Bilecik'in şirin köyü Çukurören, 160 yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan benzersiz bir geleneğe ev sahipliği yapıyor. Yunanistan'dan mübadele döneminde göçmenlerin getirdiği ata tohumuyla yetiştirilen ve coğrafi işaretle tescillenen acı biberin hasadı, köyde büyük bir heyecanla devam ediyor. Ancak, bu eşsiz kültürel miras, azalan genç nüfus nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
İPLERE DİZİLİYOR GÜNEŞTE KURUTULUYOR
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaretle koruma altına alınan bu özel kırmızıbiber, sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda 160 yıllık bir tarihin de simgesi. Köylüler, eylül ve ekim aylarında olgunlaşan biberleri özenle topladıktan sonra, onları evlerin balkonlarında, çatılarında ve duvarlarında iplere dizerek güneşte kurutuyor. Bu geleneksel yöntem, köyün sokaklarına eşsiz bir kırmızı renk katarken, kurutulan biberler daha sonra pul biber haline getirilerek başta Ankara, İstanbul, İzmir ve Eskişehir olmak üzere yurdun dört bir yanına gönderiliyor.

"BİZDEN SONRA BU İŞİ YAPACAK KİMSE YOK"
Köyde bu işi yıllardır sürdüren Müşerref Aydeniz, biber üretiminin aileleri için bir geçim kapısı olduğunu dile getiriyor. "Bu bizim ekmeğimiz, 160 senedir ata tohumumuz. Hasat ettiğimiz biberlerin en iyilerini ayırıp, bir sonraki yıl için tohumluk yapıyoruz. Yıllardır bu biber sayesinde çocuklarımızı okuttuk, torunlarımızı evlendirdik" diyen Aydeniz, endişesini de dile getiriyor: "Artık köyümüzde genç kalmadı. Ben 60 yaşındayım, en gençlerdeniz. Bizden sonra bu işi yapacak kimse yok ve köyümüzde de fazla insan kalmadı."

160 YILDIR ATA TOHUMLA ÜRETİLİYOR
Çukurören Köyü Muhtarı Muhittin Dündar ise bu eşsiz biberin üretim sürecini anlatırken, bu kültürel mirasın önemine vurgu yapıyor. "Bu biberin özelliği, 160 yıldır aynı ata tohumundan üretilmesi. Doğal bir şekilde kuruduktan sonra pul biber haline getirip tüm Türkiye'ye gönderiyoruz" diyen Dündar, bu geleneğin devam etmesi için umutlu olduklarını belirtiyor. Ancak, Müşerref Aydeniz'in de işaret ettiği gibi, gençlerin köyden ayrılması, bu asırlık geleneğin geleceği için büyük bir soru işareti yaratıyor.
