ÖMER FARUK
Beren Saat ve Cansel Elçin’in başrollerini paylaştıkları, 2006-2008 yılları arasında ATV’de yayınlanan ve ‘68 bölüm’ süren ‘Hatırla Sevgili’ ‘imkânsız bir aşkı’ merkeze alarak ‘arka fonda’ yakın Türkiye tarihini/1960-1980 parantezini ekranlara getirmiş, çok sevilmiş, ilgiyle seyredilmişti. Anımsıyorum; dizinin yayınlandığı dönemde önce Adnan Menderes’e ve Demokrat Parti’ye hemen sonra Deniz Gezmiş ve 68 kuşağına yönelik yayınlarda patlama meydana gelmiş, yakın tarih ‘popüler anlamda’ ilk kez bu kadar canlı ve cesurca tartışır olmuştu.
Dizinin yayınlandığı zaman dilimi de konu edindiği dönem kadar renkli ve heyecanlıydı (ah yitip giden gençlik ve ilginç zamanlar...) AK Parti geniş bir blok tarafından ‘demokratikleşmenin’ ve sivilleşmenin ‘öznesi/öncüsü’ olarak teveccüh görürken askerin aktüel politikadaki pozisyonuyla birlikte derin devletin varlığı, uzak/yakın geçmişteki etkisi tartışılıyor, resmi tarihle, ordunun darbe yapma geleneğiyle hesaplaşılmak isteniyordu. Bu anlamda, yapımcı Tomris Giritlioğlu/senarist Nilgün Öneş ikilisinin ‘niyetinden’ bağımsız, ama bilinçli ama bilinçsiz, ‘Hatırla Sevgili’nin ‘politik/popüler gündeme’ katkıda bulunduğunu belirtmeden geçemeyiz. Hatta ‘Hatırla Sevgili’ gibi bir dizi de ancak ve ancak bu kadar serbest ve açık bir tartışma ortamında çekilip yayınlanabilirdi. Tüm bu ‘serbestliğe’ ve ‘anlayışlı ortama’ rağmen, yine anımsıyorum, Deniz Gezmiş’in idama yürüdüğü sahne televizyonda yayınlanırken ‘son sözleri’ sansürlenmiş, “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği” ifadesine yer verilememişti.
‘Hatırla Sevgili’yi farklı bir öyküyle devam ettirebilmek için yola çıkan, bu kez çok daha yakın Türkiye tarihini/1980-2002 parantezini ele almak isteyen ‘Bu Kalp Seni Unutur mu?’ isimli dizinin ‘danışma ekibinde’ Murat Belge, Fehmi Koru, Ertuğrul Kürkçü, Yasin Aktay, Mümtaz’er Türköne gibi isimler bulunuyordu. ‘Diyarbakır Cezaevi sahneleri’ nedeniyle tepki çekmiş, bizzat Genelkurmay Genel Sekreteri tarafından sertçe “TSK’ya uzun yıllar hizmet eden, bazıları terör örgütü tarafından şehit edilmiş personele karşı yanlı, tek taraflı ve akıl dışı iddialar gündeme gelmektedir” ifadeleri ile eleştirildikten sonra 17. bölümde ‘apar topar’ yayından kaldırılmıştı. Bazı şeyleri ‘hatırlamak’ için çok erkendi anlaşılan!
Kitaba dönelim. Editörlüğünü Remziye Köse Özelçi’nin yaptığı çalışmaya ‘dört farklı yazar’ katkıda bulunmuş: Betül Görgülü (Galatasaray Üniversitesi), Deniz Zorlu (Koç Üniversitesi), Nur Sarpkaya (Ankara Üniversitesi), Zeynep Günay (Marmara Üniversitesi). Deniz Zorlu ulusal tarihin ‘melodram olarak’ kurgulanışını ele alırken, Nur Sarpkaya ve Betül Görgülü ‘kadının’ özelde bu dizi/genelde televizyon dizilerindeki konumu üzerine durmuşlar. Zeynep Günay ise ‘68’in mirasını’ ve popüler kültürün ‘kollektif hafızayı’ nasıl oluşturduğunu tartışıyor. Antonio Gramsci’den alıntılamış: “Tarih her daim çağdaştır, yani siyasaldır.”

Yıldızı ‘Hatırla Sevgili’ ile parlayan başrol oyuncularından Okan Yalabık’ın 6 Haziran 2008 akşamı yayınlanan son bölümdeki ‘epilogda’ dediği gibi, “dizi boyunca yitirilmiş bir saflığın ya da nispeten daha az karmaşık bir hayatın ardından göz yaşları döküldü” ve “yepyeni bir farkındalığın dili” oluşturulmak istendi. Yalabık’ın ardından ekranda görünen senarist Nilgün Öneş de şöyle bitirmişti: “Belki hâlâ umut vardır. Çünkü itirazlar ve umutlar henüz kaybolmadı. Belki hâlâ çok kimlikli çok kültürlü çok dilli bir toplumda bir arada yaşama şansını kaybetmedik.”
Bu sözlerin/ve dizinin üzerinden neredeyse 20 sene geçti. Birgün ‘bu yirmi senenin de’ öyküsü televizyon dizilerine, kitaplara, belgesellere konu olacak. Yavaş yavaş başladı zaten: ‘Kızılcık Şerbeti’, ‘Kızıl Goncalar’ vs. Zeynep Günay’ın makalesinde dediği gibi, ‘kollektif hafıza’ artık yalnızca okul müfredatı ve romanlarla değil ‘popüler kültür/televizyon dizileri’ aracılığıyla oluşturuluyor. ‘Hatırla Sevgili’ üzerine yapılan ‘okuma çalışmasının’ bir benzerinin, ‘toplumsal belleğin’ ve ‘popüler politik dilin’ inşa sürecini doğrudan doğruya belirleyen ‘Kurtlar Vadisi’, ‘Muhteşem Yüzyıl’, ‘Diriliş Ertuğrul’ gibi diziler üzerine de yapılması gerektiğini düşünüyorum. ‘Kurtlar Vadisi’nin ‘Ulusalcı/Milliyetçi’ fikirlere ve duyarlılığa yaptığı katkı yadsınabilir mi meselâ? Oturulup çalışılmalı.
