Altın değerinde bir aile monografisi

Altın değerinde bir aile monografisi

Doç. Dr. Ahmet Emre Ateş’in dedesini ve ailesini anlatırken dönemi, siyasal şartları altında değerlendirdiği ‘Her Sayfası Altın Değerinde: Ahmed Ateş’ kitabı nisan ayında okura sunuldu. Sosyal bilimlere ilgi duyanları kışkırtan kitaplar basan Büyüyenay Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Arap, Fars ve Türk filolojileriyle meşgul olmuş son devir mütehassıslarından olan Ahmed Ateş’in biyografisinden çok bir aile ve dönem monografisi tadında.

ŞABAN ÖZDEMİR

Şark klasiklerine merakı olanların muhakkak duyduğu bir isim Ahmed Ateş… İmzası olan her eser hâlâ birçok okuyucunun baş ucu kitabıdır. Arapça ve Farsçaya olan derin vukufiyetinin yanında birçok yabancı dili bilmesi de onu filologlar arasında ayrıcalıklı bir yere oturtmuştur. Bunun yanında Ahmed Ateş, şarkiyatın efsane ismi olan Hellmut Ritter’in asistanlığını yapıp ondan istifade etmiş, Tahsin Yazıcı ve Nihat M. Çetin gibi isimleri yetiştirmiştir. Kitap; Ateş ailesi genelinde bir monografi, Ahmed Ateş özelinde bir biyografi, yazar cenahından da bir hatırat özelliği taşıyor.

Torunu Doç. Dr. Ahmet Emre Ateş, kitapta dedesinin doğumundan ölümüne kadarki serencamını belgeler, tanıklıklar, fotoğraflarla birlikte veriyor. Eşi Fikret Hanım’ın Mekke’de başlayan hayatının İstanbul’da Ahmed Ateş’le birleşmesini; yeni kurulan Cumhuriyet’e tanıklıktan, zamanla dönüşen, dönüşürken kimliksizleşerek eriyip biten İstanbul’u samimi bir kalemden okuyacaksınız. Halide Edip’ten Behçet Necatigil’e Bernard Lewis’ten Muhammed Hamidullah’a, Elif Naci’den Hamit Görele’ye kadar yüzlerce edebiyatçı, sanatçı ve âlimi de bulacaksınız kitabın satır aralarında. Özellikle akademisyen olmak isteyenlerin Ahmed Ateş’in çalışma disiplinini anlatan satırları okurken çok istifade edeceklerine eminim.

26kr2-kitap-kapak.jpeg

Eski insanların bazıları mahviyet makamında olduklarından, bazıları yoğunluktan hatırat yazmayı ihmal etmişlerdir. Onların bu ihmalini telafi etmeyi üzerlerine vazife bilen çocukları ya da torunlarının bu tip eserler yazmaları kültür dünyamız için büyük bir eksikliğin telafisidir. Ahmet Emre Ateş, üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getiriyor. Dedesini ve ailesini anlatırken dönemi, siyasal şartları altında değerlendiriyor. Pırıl pırıl bir üslupla yazılan kitap, ismi ile müsemma: Her sayfası altın değerinde…

TOKTAMIŞ ATEŞİN DE BABASI

‘Her Sayfası Altın Değerinde: Ahmed Ateş’ kitabı aynı zamanda bir aile monografisi. Mehmet Akif’in cenazesinde bizzat bulunup cenazenin kaldırılmasına vesile olan, kocası askerdeyken kışlanın içine çadır kuran, dönemin birçok sanatçısı ile dostane ilişkiler geliştiren Cumhuriyet’in timsal öğretmenlerinden biri olan eşi Fikret Hanım’a ait anekdotlar da eminim ki okuyanlara enteresan ve keyifli gelecektir. Öbür taraftan bir döneme fikirleri ve beyefendiliğiyle damga vuran Ahmed Ateş’in oğlu Toktamış Ateş ve ailenin diğer üyeleri hakkındaki ilginç bilgi ve hatıralar da önemli.

ŞEHRİYÂR’I TÜRKİYE’YE TANITAN KALEM

1913’te Gaziantep’te doğan Ahmed Ateş, demiryolu müteahhitliği yapan ve aslen Konyalı olan Ateşzâde Mustafa Bey’in oğlu. Ateş, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde ‘Arap, Fars ve Türk filolojileriyle meşgul olmuş son devir mütehassıslarından’ tanımıyla kayıtlı. Ansiklopedideki bilgilerde, yüksek tahsilini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yapan Ateş’in fakülteden mezun olunca Arap-Fars filolojisinde hocalık yapan Prof. Dr. Hellmut Ritter’in asistanı olduğu belirtiliyor.

“an-Nâbigat ad-Dubyâni” adlı çalışması ile 1943’te doçentliğe yükselen Ateş’in bölümün öğretim ve ilmî araştırmalarına en salâhiyetli şahsiyet olarak yön verdiği belirtiliyor. 1953’te profesör olan; 1956’dan itibaren Şarkiyat Mecmuası’nı çıkaran, çeşitli ilmî müessese ve teşekküllerde ilmî ve idarî görevler almış olan Ateş’in hayatında, ehemmiyet sırasına göre, hocalığının ve Şarkiyat Enstitüsü müdürlüğünün hemen arkasından İslâm Ansiklopedisi murahhas müdürlüğü geldiği belirtiliyor. Ateş’in çoğu Arap, Fars ve Türk filolojileriyle ilgili telif, tercüme veya metin tesisi mahiyetindeki eserlerinin belli başlıları ise ‘Sindbâd-nâme’ (1948), ‘Kitāb Tarcumān al-balāġa’ (1949), ‘Vesiletü’n-necât (Mevlid)’ (1954), ‘Sultan Mahmud ve Devrinin Tarihi’ (1957), ‘Selçuklular Tarihi’(1960), ‘Risāla fī māhiyat al-ʿişḳ’ (1959), ‘Şehriyâr ve Haydar Baba’ya Selâm’ (1964) ve 1966’daki vefatından sonra yayınlanan ‘İstanbul Kütüphanelerindeki Farsça Manzum Eserler Kataloğu (1968) olarak belirtiliyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN