAR"

Darbe girişimi olduğunda İstanbul'daydım. Bakırköy Belediye Başkanı'nın yanındaydım. Çünkü, bir gün sonra yani 16 Temmuz'da bütün dış politika yazarlarını davet etmiştik. CHP'nin dış politika stratejisini açıklıcaktık. Aama olmadı... Darbe girişimi dolayısıyla oteller kapanmıştı. Başkanın evine gittik. Ama diğerleri nerede onları bilmiyorum. 16 Temmuz'da konuşma yaptım, o gün neleri söylediysem bugün de bunları söylüyorum. O gün söylediklerimi AKP'Liler allkoşkıyorlardı. Bugün karşı çıkıyorlar. İki 15 Temmuz var, Saray'ın 15 Temmuz'u halkın 15 Temmuz'u... Halkın 15 Temmuz'unda ne var, 251 şehidimiz var. 2194 gazimiz var... O gün hayatını kaybedenler için para toplandı. Bu paraları biz takip etmeseydik tamamen yok edeceklerdi. Vakıf diyolardı, vakfı kurmamışlar. Nerede bu paralar?

TBMM'de araştırma komisyonu kurduk, her partiden milletvekili katıldı, araştırmak için. AKP'ye oy verenlere sesleniyorum, bu araştırma komisyonuna iki kişinin gelmesini Erdoğan yasakladı. Birisi MİT müsteşarı, tüm ayrıntılar biliyor. İkincisi dönemin Genel Kurmay Başkanı, o da tüm ayrıntılar biliyor. Erdoğan neden bilgi vermelerine yasak koyuyor? Milletin meclisine atamayla gelmiş iki kişiyi çıkartmadılar, 15 Temmuz darbe girişiminin perde arkası öğrenilmesin diye. Biz rapor çıkardık, 4 yıldır yayınlamıyorlar. Neden korkuyorlar? Millet gerçekleri görmesin diye.

"BİZZAT KENDİSİ FETÖ'NÜN BİR NUMARALI AYAĞI"

Bizzat kendisi FETÖ'nün bir numaralı ayağıdır. Bunları devletin kılcal damarlarına sen yeleştirdin. Yetmedi, bir de ayrıca kanun çıkardın. Toplu atamalar yaptın, Yargıtay'a yaptığın gibi. Yetmedi devletin kozmik odasını açtın. Bunu söyleyince kızıyorlar. Devletin kozmik odasını açana ne denir? Siyasi ayağı sensin.Bunu anlamamak için beyinsiz olmak lazım. Erdoğan gider niye saklanır Marmaris'te? Yaverleri zaten FETÖ'cüymüş, biliyorlar. Sen neden Marmaris'te saklandın? Çünkü darbenin olacağını biliyorsun. Ne olur ne olmaz diye Marmaris'e gittin. Yaveri biliyor, fatura kime çıktı? Sözcü gazetesine. Vay efendim benim orada olduğumu niye yazdı. Yazar, o onun görevi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN