Tarafsız köşk modeli

Tarafsız köşk modeli

Gelecek Partisi, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasını kamuoyuyla paylaştı. Yürütmenin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’ndan oluştuğu sisteme göre tarafsız Cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçilecek ve icrai yetkisi bulunmayacak.

Gelecek Partisi “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” modelinin detaylarını açıkladı. İttifakların ülkeyi ikiye böldüğünü belirten Davutoğlu, Türkiye’nin en temel meselesinin bütün güçlerin tek bir kişide toplanması ve denge-denetim mekanizmalarının tasfiye edilmesi olduğunu ifade etti.

Davutoğlu “Parlamenter sistem, kapsayıcı bir demokrasinin parlamentoya ve siyasal sisteme yansıması için en uygun model. Sistem değişikliğini Anayasa yazımının ilk adımı olarak görüyoruz” dedi.

68 KARARNAMENİN 40’I ‘DÜZELTME’

Çalışmayı hazırlayan Prof. Dr. Serap Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde kabinenin Cumhurbaşkanı’na ‘danışmanlık hizmeti’ verdiğine dikkat çekti. Yazıcı, iki yılda çıkarılan 68 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nden 40’ının öncekini düzeltmek ya da değiştirmek amacıyla yayımlandığı bilgisini paylaştı.

Prof. Dr. Ergun Özbudun da “Şu andaki sistemin parlamenter sistemle de başkanlık sistemiyle de alakası yok” dedi. Özbudun, muhalefet partileriyle ilkeler bazında ihtilaflarının olmadığını söyledi.

karar-manset-10-kasim-haber-icine.jpg

PARTİLİ DEĞİL TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI MODELİ 

Gelecek Partisi hazırladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ modelini ‘tarafsız köşk’ vurgusuyla açıkladı. Toplantıda konuşan Genel Başkan Davutoğlu, Bakan Albayrak’ın istifasını sert sözlerle değerlendirdi.

“Türkiye bir ailenin kaderine bağlanamaz” diyen Davutoğlu ekledi: Nepotizme son vermedikçe demokrasiyi inşa edemeyiz. Aile ile devlet arasına net bir çizgi çekilmeli. Milletimiz, Ankara’da yaşanan bu aile içi gerilimlerin devlet sistemini nasıl çökerttiğini görüyor. Geldiğimiz noktada devlet bir yönetim krizi ile karşı karşıya.

Gelecek Partisi ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ modelini açıkladı. Düzenlenen basın toplantısında Genel Başkan Ahmet Davutoğlu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifa kararını değerlendirdi. “Bu demokrasilerde görülmeyecek bir şey. Eğer bir bakan istifa ediyorsa bunun birinci muhattabı Türkiye kamuoyudur. Kamuoyunu bilgilendirmesi gerekenler de özgür basındır. Bir istifa var, ortalıkta bir metin dolaşıyor. Ama bu metnin ne teyidi var ne tekzibi var. Böyle bir istifa var mıdır? Bilmiyoruz. Yok mudur? Yine bilmiyoruz” diyen Davutoğlu şöyle devam etti:  

BU AFFEDİLİR BİR ŞEY DEĞİLDİR 

Basın, özgür basın olduğunu iddia ediyorsa işte burada çağrıda bulunuyorum. Artık hangi baskıyla karşı karşıya kalacakları sorusundan bağımsız basın olarak görevini yapsınlar. Bir iki kanalın biraz mahcup bir şekilde haberi vermesinin dışında ana mecra denilen kanallar böyle bir olayı yok gördü. Bir ülkenin kaderini etkileyecek süreçte eğer bir haber ortalıkta bütün Dünya’da dolaşıyor ve siz sessiz kalıyorsanız, bu affedilir bir şey değildir. Basın özgürlüğü açısından yüz karası bir gece yaşadık. 

SİSTEMİN HASTALIKLARI ORTAYA ÇIKTI 

Metni aldığımda bu gerçek olmaz dedim. Böyle bir istifa olmayacağından değil. Türkiye Cumhuriyetinde bakanlık makamına gelmiş birisinin böyle kötü bir Türkçe kullanmasına inanamadığım için. Bu Türkçe ile bırakın bakanlık idare etmeyi, herhangi bir küçük kurum bile yönetilemez. Dün yaşananlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün hastalıklarını bir gecede, bütün semptomlarını belirtilerini ortaya koymuştur. 

Milletimiz, Ankara’da yaşanan bu aile içi gerilimlerin devlet sistemini nasıl çökerttiğini görüyor, yolsuzlukların, yoksulluğun ne ölçüye vardığını görüyor. Türkiye Cumhuriyeti kimsenin şahsi mülkü değildir. Hiçbir ailenin de iç ilişkilerine de kaderine bağlayamaz. Onlar bilmiyorsa biz Gelecek Partisi olarak onlara adım adım onlara öğretmeye, halka da göstermeye devam edeceğiz. Bina devlet binasıysa, o devlet binasını düşünecek olan devlet adamlarının ailelerini o binaya sokmaması lazım.  

davutoglu.jpg

MODELİMİZ TEPKİSEL DEĞİL 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini eleştiren Davutoğlu, Güçlendirilmiş Parlamenter sistem vurgusu yaptı. Davutoğlu şöyle konuştu: “Türkiye’nin 150 yıllık bir anayasa meselesi var. Hemen hemen tüm anayasalarımız reaktiftir, yani tepkiseldir. Dolayısıyla gerçek bir sistem öngörüsü ve varsayım temelinde kurgulanmamıştır. Bugün bizim teklif etmekte olduğumuz tam demokrasi için, güçlendirilmiş Parlamenter sistem ise hiçbir şekilde reaktif nitelikte değildir. Tam tersine kendi içinde tutarlıdır. Bütün anayasalar bir gücü elde tutak için yazılmıştır. Herkes kendi gücünü maksimize etmek için var olan anayasaya damga vurmaya çalışmıştır. Anayasa güç mücadelelerinin mağduru ve ürünü olmuştur. 

PARLAMENTER SİSTEM EN UYGUNU 

Parlamenter sistem, kapsayıcı bir demokrasinin parlamentoya ve parlamento üzerinden siyasal sisteme yansıması için en uygun modeldir. Ülke ittifaklar sistemi üzerinden neredeyse ikiye bölündü. Parlamenter sistemi savunmamızın nedeni çok uzun imparatorluklar sonrası kurulmuş olan Cumhuriyetimizin bütün unsurlarının kapsayıcı bir demokrasi içinde kendisini bir siyasal sisteme ait gördüğü bir yeni yapılanma modelini öngörmesindendir. 

İSMİNİ DE SAYIN BAHÇELİ KOYDU 

Anayasalar elit içi müzakereler sonucu ortaya çıktı. Halk ile gerçek anlamda tartışılmadı. Öyle bir güç anlayışı ki; 2007’de hocalarımızın da katkılarıyla tam parlamenter sistemi savunan Erdoğan, bugünkü çarpık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni savunmak durumunda kalmıştır. 15 Temmuz’daki direnişin sonrasında AK Parti ve MHP’nin kurmayları arasında bir Anayasa yapım süreci işledi. Biz de AK Parti milletvekiliydik. Hiçbir şekilde AK Parti’nin kurumları arasında tartışılmadı. Milletvekillerine açılmadı. İsmini de Sayın Bahçeli koydu. 

Bir kişinin bütün temsil makamını üstlendiği ve toplumun yüzde 50+1 ile yüzde 50-1 arasında bölündüğü bir yapı, Türkiye gibi ülkelerde kalıcı bir kapsayıcılık, kuşatıcılık üretemez. Bugün Türkiye’nin en temel meselelerinden birisi bütün güçlerin tek bir makamda, tek bir kişide toplanması ve denge-denetim mekanizmalarının tamamıyla tasfiye edilmesidir. Modelle ilgili görüşlerini almak için tüm siyasi partilerden randevu isteyeceğiz.  

ZARRAB ANKARA’DA YARGILANMALI 

(Reza Zarrab) Reza Zarrab’ın içinde olduğu ilişkiler ağı da dahil olmak üzere, Ankara’da bağımsız yargılar, gıyabında bir mahkeme süreci başlatmalı. Başka ülkelerin ulusal mahkemelerinde Türkiye’nin davalarının görülmesi Türkiye için bir ayıptır. Onlar bir karara varmadan bu dosya Türkiye’de açılmalı. Türkiye mahkemelerinde hesap vermeli. O zaman bizi kimse tehdit edemez. 

NEPOTİZME SON VERMEDİKÇE DEMOKRASİYİ İNŞA EDEMEYİZ 

Davutoğlu toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını da cevapladı. Berat Albayrak krizi erken seçim doğurur mu? Sorusuna “Türkiye’de psikoloji değiştiği zaman erken seçim yapılabiliyor ihtiyaç varsa erken seçim ilaçtır. Hasta ilacı kabul etmiyorsa ölmeye mahkumdur. Bir erken seçim kaçınılmazdır. Sisteme ilişkin parti içinde tartışmaların yükseldiği, Halkın sorularına cevap beklediği bir dönemde erken seçim kaçınılmazdır. Ülkenin bu siyasal matematiği sürdürülebilir değildir” cevabı verdi.

Davutoğlu “Berat Albayrak örnek gösterilerek aile bireylerinin devlet kademelerine getirilmesi mi Türkiye’yi bu noktaya taşıdı?” sorusuna ise “Nepotizme son vermedikçe demokrasiyi inşa edemeyiz, hesap verilebilirliği ortaya koyamayız. Aile bireylerinin milletvekili olması sürecinde çok kesin kurallar koyup izah etmeye çalıştım. Şimdi geldiğimiz noktada devlet bir yönetim krizi ile karşı karşıya. Aile ile devlet arasına net bir çizgi çekilmeli.” 

PROF. DR. ERGUN ÖZBUDUN: HÜKÜMET SİSTEMİ DEĞİŞİKLİĞİ HAYAT-MEMAT MESELESİDİR 

Yine bu modelin hazırlayıcılarından Hukukçu Prof. Dr. Ergun Özbudun da “Türkiye’de artık bir hükümet sistemi değişikliği hayat-memat meselesidir. Türkiye, tam anlamıyla kişisel bir sistemle yönetiliyor” dedi.

Özbudun “Güçlendirilmiş parlamenter sistem, Türkiye’nin çok büyük bir önceliğidir. Şu andaki sistemin parlamenter sistemle de başkanlık sistemiyle de alakası yoktur. Bugün muhalefet partilerinden hiçbiri bu prensiplere itiraz etmemektedir. İlke bazında bir ihtilaf yoktur. Bunu ben Türkiye’nin büyük bir şansı olarak görüyorum” diye konuştu.

PROF. DR. SERAP YAZICI: 68 KARARNAMENİN 40’I BİR ÖNCEKİNİ DÜZELTMEK VEYA KALDIRMAK İÇİN ÇIKARILDI 

Gelecek Partisi’nin ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ modelinin hazırlayıcılarından Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı şunları söyledi: “Türkiye, şu anda yürürlükte bulunan ve başka hiçbir yerde benzeri olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yoluna devam edemez.

Sistem; yasama, yürütme ve yargı alanındaki yetkilerini halkın seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı elinde topluyor. Dolayısıyla anayasalcılığın mantığını tersine çevirmiş bir sistem. Cumhurbaşkanı kabinesi bir tür danışmanlık hizmeti vermektedir.

Temmuz 2018’den 14 Ekim 2020’ye kadar toplam 68 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılmıştır. Bu kararnamelerden 40’ı öncekini düzeltmek ya da değiştirmek için çıkarılmıştır. Olağanüstü rejim çerçevesinde Cumhurbaşkanı’na OHAL KHK’larını kabul etme yetkisi tanınmıştır ve bu yetki anayasamızın 148. maddesi gereği yargı denetimi dışında bırakılmıştır.

Artık Meclis milletvekilleri aracılığıyla sözlü soru yetkisinden mahrumdur. Bu hükümet faaliyetleri konusunda hem Meclis’in hem de bu yolla bizlerin bilgilenmesini önlemek anlamına geliyor. Bu sistemle birlikte Anayasa’mızın önceki metninde 100. maddede düzenlenen Meclis soruşturması yetkisi kaldırıldı.

HSK YÜRÜTMENİN KONTROLÜNDE 

Meclis’in ortadan kaldırılan yetkileri arasında Bütçe Kanunu’nun kabul yetkisi de vardır. İster başkanlık sistemi olsun, ister yarı başkanlık, ister parlamenter sistem olsun Bütçe Kanunu’nu teklif yetkisi yürütmeye, kabul yetkisi ise parlamentoya aittir.

Ama yeni düzenlenen 161. madde ile bu yetki tamamen Cumhurbaşkan’ının uhdesindedir. HSK’nın 6 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından kalan 7 üyeye Meclis basit çoğunlukla karar veriyor. Yani Cumhurbaşkanı’nın partisi ile ortağı birlikte belirliyor. Yani 13 üye tamamen yürütmenin kontrolünde. 

MECLİS’İN SEÇTİĞİ CUMHURBAŞKANI 

Nasıl bir model öneriyoruz? Yürütmenin ikili bir yapıya sahip olduğu yani Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’ndan müteşekkil olduğu, Cumhurbaşkanı’nın sembolik yetkilerle sınırlandığı yani yürütme alanında hiçbir icrai yetkisi olmadığı...

Cumhurbaşkanı’nın Meclis tarafından fakat nitelikli çoğunlukla seçildiği, böylece kamuoyunun üzerinde mutabık olduğu, tarafsızlığına güven duyulan bir şahsın bu makama gelebileceği bir modeli öneriyoruz."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN