Balıkçı tezgâhının ardındaki öyküler

Balıkçı tezgâhının ardındaki öyküler

Hamdi Arpa’nın Samsun’un balıkçı kasabası Yakakent’teki balıkçıları roman tadında kaleme aldığı ‘Yakakent’ten Balıkçı ve Balıkçılık Öyküleri’ kitabı Yakakent Belediyesi Kültür Yayınları tarafından okura sunuldu. Bir anı ve sözel tarih çalışmasının ötesine geçen eser, şehrin tarihi üzerinden Türkiye’nin balıkçılık tarihine de bilimsel bilgiler eşliğinde ışık tutuyor.

TANER AY

Samsun’un deniz kıyısındaki tek ilçesi olan Yakakent, anne tarafımdan memleketimdir. Eski ismiyle Gümenüz’ü, Gerze’den ve Sürmene’den göç edenlerin kurduğu, ama Yunanistan mübadilleriyle inkişaf ettiği söylenir. Balıkçılığın Gerze’den ve Sürmene’den gelenlerle, tütüncülüğün ise mübadillerle geliştiği muhakkaktır. Yanlış politikalar sonucunda günümüzde tütüncülüğün kalmadığı, balıkçılığın ise bitirilmek üzere olduğu söylenebilir. Oysa, ‘60’lı ve ‘70’li yıllarda her ailenin balıkçılık ve tütüncülük öyküleri bulunuyordu.

Annemin ailesi Gerze’den gelenlerden, küçük teyzemin kocası Necmi Karabacak’ın ailesiyse Sürmene’den göç edenlerdendi. Köy Enstitüsü’nde okuyup öğretmen olan annemin, Salim dayımın ve Necmi eniştemin ağabeylerinin dışında her iki aile de balıkçılıkla uğraşmıştır. Hamdi Arpa’nın Yakakent Belediyesi Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Yakakent’ten Balıkçı ve Balıkçılık Öyküleri’ kitabını, teyzemin oğlu Ali Fuat’tan öğrendim. Gelir gelmez de, hiç ara vermeden okuyup bitirdim. Çok önemli bir araştırma ve sözel tarih çalışması olmasına karşın, bu eser hakkında bugüne kadar hiç kimsenin yazmamasıysa beni hayli şaşırttı. Kitabın yazarı Hamdi Arpa, Yakakent doğumlu bir bürokrat. Benden altı yaş küçükmüş. Sanırım Ali Fuat’ın kuşağından ve arkadaşlarından. Hamdi Arpa’nın ayrıca Ziraat Mühendisleri Odası Yayınları’ndan çıkan ‘Balıkçılık Tarihimizden Notlar’ isimli bir kitabı daha var.

‘Yakakent’ten Balıkçı ve Balıkçılık Öyküleri’ni okurken, bugün hepsi de ebedi uykularında olan Necmi eniştemle, İsmail ve İbrahim dayılarımla sohbet ettiğim hissine kapıldım. Ama hakikat anıları bile cam kırıklarına dönüştürüyor. Yakakent’te balıkçılığın nasıl oltacılıkla başladığı eniştemin ve İsmail dayılarımın bölümlerinde ayrıntılı biçimde anlatılıyor. Beni en fazla hüzünlendiren şeyse, bilimsel anlamda balıkçılığın Yakakentlilere Köy Enstitülü öğretmenlerce öğretildiğini, Lâdik Akpınar Köy Enstitüsü’nün müfredatında balıkçılığın bulunduğunu ve eniştemin ağzından Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerinin ilkokuldaki çocuklara uygulamalı balıkçılık derslerini verdiğini öğrenmem oldu. Her zaman Köy Enstitüleri’nin kapatılmasının Türkiye’deki en önemli kültürel kırılma halkalarından biri olduğunu söylerim. Bugün bir ‘kültürel çöl’ yaşıyorsak, bunun ilk bir iki nedeninden biri de Köy Enstitüleri’ni kapatan zihniyetin iktidar olmasıdır. Yakakent denilince çok kişinin aklına trol balıkçılığı gelir ama, pek doğru değildir. Çünkü, Yakakent’te trol balıkçılığı 1953 yılından sonra başlıyor. Oysa, Yakakent’i ülkemizin en önemli balıkçılık merkezlerinden biri yapan olgu, kooperatifçiliktir.

Yakakentlilerin balıkçılıktaki asıl atılımı kooperatifçilikleriyle başlamıştır. Başta eniştem ve dayılarım olmak üzere, Yakakent’te her kim balıkçı kooperatifine omuz verdiyse, hepsini rahmetle anıyorum. Nûrlar içinde uyusunlar. ‘Yakakent’ten Balıkçı ve Balıkçılık Öyküleri’, sadece bir anı kitabı ve sadece bir sözel tarih çalışması değildir, aynı zamanda bir kasabanın tarihidir, Türkiye’nin balıkçılık tarihine ışık tutacak bilimsel bir çalışmadır da. Hamdi Arpa, içinde her şey olan kitabı, bir roman tadında yazmış. Çok ama çok sevdim, sizlerin de seveceğinizden eminim. Merâk edenlerin, bu emsalsiz eseri internet üzerinden Yakakent Belediyesi’nden temin edebileceğini düşünüyorum...

KARADENİZ’DE USKUMRUNUN AVLANDIĞI GÜNLER

t37.jpg

Kitap; Samsun’un balıkçı kasabası Yakakent’teki balıkçıların öykülerinden oluşuyor. Öykülerde; Kızılırmak’ta yapılan mersin avcılığı ve havyarcılık, göllerde avcılık yapan, 1962 yılında ülkemizden ayrılan Manyas’ta yerleşik Don Kazakları, iplikten ağların yapılması, korunması için çam kabukları veya bezir yağı kullanılması, kalkan avcılığı ve kar kuyularından alınan karlarla buzlanan balıkların vapurla İstanbul’a gönderilmeleri, Karadeniz’de uskumrunun avlandığı günler, Köy Enstitülü öğretmenlerin balıkçılıkları, Rusya’ya avcılık için gidişler, Bafra Balık Gölleri, Sarıyar, Hirfanlı ve Almus barajlarında avcılık, yunus avcılığı ve yağının çıkarılması, yelken kürekten, motorlara uzanan süreç, trol avcılığının başlaması, geçmişten günümüze balıkçılıktaki değişim gibi, birçok konuda bilgiler ve anılar yer alıyor. Kitap ayrıca balıkçılığımızın geçmişi ile ilgili bilgiler vermesi, öykülerin gazete haberleri, teknik ve hukuki bilgiler ile zenginleştirilmesi nedeni ile önemli bir kaynak ve bu kapsamda ilk olma özelliğini taşıyor. Yakakent Belediyesi tarafından, Kültür Yayınlarının ilk kitabı olarak basımı yapılan kitap, 328 sayfadan oluşuyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN