Musibetlere sabretmek de bir ibadettir

Musibetlere sabretmek de bir ibadettir

Musibetlerin varlığı, hayat boyu insanların yakasını bırakmayacak, imtihan süresi bitmeden musibetler de bitmeyecektir. İnsanın imtihan süresi ise, dünyadan göç edip ahirete intikal edinceye kadar devam edecektir. Bu açıdan bakıldığı zaman, hastalık ve musibetler söz konusu olduğunda, insanlar bunun da ibadetlerden bir ibadet olduğu düşünmeli ve teşekkür etmeyi bilmelidir.

PROF. DR. NİYAZİ BEKİ | KARAR 

İmtihan için yaratılan insanın temel iki sorusu vardır. Biri, verilen nimetlere karşı insanın şükür edip etmediğini görmeye yöneliktir. İkincisi, kişinin başına gelen musibet ve hastalıklar karşısında sabredip etmediğini ortaya çıkarmaktır. Bundan anlaşılıyor ki; musibetlerin önemli bir kısmı imtihan içindir. Aşağıda bu hususa işaret eden bazı ayetleri takdim ediyoruz: 

“Yoksa sizden öncekilerin çektikleri sıkıntılar ile karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” diye niyaz etmişlerdi. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır” (Bakara, 2/214). 

“Elif Lam Mim, İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, sadece ‘iman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?  Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; keza O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır” (Ankebut, 29/1-3). 

Bu ayetlerde insanların “iman ettik” demekle imtihan dışı bırakılmayacakları, daha önceki mümin insanların da imanlarına rağmen, yine de kendileri için söz konusu olan imtihanların devam ettiğine dikkat çekilmiştir. İmandan sonraki imtihan imanı test etmeye yöneliktir. Çünkü “iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder” (Sözler ( 314 ).

Binaenaleyh, Allah’a teslimiyeti ve tevekkülü temin etmeyen bir imanın tahkiki ve hakikî bir iman olduğunu söylemek zordur. İşte musibet ve belalar karşısında ilahî takdire teslimiyeti gösterip göstermemek, ilahî hikmet, adalet, şefkat ve merhamete güvenip güvenmemek, Allah’a tevekkül edip etmemek, bu teste tabi tutulan imanın kuvvetli ve sağlam olup olmadığını gösteren şaşmaz ve şaşırtmaz bir ölçü olacaktır. Yukarıda zikredilen ayette yer alan “Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; keza O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır” ifadesinde bu gerçeğin altı çizilmiştir. 

ŞİKAYET YERİNE TEŞEKKÜR ETMEYİ BİLMELİ 

“Biz mutlaka sizi biraz korku, biraz açlık yahut mala, cana veya mahsullere gelecek noksanlıkla imtihan ederiz. Sen sabredenleri müjdele!” (Bakara:155-156) mealindeki ayetin ifadesinden de anlaşıldığı gibi, bu imtihanla ilgili musibetlerin varlığı, hayat boyu insanların yakasını bırakmayacak, imtihan süresi bitmeden musibetler de bitmeyecektir. İmtihan süresi ise, dünyadan göç edip ahirete intikal edinceye kadar devam edecektir.

Bu açıdan bakıldığı zaman, hastalık ve musibetler söz konusu olduğunda, insanlar bunun da ibadetlerden bir ibadet olduğu düşünmeli ve menfi ama halis bir ibadet olması hasebiyle ondan teşekki değil ona teşekkür etmeyi bilmelidir. Böylece insanın –müspet ibadetlerden- örneğin namaz, oruç ibadetini devam ettirmekte sabrın ötesinde bir huzur bulduğu gibi, -menfi ve hâlis bir ibadet olan- musibet ve hastalıklar vasıtasıyla kazandığı manevi mertebeleri düşündüğü zaman yine sabrın ötesinde huzur bulacak ve teşekkür edecektir. 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN