BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Belma Karini, glokomun dünyada geri dönüşü mümkün olmayan körlüğün en önemli nedenleri arasında olduğunu anlattı. Bu hastalığın sinsiliğine dikkat çeken Karini, "Ne yazık ki birçok hasta hastalığın farkında olmadan yaşıyor. Çünkü glokom genellikle belirti vermez, şikayetler ise çoğu zaman hastalığın ileri evrelerinde ortaya çıkar" dedi.
OPTİK SİNİRDE OLUŞAN ZARARLA ORTAYA ÇIKIYOR
2040 yılına kadar dünyada 111 milyonu aşkın kişinin glokomdan etkileneceğini aktaran Dr. Karini, bu hastalığın göz sinirinde hasara neden olan nörodejeneratif bir hastalık olduğunu aktardı. Göz içi basıncının yüksek olmasıyla bağlantı kurulsa da normal basınç değerlerinde de glokom gelişebileceği bilgisini veren Dr. Karini, "Optik sinirin zamanla zarar görmesi, kişinin görme alanında kayıplara ve kalıcı görme kaybına yol açar" şeklinde konuştu.

İKİ ANA TÜRÜ BULUNUYOR
Hastalığın açık açılı ve açı kapanması olacak şekilde iki ana türü olduğunu belirten Dr. Karini, açık açılı glokomun daya yaygın ve sinsi olduğunu, açı kapanması glokomun da ani ve belirgin semptomlar gösterdiğini aktardı. Dr. Karini, glokomun çok faktörlü bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, kimi kişilerin bu hastalığa yakalanma riskinin oldukça yüksek olduğunu dile getirdi. "Yüksek göz içi basıncı, ince kornea, ileri yaş, genetik yatkınlık ve ailede glokom öyküsü bulunanlar risk altındadır" diyen Dr. Karini, şeker hastalığı, migren, dolaşım bozuklukları, uzun süreli kortizon kullanımı, sigara ve sağlıksız yaşam tarzının da riski artıran diğer önemli etkenler arasında yer aldığını vurguladı.
KAPSAMLI TARAMA TEŞHİSİ KOLAYLAŞTIRIYOR
Glokom tanısının sadece göz tansiyonu ölçümü ile mümkün olmadığını, kapsamlı bir göz muayenesinin şart olduğunu aktaran Dr. Karini, "Gözün biyomikroskopik değerlendirilmesi, kornea kalınlığının ölçülmesi, görme alanı testleri, OCT (optik koherens tomografi) ve gonioskopi gibi ileri tetkikler glokom tanısında büyük rol oynar" dedi.

FARKLI TEDAVİ YÖNTEMLERİ UYGULANIYOR
Glokomun tedavisinde temel amacın göz içi basıncını kontrol altına alarak göz sinirini korumak olduğunu belirten Dr. Karini, tedavi yöntemlerinin hastalığın tipi ve evresine göre değişiklik gösterdiğini söyledi. "İlk basamak genellikle göz damlalarıdır. Ancak bu yeterli olmadığında lazer tedavisi veya cerrahi yöntemlere başvurulabilir. Mikroinvaziv glokom cerrahisi, trabekülektomi ve tüp implantları gibi farklı cerrahi seçenekler mevcuttur" diyen Karini, ayrıca bazı nöroprotektif suplementlerin de tedaviye destek olarak kullanılabileceğini ifade etti.

GLOKOMDAN KORUNMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Glokomdan korunmak için hastalara tavsiyelerde bulunan Dr. Karini, şunları söyledi:
"Yeşil yapraklı sebzeler, omega-3 yağ asitleri, antioksidan açısından zengin meyveler ve B3 vitamini gibi bazı besin öğeleri göz sağlığı açısından oldukça faydalıdır."
