Dünya genelinde yaşanan organ bağışı krizine çözüm bulma potansiyeli taşıyan hayvanlardan insanlara organ nakli (ksenotransplantasyon) alanında tarihi bir eşik aşıldı. Çinli araştırmacılar, daha önceki denemelerden farklı olarak, beyin ölümü gerçekleşmiş bir birey yerine, yaşayan bir kanser hastasına genetiği değiştirilmiş domuz karaciğeri naklettiklerini duyurdu.
Masum görünen bir güzellik sorunu değil! Kaşlarınızın dış kısmında dökülme varsa sebebi bu olabilir
TARİHİ NAKİL: VÜCUT ORGANI BİR AYDAN UZUN SÜRE REDDETMEDİ
"Journal of Hepatology" dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, 71 yaşındaki karaciğer kanseri hastasına, genetik olarak insan vücuduna uyumlu hale getirilmiş bir domuz karaciğeri nakledildi. Operasyonun ardından tıp dünyasının en çok merak ettiği konu olan organ reddi, ilk 31 gün boyunca gerçekleşmedi. Bu durum, genetik modifikasyonların akut organ reddini önlemede ne kadar başarılı olabileceğini gösteren önemli bir kilometre taşı olarak kabul edildi.

KOMPLİKASYONLAR GELİŞTİ, HASTA 171. GÜNDE HAYATINI KAYBETTİ
Ancak, nakilden sonraki 38. günde karaciğerde bazı komplikasyonlar gelişmesi üzerine, organ cerrahi bir operasyonla hastanın vücudundan geri alındı. Organın çıkarılmasının ardından hastanın durumunun düzeldiği belirtildi. Ne var ki, 71 yaşındaki hasta, nakilden 171 gün sonra, tekrarlayan üst sindirim sistemi kanamaları nedeniyle hayatını kaybetti. Araştırmacılar, hastanın ölümünün doğrudan organ reddiyle ilişkili olmadığını, ancak genel sağlık durumunun hassasiyetinin bir sonucu olduğunu belirtti.

AMAÇ, MİLYONLARCA İNSANIN BEKLEDİĞİ ORGAN NAKLİ KRİZİNE ÇÖZÜM BULMAK
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünya genelinde ihtiyaç duyulan organların yalnızca yüzde 10'u karşılanabiliyor. Milyonlarca insan organ beklerken hayatını kaybediyor. Ksenotransplantasyon olarak bilinen hayvanlardan insana organ nakli yöntemi, bu küresel krize bir çözüm sunmayı hedefliyor. Çin'de gerçekleştirilen bu çalışma, karşılaşılan zorluklara rağmen, gelecekte organ bekleyen hastalar için yeni bir umut kapısı aralıyor. Araştırmacılar, bu denemenin, organların reddedilme riskini daha da azaltmak için daha ileri düzey genetik düzenlemelerin önemini ortaya koyduğunu vurguladı.

