UNESCO zaferi tamam şimdi sıra aydınlarda

UNESCO zaferi tamam şimdi sıra aydınlarda

Orhun’dan bugüne uzanan dil mirasımız tescillendi, UNESCO,15 Aralık’ı ‘Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ ilan etti. Türk dünyası ile ekonomik bağların gölgesinde kalan kültürel iş birlikleri için tarihi bir fırsat sunan kararı KARAR’a değerlendiren Ahmet Bican Ercilasun,İskender Öksüz, Adnan Özer, Selim Babullaoğlu, Seyfettin Hüseynli ve Mehmet Cemal Çiftçigüzeli’nin çağrısı ortak: Bu zafer, Türk aydınını uyandıracak ilmi çalışmalarla taçlandırılmazsa ‘sıradan bir gün’ olmaktan öteye geçemez.

Türkiye ve Türk dili konuşan bütün ülkeler ve topluluklar için tarihi bir gelişme yaşandı. UNESCO, 15 Aralık’ın büyük bir coğrafyanın ortak mirası olan ‘Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nü ilan edilmesi kararını alarak, dilimizin uluslararası alanda hak ettiği saygınlığa kavuşmasının önünü açtı. Haberi duyuran Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kararın Türkiye Cumhuriyeti ve Türk devletlerinin ortak çalışmasıyla hayata geçtiğini vurgulayarak, “Bu başarı, Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin somut göstergesidir” dedi. 15 Aralık 1893’ün, yani Orhun Abideleri’nin çözülerek Türk dilinde yazıldığının dünyaya duyurulduğu günün yıl dönümü olan 15 Aralık’ın bu özel gün olarak belirlenmiş olması ise kararın manevi değerini katbekat artırıyor. Bu zafer, Türk dünyası ile neredeyse bir asırdır akamete uğrayan, son yıllarda ise kazandığı ivmeyle artan ilişkilerimizin çoğunlukla ekonomik ve siyasi boyutta kalması, ancak kültürel ve edebi çalışmaların yeterli derinliğe ve sürekliliğe ulaşmaması eleştirilerinin gölgesinde büyük bir motivasyon kaynağı. Türk Dünyası ile bağlarımızı yalnızca ticaret odalarında değil, asıl kalbimiz olan dil ve edebiyat sahasında güçlendirmemiz gerektiğini yaptığımız haberlerde sürekli yineliyoruz.

Şimdi soru şu: UNESCO’nun ilan ettiği bu tarihi günün, tıpkı geçmişteki ‘Yunus Emre Yılı’ gibi temsili bir kutlamadan ibaret mi kalmaması, Türk dünyasının ortak kültürünü ayağa kaldırmak için bir fırsata çevirmek adına neler yapılmalı?

Bu soruların cevabı için Türk dili ve dünyası üzerine samimi çalışmalar yaptığını bildiğim türkologlardan şairlere, akademisyenlerden yazarlara saygın isimlerle konuştum. Görüş beyan eden isimlerin ortak paydası net: 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü, Türk dillerinin korunup geliştirilmesi için sunulmuş büyük bir imkan ve fırsat. Ancak bu fırsat, ideolojik ayrım yapılmadan, yorulmadan, ilmi çalışmaların yanı sıra büyük sahne eserleri, dil kongreleri ve en önemlisi de konuya hayli duyarsız Türk aydınında da heyecan uyandıracak çalışmalarla desteklenmeli. Yoksa sıradan bir takvim yaprağı olmaktan öteye geçemez.

