Sanat tarihini değiştiren kralların ressamı Velázquez

Sanat tarihini değiştiren kralların ressamı Velázquez

İspanyol resim sanatının önemli isimlerinden Diego Velázquez, birçok ressama göre dünyanın en büyük ressamı. İngiliz sanat tarihçisi Susie Hodge tarafından yazılan ‘Velázquez-500 Görsel Eşliğinde Yaşamı ve Eserleri’ kitabında ressamın çalışmalarıyla sanat tarihine nasıl yön verdiği ve kralları, Papa’yı resmetmedeki ustalığı anlatılıyor.

ERKUT TEZERDİ

Picasso ve Dali’ye göre tüm zamanların en büyük İspanyol ressamı olan Diego Velázquez’e Goya da her fırsatta hayranlığını dile getirirken Monet ona ‘ressamların ressamı’ diyor. Sanat tarihçileri ise onun İspanyol Altın Çağı’nın öncü ressamı olduğu konusunda hemfikir. 1599’da Sevilla’da doğan Velázquez‘in yeteneği çocukluk döneminde fark edildi ve o, 11 yaşındayken dönemin ünlü ressamı Francisco Herrera’nın atölyesine girdi. 20 yaşına gelmeden de İspanya’da ünlendi. Yaşamı boyunca Tiziano ve Caravaggio’dan etkilendi ama çalışmalarıyla her iki ressamı da taklit etmedi, ışık-gölge oyunlarıyla bambaşka eserler ortaya koydu. Kral IV. Felipe’nin de en önemli ressamıydı. Çarpıcı eserleri yüzyıllar boyunca taklit edilen barok dönemi ressamı Velázquez’in ‘Nedimeler’ eseri ise dünya tarihinde yapılmış ilk üç boyut derinliği olan tablo. Sanatçının her yönüyle anlatıldığı, İngiliz sanat tarihçisi Susie Hodge’nin yazdığı ‘Velázquez - 500 Görsel Eşliğinde Yaşamı ve Eserleri’ adlı kitapta İspanyol kraliyet ailesinin portrelerini ve diğer tablolarını nasıl yaptığı kapsamlı bir şekilde inceleniyor.

Velázquez’in resimlerine uzman analizleri ve sanatçının üslubu ve tekniğine dair açıklamalara yer verilen kitapta Hodge “Velázquez, çarpıcı resim becerileriyle takdir edilir ve sık sık, diğer ressamları belki de herkesten çok etkilemiş, modern resmin gelişiminde önemli bir katalizör rolü oynamış, şimdiye kadarki en büyük ressam olarak anılır. Kariyerine bodegón ressamlığıyla, bir başka değişle mutfak malzemeleri ölü doğaları ve Sevilla’daki sıradan insanların resimleriyle başlayan Velázquez, 61 yıllık ömrünün tamamında neredeyse resim yaptı” sözlerini kaydediyor. Hodge, Barok dönemde ve İspanyol Altın Çağı’nın son yıllarında İspanya kralının Madrid’deki sarayının en önemli ressamı haline geldiğinin altını çiziyor.

Kitapta aynı zamanda 16’ncı ve 17’nci yüzyıl Avrupa tarihi hakkında bilgiler veriliyor. Toplumsal değişimlerin Velázquez’in çalışmalarına nasıl yansıdığı ortaya koyuluyor. Hodge anlatmaya öncelikle dönemin etkili akımı Barok’tan başlıyor: “Barok sözcüğünün ‘şekilsiz inci’ anlamına gelen Portekizce ‘barroco’ sözcüğünden türetildiği, sanat ve mimaride yapısı bozuk, akışkan niteliklere gönderme yaptığı düşünülür. Terim ilk başlarda, bu üslubu taklitçi ve çirkin bulan sanatçılar tarafından, aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılmıştır. Sanatta etkili olan bu üslup, Roma Katolik Kilisesi’nin kendi imajını güçlendirmek ve otoritesini yeniden kazanabilmek için bilinçli bir şekilde giriştiği hareketti. Zengin süslemeleri, karmaşık tasarımı ve renge, çizgiye, ışığa ve gölgeye odaklanışıyla barok üslup farklı ülkelerdeki birçok sanatçı tarafından kabul gördü.” Velázquez’in doğduğu dönemde Avrupa, hızlı bir değişim sürecindeydi. İsyanlar, dinsel ayaklanmalar ve ekonomik büyüme hayatı etkilerken yeni ülkelerin ve kültürlerin keşfiyle birlikte Hıristiyan dogmalar üzerine çalışmalar gerçekleştirildi. Hodge, Velázquez’in çalışmalarında tüm bu değişimlerin görüldüğünü belirtiyor ve ressamın doğduğu şehir Sevilla “İspanya’nın en zengin ve kalabalık şehriydi” diyor. Hodge bunun önemini de şöyle açıklıyor: “Bu işlek liman şehrinde konuklar edebiyat, sanat ve ilahiyatla ilgilenebiliyordu. Eski ve yeni gelişmeler tartışılıyordu.”

KAYINPEDERİNİN KONUMU ONU DAHA DA YÜKSELTTİ

1610 yılında Velázquez, resmi büyük ölçüde İtalyan Rönesans ustalarının eserlerini kopyalayarak öğrenmiş olan Francisco Pacheco’nun atölyesine katıldı.  Bu atölye pek çok ressam, şair ve edebiyatçının uğrak mekanıydı, konuklar yalnızca sanat konuşurdu. Hodge böyle bir sanat ortamının Velázquez’i etkilediğini ifade ediyor, ayrıca ideal ve şöhretli öğretmeni Pacheco’nun kızı Juana ile evliliği nedeniyle ünlenen ressamlığının İspanya’da daha da kabul gördüğünün ve yerini sağlamlaştırdığının altını çiziyor: “22 yaşına vardığında sadece bir koca, bir baba ve başarılı bir ressam olmakla kalmamış, kayınpederinin bağlantılarından faydalanabilir bir konuma da gelmiştir.”

PAPAYI RESMETMEK YALNIZCA VELÁZQUEZ’İN HAKKI

İstek üzerine Kral IV. Felipe’nin portresini yapan Velázquez sarayın gözdesi konumuna yükseldi. Ardından dönemin ünlü ressamı ve sanat koleksiyoncusu Rubens ile tanıştı. Rubens’in çalışmaları Velázquez’e ilham verdi. 1626’da kralın at üstünde portresini resmetti. Pacheco’ya göre bu çalışma tüm sarayda sanatçılar arasında kıskançlığa yol açtı. Hodge kitapta bu durumun aslında Velázquez’in saraydaki kariyerine zarar verdiğini belirtiyor: “Gerilimli ilişki sürdü. Kral Felipe İtalya seyahatlerine izin verince Velázquez çok memnun oldu. Belirli dönemlerde İtalya’da kaldığı yıllarda perspektifte ustalaştı. Tekniğini giderek geliştirdi. Nasıl ayarlandığı bilinmese de 1650’de Papa X. Innocentius’ı resmetme izni o dönem ressamlar arasında sadece Velázquez’e bahşedildi.”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN