Dünyada kadına yönelik cinsel şiddetin boyutları artarken, birçok ülkede faillere çeşitli gerekçelerle yeterli cezalar verilmiyor. Cinsel şiddet ve taciz suç olmasına rağmen yeterli mücadele ve cezalar olmadığı için dünyada her yıl milyonlarca kadın mağdur oluyor.
Bundan beş yıl önce 15 Ekim 2017’de ABD’li aktris Alyssa Milano, “Cinsel tacize uğradıysanız bu tweet’e cevap olarak ‘ben de’ yazın” şeklinde bir tweet attı. Mesaj, medyadaki haberlere göre ilk 24 saat içinde 500 bin yanıt aldı, takip eden 45 günde 85 ülkede 85 milyon kez paylaşıldı. Kadınlar İngilizce #MeToo, yani “Ben de” diyor ve yaşadıkları taciz ve tecavüz hikayelerini paylaşıyordu. Bir tweet çığ gibi büyüyüp bir kadın hareketine dönüştü. O dönem, Harvey Weinstein skandalının patlak verdiği, ABD’li ünlü film yapımcısının tacizlerinin kadınlar tarafından dile getirildiği bir dönemdi. #MeToo olayı ve Harvey Weinstein ifşaatları birbirini besleyip büyüttü. Bu arada ABD’li aktör Kevin Spacey’le ilgili de benzer iddialar ortaya atıldı ve onun da kariyeri de onulmaz bir yara aldı.
Pek çoklarına göre bu hareket, tüm dünyada toplumlarda ve işyerlerinde kadınlara karşı tavırla ilgili geniş kapsamlı bir tartışmayı ateşledi. Kadınlara yaşadıkları cinsel taciz ve saldırılar hakkında daha açık konuşmaları için cesaret verdi. 5’nci yılı geride bırakan hareket küresel çapta cinsel şiddetle mücadeleyi daha görünür kıldı. BBC Türkçe’de yer alan habere göre Stathclyde Üniversitesi’nden feminist medya çalışmaları öğretim üyesi ve toplumsal cinsiyet çalışmaları direktörü Prof. Karen Boyle, “Me too, cinsel şiddet ve tacizle ilgili ilk etiket değildi, ilk ilgi gören etiket bile değildi. Me Too dünyanın pek çok yerinde ulusal ya da bölgesel çapta halihazırda genele yayılan çalışmaları küresel olarak görünür kıldı” diyor.
