Sahurda ve iftarda nasıl beslenmeliyiz? Ramazan'da çay tüketimi nasıl olmalı?

Sahurda ve iftarda nasıl beslenmeliyiz? Ramazan'da çay tüketimi nasıl olmalı?

Sahurda ve iftarda nasıl beslenmeliyiz? Ramazan'da çay tüketimi nasıl olmalı? Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez Ramazanda beslenme ile ilgili uyardı.

5 Mayıs akşamı ilk sahura kalkılacak ve 6 Mayıs'tan itibaren Ramazan 2019 başlayacak.  Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez iftar ve sahur sofralarında neler dikkat edilmesi gerektiği açıkladı. Peki Sahurda ve iftarda nasıl beslenmeliyiz? Ramazan'da çay tüketimi nasıl olmalı?  İşte Prof. Dr. Sönmez'in çay ve sigara ile ilgili yaptığı uyarıları...

İFTARDA ÇOK ÇAY İÇSİNLER AMA SAHURDA ÇAY İÇMESİNLER

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, 2019 Ramazan ayı öncesinde oruç tutmak isteyen vatandaşları uyardı. Sönmez iftarda yemeğe birden yüklenmemek, sahurda ise kesinlikle karbonhidratlı yiyecekler tüketmemek gerektiğini belirterek, "İftarda çok çay içsinler ama sahurda çok çay içmesinler çünkü çay idrar söktürücüdür, su kaybettirir. Sahurda bir veya iki yumurta yesinler" dedi.

19-05/02/sigara.jpg

SİGARA ANİ ÖLÜMLERE NEDEN OLUYOR

Ramazan dolayısıyla özellikle kalp hastalarına çağrıda bulunan Sönmez, şunları kaydetti:

"Önümüzde ramazan var. Bu konuda cüretkar bir beyanatta bulunuyorum; bazı meslektaşlarımız bunu söylemekten çekindikleri için gerçekten yanlış yapıyorlar. Eğer kalp krizi geçirmişse, stent konulmuşsa, by-pass ameliyatı olmuşsa, bu hastalarımız lütfen oruç tutmasınlar çünkü 16 saatlik susuzluk süresinde kan çok koyulaşıyor. Kan koyulaşınca akışkanlığı azalıyor. Dolasıyla mevcut bir by-pass, stent veya yüzde 40-50 problem vermeyen damar pıhtılaşarak tıkanabilir ve kalp krizi geçirebilirler."

Diyabet ve böbrek hastalarının, hamilelerin ve süt verenlerin de oruç tutmasını önermeyen Sönmez, "Bir başka problemimiz sigara içenler özellikle iştahla 4-5 sigarayı arka arkaya içiyorlar. Sahurda günlük stoklarını almaya çalışıyorlar. Bunlarda ani ölümler her zaman görülebilir" dedi.

19-05/02/kalp.jpg

KALP KRİZİNDEN ÖLÜMLERİN ARTMADI, HASTALIKLARIN ARTTI

Sönmez, Türkiye'de kalp krizinden ölümlerin artmadığını, hastalıkların arttığını söyledi.

Ülkenin her ilinde artık bir kalp cerrahisi ve kardiyoloji merkezi olduğuna dikkati çeken Sönmez, "Dolayısıyla anında müdahaleler artıyor. Hastalık arttı ama ölüm sayısı azaldı çünkü ilk dört saat içinde müracaat eden her hastaya mutlaka hayat kurtarıcı stent konabiliyor. Daha sonra ameliyatlar yapılabiliyor" diye konuştu.

KALP ŞİKAYETLERİ HER MEVSİMDE GÖRÜLÜYOR

Dr. Sönmez, 20 sene önce son derece kötü hastaları ameliyat ettiklerini dile getirerek, kişinin hastaneye kalbi çok harap olmuş halde geldiğini hatırlattı. Kalp krizinden sonraki ilk müdahalelerin hayat kurtarıcı olduğuna işaret eden Sönmez, kalp şikayetlerinin her mevsimde görüldüğünü açıkladı. 

19-05/02/ramazan-sofrasi.jpg

SAHUR VE İFTARDA NASIL BESLENİLMELİ? 

Prof. Dr. Karatay, günde iki öğün yemek önerdiğini, İbn-i Sina'nın da "İki öğün sağlıklıdır, üçüncü öğün hastalıktır." dediğini anımsattı.

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, ramazan ayında sağlıklı beslenme konusuna tavsiyelerde bulundu. Ekmek, şeker ve şekerli içecekler gibi acıktıran şeylerden kaçınılması gerektiğini belirten Karatay, bol su tüketilmesi tavsiyesi yaptı.
İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, ramazan ayının insan sağlığı için çok önemli olduğunu, sıcak ve uzun günlerde oruç tutarken bol su tüketilmesi gerektiğini söyledi.

Hz. Muhammed'in iki öğün ve az yemek yediğinin bilindiğini belirten Karatay, "Bu (Günde iki öğün yemek), vücudun bir süre dinlenmesine, rahatlamasına, kendini toparlamasına, fabrika ayarlarına dönmesine fırsat tanımak demektir. Şimdiye kadar 'Sık sık ye, az ye.' diye diye insanları enine büyüttüler. İnsan organizması fizyolojik olarak iki öğün, hastaysa en fazla üç öğün yemeye programlanmıştır. " diye konuştu.

RAMAZANDA ACIKTIRAN YİYECEKLER

Karatay, oruçluyken herkesin normal hayatını sürdürmesi gerektiğini anlatarak, "76 yaşındayım, senelerdir 2 öğün yiyorum ve normal hayatımı sürdürüyorum. Her türlü aktivitemi de yapıyorum. Bunun alışkanlıkla ilgisi yok. Sağlıklı beslenirseniz vücut ve hücreler zaten toparlıyor. Acıkmıyorsunuz, acıkan beyniniz. Acıktıran da ekmek, şeker ve şekerli içecekler. Bunlar çok çabuk acıktırır ve susatır" ifadelerini kullandı.

Ramazanda susuz kalmamanın, hakiki ve sağlıklı protein ve karbonhidratlarla beslenmenin önemli olduğunun altını çizerek, "boş" kalorilerden, çabuk acıktıran, halsiz bırakan yiyeceklerden uzak durulmasını önerdi.

19-05/02/ramazanda-su-icmek.jpg

RAMAZANDA SU TÜKETİMİNE DİKKAT

Suyun önemine işaret eden Karatay, ramazana bol su içerek hazırlanılması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Şimdiden vücudumuzu sulandırmamız, yani bol su içmemiz lazım çünkü iftara doğru baş ağrısının sebebi açlık değil, susuzluktur. Şimdiden az yemek yiyerek vücudu hazırlamak diye bir şey yok. Sağlıklı yiyeceksiniz. Sağlıklı yerseniz, zaten vücut fazlasını istemiyor. Vücudun ihtiyacını doğal yiyeceklerle gidermek mecburiyetindeyiz. Her insanın vücudunun ihtiyacı değişiktir. İşlenmiş gıda, pakete girmiş gıda olmayacak. Pakete girmiş şekerli, gazlı içecekler olmayacak. Sağlıklı, hakiki besin vücuda girerse zaten acıkmıyor insan."

19-05/02/gullac-tatlisi.jpg

RAMAZANDA GÜLLAÇ TATLISI

Ramazan tatlarının baş tacı güllaç, bu yıl da sofralardaki yerin almaya hazırlanıyor.