adnan-ozer.png

ADNAN ÖZER

‘TÜRKİYE YÜZYILI’ DİLSİZ OLMAZ, KONGRE YAPILMALI

Bizim yurdumuz, divanımız, mekanımız ve de yegane malzememiz dil. Şair olarak tabii ki bunu vurgulamak istedim. UNESCO’nun Dünya Türk Dili Ailesi Günü ilan etmesi değerli, bu bizim dünyada varlığımızı göstermenin ayrı bir fırsatıdır. Fakat bu tür ilan etmeler, günler öncelikle temsilidir. Yunus Emre Yılı ilan edildi, ne oldu, hiçbir şey. Yani önünün, ardının, içinin dolması gerekiyor. İster istemez Türk devletlerinin işi. Ama biz bu konuda biraz geriyiz. İletişim, edebiyat, bilim-teknoloji vb dillerde standartlaşma -ki kendisi de yabancı bir kelime- toplumları ayakta tutacak sosyal kültürel empatinin derinleşmesi, tarih bilinci, köken bilinci vb. alanlarda çalışma gerekiyor. Bizim taraftan, yani edebiyat tarafından somutlaştırırsak en az iki yılda bir bir kongre yapılmalı. Ben bunun projesini geçmişte yazmış, etmiş, uğraşmış biri olarak söylüyorum, hiçbir netice alamamıştım. ‘Türkiye Yüzyılı’ derken dil olmadan ne konuşacağız demiştim. Bize benzer evrensel nitelikte bir kültürel durum İspanya’dır. 400 milyon İspanyolca konuşan var, ardından biz geliyoruz 250 milyon ile. İspanya, iki yılda bir İspanyolca konuşulan bir ülkede kraliyet uhdesinde dil ve edebiyat kongresi yapıyor. Kral gidiyor, yazarlarla bir araya geliyor. Biz bunu hiç olmazsa Orhan Pamuk’un Nobel alması ile başlatabilirdik. Ve kuvvetle bu konuda hiçbir şekilde ideolojik ayrım yapılmamalı. Bu işleri şiir şölenleri yapalım, o gitsin bu gelsinden öteye geçirmek lazım. Türkiye Yüzyılı ‘dilsiz’ olmaz.

selim.png

SELİM BABULLAOĞLU

BİZİM DİLİMİZ MERT İNSANLARIN DİLİDİR

UNESCO tarafından 15 Aralık tarihinin Dünya Türk Dili Ailesi Günü ilan edilmesi önemli bir olay, bir tür itiraftır. Gelecek yıl Bakü’de I. Türkoloji Kurultayı’nın 100. yıl dönümünün büyük bir törenle kutlanacağı vakit öncesi bu karar özellikle memnuniyet vericidir, artık dünya kültür takviminin önemli bir günü olarak tarihe geçmiştir. Dilimiz Türk’ün binlerce yıllık şanlı tarihinin, zengin kültürel ve edebi mirasının dilidir. ‘Göktürk Abideleri’, ‘Divanı Lügati’t-Türk’, ‘Kutadgu Bilig’, ‘Divan-ı Hikmet’, ‘Kitab-ı Dede Korkut’, ‘Oğuz Kağan’, ‘Manas’, ‘Köroğlu’, ‘Alp Er Tonga’, ‘Alpamış’, ‘Edige’ destanları, sözlü ve yazılı anıtlardan beslenmiş şiirin, edebiyatın dilidir; bugün ise Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, bütün Türk devletlerindeki ve topluluklarındaki mert insanların dilidir, şevkle yeniden konuşulmakta, bir pınar gibi coşmaktadır.

Büyük Azerbaycan şairi Şehriyar şöyle derdi:
‘Türk’ün dili gibi sevgili, istekli (arzulanan) dil olmaz...’
Bahtiyar Vahabzade ise şöyle yazıyordu:
‘Sende benim halkımın kahramanlık dolu Tarihi yapraklanır,
Benim adımsın-sanımsın,
Namusumsun, vicdanımsın!”

sey.png

SEYFETTİN HÜSEYNLİ

YORULMADAN, ETKİLİ BİR ŞEKİLDE ÇALIŞMALIYIZ

UNESCO-nun 15 Aralık’ı ‘Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ ilan etmesi hem çok hoş bir sembolik anlam taşımakla beraber, hem de büyük siyasi-medeni önem arz ediyor. İşin sembolik yönü esasen bu günün Danimarkalı Vilhelm Tomsen tarafından Orhun yazıtlarının çözülerek okunduğu 15 Aralık 1893 tarihi ile aynı günde ilan edilmesi ve sonuna yaklaştığımız 2025 yılının böylesine önemli bir hadise ile kapatmamızdır. Bu kararın siyasi-kültürel önemi ise uzun zamandan beri başta Azerbaycan ve Türkiye olma üzere Türk devletlerinin can attıkları yüksek bir hedefe nihayet varılmasıdır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin, özellikle merhum lider Haydar Aliyev’in, günümüzde ise Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev’in bu yolda üstün, devamlı gayret ve çalışmaları olmuş ve hala da Cumhurbaşkanımızın himayesi altında bunlar devam ettirilmektedir. ‘Bizim Ailemiz Türk dilleri ve devletleri ailesidir ve bundan başka da bir ailemiz yoktur’ diyen İlham Aliyev’in iradesi sayesinde Türk dillerinin önemli kolu olan Azerbaycan dilinin korunması, geliştirilmesi, aynı zamanda Türk Dili Ailesi içerisinde birlik-beraberliğin sağlanması için büyük işler yapmıştır. UNESCOnun bu kararı Türk devletlerinin siyasi-askeri ve ekonomik gücünün daha da arttığının bir göstergesidir. Bu sayede Türk dillerinin dünyadaki yeri ve rölu bir daha tasdiklenmiş oldu. UNESCO’nun bu kararı alması Türk dillerinin korunup geliştirilmesi için yeni imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatları düzgün kullanmalı, hem siyasiler, hem de Türk dünyası aydınları, yazarları, edebiyat ve sanat insanları olarak Türk dillerinin seviyece bir kaç adım daha ileriye götürülmesi için yorulmadan, etkili bir şekilde çalışmalıyız. Bunun yolu ise çeşitli etkinlikler, sempozyumlar, festival ve diğer toplantılardan, ortak edebi-kültürel çalışmalardan, Türk dillerinin güzellik ve imkanlarını ortaya koyan, dünyaya tanıtan değerli eserler yazmak ve yayınlamaktan geçiyor. 15 Aralık ‘Türk Dili Ailesi Günü’müz kutlu, hayırlı ve ebedi olsun!

iskender.png

PROF. DR. İSKENDER ÖKSÜZ

YENİDEN TÜRK DÜNYASININ AĞIRLIK MERKEZİ OLMALIYIZ

Sosyal dilbilimci Max Weinreich, ’Dil, ordusu ve donanması olan bir lehçedir’ der. Devleti olan bir lehçedir demek daha doğru. Gelişmiş bir ‘ortak yüksek kültür’ de ancak devlet sayesinde mümkün. Çünkü millet sosyoloğu Ernest Gellner’e göre milleti yaratan, ortak yüksek kültürdür. Nihayet askerî tarih ve strateji profesörü Azar Gat’ın millet teorisine geliyoruz. Gat basitçe şöyle diyor: ‘Devlet varsa, millet vardır’… Bütün bu ifadeler, tek başlarına doğru tespitler. Gaspıralı da ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ diyor. Bu Gaspıralı zamanında kısmen vardı. Bir ağırlık merkezi gerekiyor. Ağırlık merkezinden kasıt ekonomik güç, siyasi güç, askerî güç, kültür gücü… Bunlar eritme kazanının ateşi. Gaspıralı zamanında bu Osmanlı idi. Şimdi iletişim vasıtaları ile bu daha kolay. Neden Türkiye olmasın? Türkiye, Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nü ‘dilde, fikirde, işte birlik’ perspektifinde ele alarak, Türk dünyası için bu konuda bir ağırlık merkezi olmalı.

memo.png

MEHMET CEMAL ÇİFTÇİGÜZELİ

DİLİN TEKELLEŞMEDEN KURTULMASI İÇİN BİR FIRSAT

Çok önemli bir gelişme. Bu günümüzde dilin tekelleşmeden kurtulması için önemli bir adım, fırsat. Dünyada 350 milyon civarında Türkçe şiveleri ve lehçeleri konuşan insan var. Bu dillerdeki yakınlıkları da böyle bir günde göreceğiz. Böyle bir gün üze­rinden yapılacak çalışmalar sivil toplumlar arasındaki ilişkileri, birlikteliği de artırır. Kutluyorum düşünenleri, kabul ettirenleri. Dilerim daha faydalı neticeler alınır. Dilin sadece kültürel çalışmalar, örgütlenmeler için değil her türlü sektörel anlamda önemli bir yeri var. Türk dünyasında bu gelişmeler rejimlerin yapıları itibari ile ağır işliyor. İyi çalışmalar da oluyor, ortak kelimeler, aynı anlama gelen kelimeler konusunda akademik çalışmalar, sözlükler yayınlandı. İleride belki ticaret ve sanayi odaları da bu tür dil çalışmaları yaparak kendi üyelerinin, firmalarının çalışmalarını güçlendirir. Çünkü dil insanın olduğu gibi dünyanın da kalbi. En öncü ülke bu konuda Türkiye, ardından Özbekistan ve Kazakistan geliyor. Dilerim diğer ülkelerde de akademik ve bilimsel çalışmalar artar. Rusya içinde olan Türk cumhuriyetlerimiz var mesela, özellikle Tataristan, Kazan ve Kırım’da ciddi çalışmalar oluyor. İş adamlarımız buralarda dil yakınlığından daha rahat çalışıyorlar. Polonya’ya gittiğimde bir Türkoloji bölümü öğretim üyesi arkadaşımız sektörün Türkoloji öğrencilerini almak için sıraya girdiğini söylemişti. Dünya Türk Dil Ailesi Günü bu tür gelişmelere de öncü olacaktır. Daha da önemlisi yapılacak çalışmaların dünya barışına da ciddi katkılar sunacağını seziyorum.

bic.png

PROF. DR. AHMET BİCAN ERCİLASUN

15 ARALIK ORHUN ABİDELERİ’NİN TÜRK DİLİNDE YAZILDIĞININ DÜNYAYA DUYURULMASININ DA YIL DÖNÜMÜ

15 Aralık’ın tarihi bir Türk şehri olan Semerkant’ta UNESCO tarafından Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak kabul edildi. Türkmenistan dışındaki bağımsız Türk devletlerinin verdiği teklife 26 üye de destek verdi ve UNESCO kabul etti. 15 Aralık tarihi önemli çünkü 15 Aralık 1893 Orhun Abideleri’nin çözülmesinin ve Türk dilinde yazıldığının bütün dünyaya duyurulmasının yıl dönümü. Bu tarihin belirlenmesinde bizim UNESCO Milli Komisyonu Başkanı Öcal Oğuz’un çok büyük gayreti var, iki yıl önce konunun uzmanlarını topladı, ben de katıldım, hangi gün olsun vs bunları hep konuştuk. Bu tarihte anlaşıldı. Sonra da diğer Türki Cumhuriyetlerin UNESCO Milli Komisyon Üyeleri ile yaptığı toplantılarda aktardı, onlara da benimsediler. Böylece dünyaca tanınmış bir Türk dili günümüz olmuş oldu. Bu yalnız Türkiye için değil Kazakça, Özbekçe, Kırgızca, Türkmence, Azeri Türkçesi gibi dünyanın her tarafındaki yazı dilleri ve lehçelerini içine alıyor.

ERGENEKON GİBİ DESTANLARIMIZ MÜZİKLİ SAHNE ESERLERİ YAPILMALI

Bugünden itibaren birçok panel ve toplantı olacak, birçoğuna ben de katılacağım. Türk dilinin büyük eserleri ve tarihi hakkında ilmi toplantılar mutlaka yapılmalı. Bunlardan daha da önemli büyük müzikli sahne eserleri yapılmalı. Mesela biz Ergenekon Destanı’nı hala bir sahne eseri haline getiremedik. Biz operalara fazla önem vermiyoruz ama Türk tarihinde operaya uygun çok önemli malzemeler var.

BİRKAÇ BİNLİK BİR TÜRKOLOJİ ORDUMUZ VAR

İlmi çalışmalarımız yürüyor zaten. Ülkemizde bugün Türkoloji çok ilerlemiş durumda. Türk lehçelerinin tamamıyla ilgili en az dört beş uzmanımız var. Türkoloji bölümlerinin sayısı üniversite sayısından fazla. Türkiye’de birkaç binlik bir Türkoloji ordusu var. Ötüken Neşriyat mesela Türk dünyasından yüzlerce eseri yayınladı. Bütün bu ilmi çalışmalar bütün Türk dünyasında iktidarlara rağmen yürüyor. Çünkü kamu oyundan, özellikle gençlerden gelen baskılar var. İktidarlar bunu görüyor ve bir nevi günah çıkarmak kabilinden bu faaliyetleri yapıyorlar.

TÜRK AYDINI UYANDIRILMALI

Şimdi 15 Aralık Dünya Türk Dili Günü işini başaran Türkiye bütün Türk cumhuriyetleri, toplulukları birbirinin eşit kardeşleridir fikrinden taviz vermeden, bu konuda girişimlerini artırmalı. Öte yandan bizde eksik olan şu ki, bütün bu çalışmalar yapılıyor ama Türk aydın kamuoyuna ve basına yansımıyor. Siz mesela KARAR olarak bir istisnasınız bu konuda sürekli haberler yapıyorsunuz. Ancak bütün basına yansımama hali çok büyük eksiklik. Türkiye Türk aydın kamuoyunu uyandıracak çalışmalar yapmalı. Türk aydının buna ilgi duymasını sağlamalı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN