İnternet hizmeti uzun zamandır elektrik, su, doğalgaz kadar temel ihtiyaçlarımızdan biri. Fakat vatandaşların kişisel verilerinin korunması konusunda daha dikkatli olması gerekiyor. Peki, verilerinizin çalınmaması için ne yapmalıyız? İşte detaylar...
Uzmanlar, internet kullanımının hayatın hemen her alanında yaygınlaşması nedeniyle vatandaşların kişisel verilerinin korunması konusunda daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), vatandaşların kişisel verilerinin korunmasına yönelik çalışmalarını sürdürürken, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 7 Nisan 2016'da yürürlüğe girmesi sebebiyle bugün, 'Kişisel Verileri Koruma Günü' olarak kutlanıyor.
İnternet kullanımının artması, artık pek çok internet sitesi ve uygulamada kişisel verilerin talep edilmesi, bugünün önemini daha da arttırıyor.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon Sinema Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, konuya ilişkin, kişisel verilerin korunmasının dijital çağda hayati önem taşıdığını söyledi.
Vatandaşların verilerini korumak için dikkatli olması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Ali Murat Kırık, "İnternet sitelerine kayıt olurken ya da uygulama indirirken veri paylaşımı sınırlanmalı ve gizlilik politikaları okunmalı. Güvenli internet kullanımı için güncel yazılımlar kullanılmalı ve şüpheli içeriklere karşı dikkatli olunmalı. Kişisel verilerin kontrolü ele alınmalı ve gerektiğinde Kişisel Verileri Koruma Kurumuna başvurulmalıdır. Ayrıca, cihazların güvenliği sağlanmalı, yedekleme yapılmalı, gereksiz hesaplar kapatılmalı ve güncel gelişmelerden haberdar olunmalı" dedi.
"UYGULAMALARIN ERİŞİM TALEPLERİ DİKKATLİCE İNCELENMELİ"
Prof. Dr. Ali Murat Kırık, devletlerin bu alanda son yıllarda yasal düzenlemeler ile önemli çalışmalar yaptığına işaret ederken, bireylerin de aynı süreçte verilerini korumak amacıyla uygulamalara izin verme konusunda daha seçici olması gerektiğini söyledi.
Uygulamaların fotoğraflara, kişilere ve diğer hassas verilere erişim izni talep etmesinin kullanıcıları çeşitli risklerle karşı karşıya bıraktığını aktaran Prof. Dr. Ali Murat Kırık, erişim taleplerinin dikkatlice incelenmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Ali Murat Kırık, son dönemde artan sosyal mühendislik saldırılarına da işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Sosyal mühendislik saldırıları, saldırganların kullanıcıları aldatma veya manipülasyon yoluyla kişisel bilgilerini ifşa etmeye ikna ettiği bir yöntemdir. Bu risklerle başa çıkmak için kullanıcılar, farkındalıklarını artırmalı, güçlü şifreler kullanmalı, çok faktörlü kimlik doğrulama kullanmalı, yazılımlarını güncel tutmalı, güncel antivirüs ve güvenlik duvarı kullanmalı, şüpheli e-postalara tıklamamalı ve kişisel bilgilerini kamuya açık platformlarda paylaşmamalı."
"BİLİNÇLİ BİR TEKNOLOJİ KULLANICISI OLMAK GEREK"
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Volkan Dülger de birçok işlemin dijitalleştiği bu süreçte kişisel verilerin korunmasının oldukça zor olduğunu dile getirdi.
Çoğu zaman zorunlu olduğu zannedilen bir onay kutucuğunun, aslında kişilere pazarlama yapılmasına ilişkin alınan bir onay izni olabileceğini bildiren Prof. Dr. Murat Volkan Dülger, "Kişisel verilerinizin kimse tarafından bilinmemesini istiyorsanız aslında yapılması gereken çok basit. Teknolojinin olmadığı dönemdeki bir insan gibi yaşayacaksınız, telefon, bilgisayar, tablet veya araba kullanmayacaksınız, internetten herhangi bir sipariş vermeyeceksiniz. Ne yazık ki uygulanması cevabı kadar basit değil, hatta günümüz dünyasında imkansıza yakın" dedi.
Prof. Dr. Murat Volkan Dülger, kişisel verilerin toplandığı mecralarda atılan her adıma dikkat edilmesi gerektiğine işaret ederek, çift korumalı girişlerin olduğu internet sitelerini kullanmanın, güçlü parolalar oluşturmanın ve ödeme sırasında güvenli yöntemleri tercih etmenin alınabilecek önlemlerden bazıları olabileceğini söyledi.
Teknolojinin bu denli hüküm sürdüğü bir dönemde kişisel verilerin güvenliğini yüzde 100 sağlamanın neredeyse imkansız olduğunu aktaran Prof. Dr. Murat Volkan Dülger, şunları kaydetti:
"Teknolojinin gelişmesiyle azalan mahremiyet, kişisel verilerin korunmasını gerekli hale getirmiştir. Ne yazık ki bireylerin mahremiyetini koruyan hukuki düzenlemeler, teknolojik gelişmelere kıyasla daha geriden gelmektedir. Türkiye'de bu konu ilk olarak 7 Nisan 2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile gündeme geldi ve veri işleyen tüm şirketler, bir anda bu verileri istedikleri biçimde işleyemeyeceklerinin farkına vardı."