Yapay zekâ araçları eğitimde devrim yaratırken, bu teknolojilere erişim ücretli modellere kaydıkça Türkiye’deki öğrenciler için ciddi bir maliyet engeli doğuyor. Artan döviz kurları ve abonelik fiyatları, akademik üretkenlikte fırsat eşitliğini tehdit ederken; Eskritor gibi yerli ve uygun fiyatlı alternatifler öğrencilerin bu boşluğu aşmasında kritik rol oynuyor.
Yapay zekâ destekli yazım ve içerik üretim araçları, son yıllarda öğrencilerin akademik süreçlerinde vazgeçilmez hale geldi. Ödev, tez, rapor ve sunum hazırlığında hız ve pratiklik sunan bu çözümler, birçok öğrenci için dijital bir yardımcıya dönüşmüş durumda. Eskritor gibi platformlar, bu alanda Türkçe destekli çözümler sunarak dikkat çekiyor.
Ancak bu teknolojinin sunduğu en gelişmiş işlevlerin büyük bölümü, artık yalnızca ücretli sürümler aracılığıyla erişilebilir hale geliyor. OpenAI tarafından geliştirilen ChatGPT gibi popüler uygulamaların ileri düzey sürümleri, örneğin GPT-4 erişimi, sadece abonelik modeliyle sunuluyor. Bu da Türk Lirası karşısında yüksek döviz kurları nedeniyle Türkiye’deki öğrenciler için ciddi bir maliyet engeli yaratıyor.
Üstelik yapay zekânın sunduğu gerçek katkı – metin anlama derinliği, analiz becerisi, mantıksal bütünlük ve bağlama duyarlılık, çoğunlukla bu ücretli versiyonlarda mevcut. Bu durum, öğrenciler arasında daha erişilebilir ve yerli alternatiflere yönelimi gözle görülür biçimde artırmış durumda. Sadece yazmak değil; yeniden yazmak, özetlemek ve biçimlendirmek gibi zaman alan işlemler, artık öğrenciler için temel ihtiyaçlar arasında yer alıyor.
Fiyat Artışları Erişimi Zorlaştırıyor
Yapay zekâ araçlarının ilk yaygınlaşma döneminde birçok platform, temel hizmetleri ücretsiz olarak sunarak geniş kullanıcı kitlesine ulaştı. Ancak artan işletme maliyetleri, altyapı yükleri ve sürdürülebilir gelir beklentileri, bu modellerin büyük kısmını ücretli hale getirdi. ChatGPT, Notion AI, Grammarly Go gibi platformlarda bu geçiş belirgin biçimde hissediliyor.
OpenAI'nin ChatGPT-4 sürümü, yalnızca "Plus" aboneliği kapsamında kullanılabiliyor. 20 dolarlık aylık ücret, güncel kurla birlikte 650–700 TL civarına denk geliyor. Bir öğrencinin yalnızca tek bir yapay zekâ aracına düzenli erişim için bu miktarı ödemesi, birçok aile bütçesi için karşılanabilir olmaktan uzak. Üstelik benzeri araçları bir arada kullanan öğrenciler için maliyet, ayda 1.000 TL’yi aşabiliyor.
Bu ekonomik tablo, öğrencileri ya sınırlı kapasiteye sahip ücretsiz sürümlerle yetinmeye ya da alternatif araçlar aramaya zorluyor. Pek çok kullanıcı, forumlar üzerinden geçici çözümler ararken bazıları da açık kaynaklı veya yerli geliştiricilerin sunduğu seçenekleri tercih ediyor. Erişimin maliyetle sınırlandığı bir ortamda, eğitimde fırsat eşitliği konusu yeniden gündeme geliyor.
Öğrenciler Ne Yapıyor?
Türkiye’de özellikle üniversite öğrencileri arasında ChatGPT Plus gibi platformlara düzenli abone olabilen kişi sayısı sınırlı. Bu nedenle öğrenciler, çözümü ya ücretsiz sürümlerle sınırlı kullanımda ya da daha uygun fiyatlı yazılımlarda arıyor. Bu durum, pazarda yeni bir talep doğurdu: “Uygun fiyatlı, Türkçe destekli ve fonksiyonel içerik araçları.”
Bu bağlamda bazı öğrenciler, alternatif olarak açık kaynak yazılımlarını veya bağımsız geliştiricilerin sunduğu hafif uygulamaları tercih ediyor. Diğerleri ise eğitim kurumlarının sağladığı geçici lisanslara veya ortak kullanım alanlarına yöneliyor.
Bir başka çözüm ise öğrencilere özel indirim sağlayan ticari platformlar. Örneğin Eskritor gibi girişimler, %50 oranında öğrenci indirimi sunarak bu boşluğu doldurmayı hedefliyor. Bu tür platformlar, metin üretimi dışında, sesli dikte, PDF yükleme, belge biçimlendirme ve içerik yeniden yazma gibi hizmetler de veriyor.
Undetechable blog’ta yazılan bağımsız karşılaştırma içeriğinde, öğrencilerin sıklıkla kullandığı alternatif araçlar listeleniyor. Hem ücretli hem ücretsiz çözümlerin bir arada bulunduğu bu tarz kaynaklar, öğrencilerin bilinçli tercih yapmasını kolaylaştırıyor.
Akademik Kullanımda Öne Çıkan Senaryolar
Yapay zekâ araçları, yalnızca yazım değil; aynı zamanda araştırma, planlama ve sunum hazırlığı süreçlerinde de öğrencilerin yükünü azaltıyor. Aşağıda en yaygın akademik kullanım alanları listelenmiştir:
Araştırma Planlama: Konu başlıklarının kısa açıklamaları, içerik haritası önerileri.
Metin Özetleme: Akademik kaynakların hızlı taranması ve sade özet çıkarımı.
Biçimsel Düzenleme: Yazım kurallarına uygun hale getirme, referans düzeni oluşturma.
Sesli Notların Yazıya Dökülmesi: Ders veya seminer kayıtlarının transkripti.
İfade Dönüşümü: Basit anlatımı akademik dile uyarlama.
Yazım Stili Uyumlandırma: Teknik metinlerin sadeleştirilmesi ya da uzmanlaştırılması.
Bu görevlerin pek çoğu, Eskritor gibi çok işlevli araçlar aracılığıyla tek uygulama üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Platform, öğrencilerin hem içerik üretmesini hem de belge yönetimini kolaylaştırmak için çok sayıda özellikle donatılmış durumda:
Belge Yükleme ve Düzenleme: Word veya PDF belgeleri doğrudan sisteme yüklenip düzenlenebiliyor.
Sesli Dikte: Sesli notlar otomatik olarak yazıya dönüştürülüyor.
Zenginleştir Komutu: Metne veri, alıntı veya örnek eklenerek akademik içerikler güçlendirilebiliyor.
Metin Biçimlendirme: Akademik veya profesyonel sunuma uygun formatlama yapılabiliyor.
Özelleştirilebilir Şablonlar: Ödev, rapor veya sosyal medya gibi farklı formatlar için ön tanımlı içerik yapıları.
Tüm Belgeyi veya Seçili Bölümü Düzenleme: Belirli alanlarda yeniden yazım veya genel iyileştirme uygulanabiliyor.
Sürüm Takibi ve Geri Dönüş: Kaydedilen içerik geçmişi üzerinden eski sürümler kolayca yeniden erişilebiliyor.
Eskritor’un bu çok katmanlı sistemi, öğrencilerin yalnızca yazma süreçlerinde değil; aynı zamanda düzenleme, geliştirme, çıktı alma ve paylaşım gibi döngüsel üretim aşamalarında da zaman kazanmalarını sağlıyor.
Veriler Ne Diyor?
TÜİK’in 2023 verilerine göre, Türkiye'de eğitim harcamaları bir önceki yıla göre %92,5 artarak 1,13 trilyon TL'ye ulaştı. Bu artış, hem kamu hem birey düzeyinde eğitime ayrılan bütçenin yükseldiğini gösteriyor. Ancak aynı dönemde dijital araçlara erişim noktasında yaşanan eşitsizlikler de dikkat çekiyor.
Yine aynı raporda, üniversite öğrencilerinin dijital kaynaklara erişim oranı devlet üniversitelerinde %56 olarak belirlenmiş. Bu oran vakıf üniversitelerinde %83'e kadar çıkıyor. Bu fark, yalnızca donanım değil; yazılım ve abonelik bazlı erişimin de bir erişim bariyeri yarattığını ortaya koyuyor.
Bu bağlamda, düşük bütçeyle erişilebilir yazılımlar sunan yerli çözümlerin önemi bir kez daha öne çıkıyor. Öğrencilerin dijital yazım araçlarına ulaşımını kolaylaştırmak, yalnızca bireysel değil; eğitimde eşitlik politikalarının da bir parçası.
Erişilebilirlik Lüks Değil, Gereklilik
Yapay zekâ teknolojileri, öğrenciler için artık opsiyonel değil; akademik üretkenliğin bir parçası. Ancak bu araçların sunduğu fırsatlar, ancak herkesin erişebildiği ölçüde anlamlı. Fiyatların hızla yükselmesi, öğrencilerin bilgiye eşit erişimini tehdit ederken, erişimi kolaylaştıran platformlar bu boşluğu kapatmak için kritik bir rol üstleniyor.
Eskritor gibi örnekler, yalnızca uygun fiyat değil; aynı zamanda içerik kalitesini destekleyen araçlar sunarak öğrenci merkezli çözümler geliştiriyor. Eğitim teknolojilerinde fırsat eşitliğini güçlendirecek bu yaklaşım, önümüzdeki dönemde daha fazla platform tarafından benimsenmek zorunda.
Özellikle kamu destekli projeler, üniversite konsorsiyumları ve yerli girişimlerin ortak çalışmalarıyla öğrencilerin bu araçlara kesintisiz erişimi sağlanmalı. Aksi hâlde, yapay zekânın vaadi yalnızca belirli bir kesimin faydalandığı lüks bir hizmet olmaktan öteye geçemeyecek.