Yaklaşan Ramazan ayı nedeniyle güllaç, lokanta tezgahlarındaki yerini almaya başladı. Yufka, süt ve şeker üçlüsünden oluşan tatlının yapımının kolay olması sebebiyle ramazan aylarında tercih edildiğini belirten Bursalı lokanta işletmecisi Emir Topluk, "Anadolu'da çok fazla ramazan ritüeli var. Bu ritüellerin arasında güllaç da var. Güllaç tatlısı zaruri mutfağın bir sonucu. Anadolu'da halk, nişasta çuvallarını böceklenmemesi için saklamak zorunda kaldılar. Bunun için de kurutulmuş yufka haline getirip bir kaç yıl sonra kullanmak için kuru yufka halinde mısır nişastalarını sakladılar. İlk zamanlarda yufkaları kırarak yemeklerde, çorbalarda nişasta yerine kullandılar. 600 yıl önce de sarayda bunun tarifine rastlanıyor. Sütlü bir şerbetle yufkaların ıslatılması, aralarına ceviz konularak kat kat dizilmesi ve soğuk bir ortamda bekletilmesiyle yapılıyor. Yapımı çok kolay bir tatlı. Fazla malzeme gerektirmeyen bir tatlı. Ramazan aylarının da vazgeçilmezi" dedi.

Güllaçın yapım aşamalarından bahseden Topuk, "Gül suyuyla beraber pişirilen bir tatlı. Ramazanda gül suyuyla hoşaflar, şerbetler pişirilir. Aynı zamanda güllü aş denen güllaç pişirilir. Çok hafif bir tatlıdır. Özellikle saraylarda hanedanın, padişahların ve hanımların yemeyi çok tercih ettiiği bir tatlıdır. Hem sindirimi kolay hem de hafif olduğu için ramazana uygun bir tatlıdır. Bir tencereye süt ve şekeri ilave ediyoruz. Sütlü bir şerbet hazırlıyoruz. Kap ölçüsünde dizilen güllaç yapraklarını, aralarına ceviz de koyarak kat kat diziyoruz. Şerbeti ilave ettikten sonra da gül suyu ekleyebiliriz. Üzerini de nar veya kızılcıkla süsleyerek servis edilir" ifadelerini kullandı.

Karatay, sahura kalkmadan oruç tutmanın sağlık açısından riskli olduğuna dikkati çekerek, şu tavsiyelerde bulundu:

"Sahurda omlet yenebilir. Yumurta çok önemli ama köy yumurtası olacak. Bir de köy tereyağı olacak. Yanında zeytin, turp ve yeşillik de çok önemli. İçecek olarak şekersiz süt ve kahve olabilir. Seviyorsanız ayran içebilirsiniz. Kahvaltıya alışıksanız, kahvaltı yapılabilir. Sabah çorbası da önemlidir ama tok tutmaz. Burada en önemli şey susuz kalmamak. Bir iki gün önceden vücudu sulandırmaya başlamamız lazım.

Şimdikiler eski ramazan pidesi gibi değil ama küçük bir parça içine bol tereyağ sürerek tüketilebilir. Peynir de çok önemli. Tam yağlı peynir ve tam yağlı yoğurt da yenmeli. Bir avuç kadar kuru ceviz, fındık, fıstık da olabilir."

"ORUCU PAÇA ÇORBASIYLA AÇABİLİRİZ"

İftarda çok fazla yemek yenilmemesi gerektiğini dile getiren Karatay, "Orucumuzu paça çorbasıyla açabiliriz. Mercimek, tarhana veya yayla çorbası da olabilir. Yanında tabii ki su tüketmeliyiz. Sağlıklı yerseniz, aç kalmazsınız. Vücudun ihtiyacı olmayan miktarda gıdalar vücuda girdiği zaman gaz, şişkinlik, kabızlık yapar. Bir de iftarda, bağırsakların iyi çalışması için mutlaka zeytinyağı ve kahve içmek çok önemli. Çorbadan sonra bir süre yemeyelim. Daha sonra o akşam ne yapıldıysa yenebilir. Sahura kadar bol bol su içelim" ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN