Dünya’nın dönüş hızı artıyor ve bu durum bilim dünyasında yeni tartışmaların kapısını aralıyor. Uluslararası Dünya Rotasyonu ve Referans Sistemleri Servisi (IERS) tarafından yayımlanan güncel verilere göre, gezegenimiz 9 Temmuz 2025 tarihinde tam 1.3 milisaniye daha hızlı döndü. Bu da o günü, kayıtlardaki en kısa günlerden biri haline getirdi.
AY, DÜNYA’NIN ROTASINI ETKİLİYOR

Bilim insanlarına göre bu sıra dışı hızlanmanın temel nedenlerinden biri Ay’ın Dünya üzerindeki etkisinin geçici olarak azalması. Şu sıralar Ay, Dünya’nın ekvator düzleminden maksimum uzaklıkta bulunuyor. Bu da Ay’ın gelgitler yoluyla uyguladığı “yavaşlatıcı” etkide azalmaya neden oluyor. Sonuç olarak, Dünya daha hızlı dönmeye başlıyor.
Bu döngüsel değişim, 18.6 yıllık “düğüm döngüsü” olarak bilinen astronomik bir süreçle ilişkilendiriliyor. Bu döngü sırasında Ay’ın ekvatora göre yaptığı açısal sapmalar, yalnızca okyanus gelgitlerini değil, küresel iklimi ve gezegenin dönüş hızını da etkileyebiliyor.
MİLİSANİYELİK FARKLAR BÜYÜK TEKNOLOJİLERİ ETKİLİYOR
1 milisaniyelik sapma kulağa önemsiz gelebilir, ancak bu farklar GPS sistemleri, uydu teknolojileri ve yüksek frekanslı finans işlemleri gibi hassas zamanlamaya dayalı alanlarda ciddi sonuçlar doğurabiliyor.
IERS’e göre bu hızlanma sadece 9 Temmuz ile sınırlı kalmayacak.
- 22 Temmuz’un 1.38 milisaniye,
- 5 Ağustos’un ise 1.5 milisaniye daha kısa süreceği tahmin ediliyor.
"NEGATİF ARTIK SANİYE" GÜNDEMDE

İlginç bir şekilde, bu gelişmeler Dünya’nın son 50 yıldır izlediği rotaya ters düşüyor. 1972’den bu yana gezegenin dönüşü yavaşladığı için zaman zaman saatlere “artık saniye” eklenmişti. Ancak 2016’dan beri bu uygulamaya ara verildi.
Bilim insanları, eğer bu hızlanma devam ederse tarihte ilk kez saatten saniye çıkarılması, yani “negatif artık saniye” uygulaması yapılması gerekebileceğini belirtiyor. Bu olasılık için 2029 yılı işaret ediliyor.
UZMANLAR NE DİYOR?
Astrofizikçiler ve zaman ölçüm uzmanları, bu küçük gibi görünen sapmaların hem bilimsel hesaplamalarda hem de dijital altyapılarda hassas ayarlamalar gerektirdiğini vurguluyor. Özellikle küresel iletişim, hava trafik kontrolü ve savunma teknolojileri gibi alanlarda mikrosaniyelik gecikmeler bile büyük sorunlara neden olabiliyor.
