Ben senin ismindeki BARIŞ’ı sevdim Telli. OSMAN Çakmak'ın şampiyonluk getiren vuruşunu sevdim.
Ben tek ayaklı kahramanlığınızı sevdim.
Ben sizi izlerken gözlerimin yaşarmasını sevdim...
Lig Radyo’un tek engelli programcısı olarak, daha doğrusu Türk spor basınının tek engelli spor yazarı olarak, Süper Lig maçlarına gidemediğim Vodafone Park'a bu kez 'koşa koşa' gittim. Bu maçı yerinde seyretmenin gururunu yaşadım. Yedi koca yürekli Ay-Yıldız formalı adam da sahada verdikleri mücadeleyle taraftara büyük gururu yaşattılar.
Maçın ilk yarısındaki baskı İngilizlere 'futbol nasıl oynanır' gösterdi. Milliler baştan sona üstün oynadığı maçta , son dakikada golü yedi ama mücadeleyi bırakmadılar, ek sürede ikinci golü bulup hakkı olan kupaya uzandı.
Millilerimiz sadece İngilizlere değil, futbolun uleması olduğunu zanneden, milyon euro alarak 'yatan' A kalite futbolculara da bazı öğretilerde bulundular. Tabii almasını bilene!
Sahaya yayılış, ver-kaçlar, estetik vuruşlarla futbol adına Vodafone Park’ı dolduran tüm taraftarlara keyif verdiler. Tek ayaklı kahramanlar futbolun nasıl oynanması gerektiğini gösterdiler.
Bu Milli Takım bize bir şey daha öğretti. Futbol teknik taktik değil sadece. Tecrübe değil. Futbolda veya hayatta istersen bütün zorlukları aşarsın. İşte bunu öğretti.
Ukrayna’yı evinde, İzlanda’yı Eskişehir’de yenersin. İşin futbol, yüreğin kırmızı beyaz atar, akşam rüyanda euro saymazsan hem şampiyon olursun, hem kahraman.
